Aişe r.a, Ben Muhammedin Aişe' siyim, Sibel Eraslan,

Aişe r.a, Ben Muhammedin Aişe' siyim, Sibel Eraslan,

Yayınevi
Barkod
sibel eraslan hazreti aişe kitabı romanı, timaş
Vitrin Katagorisi
Aynı gün kargo
Hz. Aişe r.a, Ben Aişe  Muhammed' a.s'ın Aişesiyim, Sibel Eraslan, Roman
"Meleklerin Selam Verdiği Kadın"
"Sibel Eraslan bu kutlu kadını müminlerin annesi Hazreti Aişe’yi yazdı.
Onun sonsuz bir bağlılık, feda ve aşk dolu hayatından tüten misk kokusunu hissedebilmek için…"
 Ben Aişe… 
Muhammed’in Aişe’siyim…
Salat ve selam üzerine olsun… 
Karasevdalısıyım Resulullah’ın…
Salat ve selam üzerine olsun…
Ben Aişe…
Gözleriyim geceyle gündüzün…
Onlar ki birbiri ardından gelerek dizildiler sirete…
Ben Aişe… 
Şahidiyim vahyin… 
Ta-Ha ve Yasin’in…
Ben Aişe… 
Yoldaşıyım Son Resul’ün…
O, babası Peygamberimizin (asm) en sadık dostu Hz. Ebubekir olan, Teymoğulları gibi seçkin bir ailenin en ince terbiyesiyle yetişmiş, çok küçük yaşlarından itibaren zekâsıyla ışıl ışıl parlayan, Peygamberimizin (asm) "Seni kördüğüm gibi seviyorum” dediği annemiz; Hazreti Aişe. 
Büyük bir hadis rivayetçisi, Müslümanların öğretmeni, Efendimizin bazen sıkıntılı bazen neşeli zamanlarda "Konuş ey Hümeyra” diye seslendiği, meleklerin selam verdiği kadın…
Sibel Eraslan bu kutlu kadını müminlerin annesi Hazreti Aişe’yi yazdı.
Onun sonsuz bir bağlılık, feda ve aşk dolu hayatından tüten misk kokusunu hissedebilmek için…
-Hz. Aişe İslam tarihinin en güçlü kadınlarından biri. Asr-ı saadet sonrası sanki kadınlar bir sis perdesi ardında kaldı. Neden güçlü kadın kimliği ötelendi diye soruyoruz Eraslan’a söze başlarken. "Sırlara açık bir yüzü var kadın olmanın belki de.
Evet genel dünya tarihi açısından kadınlar uzun suskunluklar ve yazıya dökülmemiş bir yanına yaslanırlar insanlığın. Söz ile nineden toruna aktarılmış hatta aktarılamamış uzun ve sabırlı bir akışı var kadınlığın. Bu, işin satıhtaki kısmı ve politik bir itiraz alanını da tetikliyor. Buna hak vermekle birlikte sis perdesi ardında kalmayı, edebiyata dair bir imkân olarak söyleyebiliriz. İşte o sisin içinde kalmış yarı gözüken yarı gözükmeyen yarım resimler, yarım kalmış masallar, yarım kalmış günlükler üzerinden peydah olur edebiyat” diye cevap veriyor ve ekliyor: "Hz. Aişe, dediğiniz gibi çok güçlü bir kadın kimliği. Ama onu sadece güce ve özgüvene dayalı bir kimlik üzerinden anlatmaya kalkmak haksızlık olur. Hz. Peygamber’e duyduğu aşk, hatta bence karasevda, onun çocuksu diyebileceğimiz berraklıktaki bağlılığı da en az aklı ve dirayeti kadar mühim...” sözleriyle Hz. Aişe’ye nasıl bir yerden baktığının ipuçlarını veriyor.
Hz. Aişe’nin bugüne kadar yazdığı portrelerden farkını sorduğumuzda ise kronolojik olarak bize en yakın kişi oluşuna dikkat çekerek şöyle sıralıyor özelliklerini: "Vahyin izini, onun sözlerinde temaşa ediyorsunuz, sünnetin işaretlerini onun aktarımlarından okuyorsunuz. Alfabe gibi bir nevi Hz.Aişe, anahtar gibi... Resulullah'ın (s) anahtarı ondadır. O, Resulullah(s) ile birlikteyken, örtüsüne vahyin indiği tek kadındır. "Konuş Humeyra!” diyordu ona Resululah(s), ve Aişe annemizin konuşması Alemlere rahmet Peygamberin gönül hoşluğu ve rızası oluyordu aynı anda...” 
VAHYİ BEŞERİYETE BAĞLAYAN DAMAR
Sibel Eraslan’ın Hz. Aişe tarifi ise "Günümüz kadınlarını çepeçevre kuşatmış hemen her problematik onun da çevresinde...
Bize kendisinden bahseden bir kadın, dolayımsız ve hatta zaman zaman özeleştirel mahiyette ifadeleri de kayıt altına geçirmekten imtina etmemiş birisi... Çok samimi. Çok akıllı. Metanetin simgesi. Kader O’nu Söz'e köprü eylemiş. Hz. Peygamber'in(s) öğretisini gelecek nesillere taşıma ödevi kuşkusuz ağır bir yükümlülük ve Hz. Aişe de bu mükellefiyeti taşımış bir isim... Her haliyle vahyi bilgiyi beşeriyete taşıyan, bağlayan, anaç bir damar” şeklinde.
Hz. Hatice ile ilgili romanınız hakkında konuştuğumuzda bu isimleri roman kurgusu içinde anlatmak konusunda kimi endişeleri olduğunu söyleyen Eraslan, Hz. Aişe’yi yazarken benzer kaygıları olup olmadığını sorduğumda "Evet bu zorluğu hala yenebilmiş sayılmam. Geleneksel anlatı biçimimiz tahkiyeye yaslanmak insana evet hikâye etme konusunda alan açıyor. Hz. Fatıma, Canfeda adlı kitapta çok katmanlı ve mesafeli bir dili tercih etmiştim. Hz. Aişe ise en zoruydu, çünkü bizzat kendisine atıf yaparak konuşan nadir kadınlardan birisiydi tarih içinde. Bu yüzden onun bu yüksek özgüvenine mağlup olarak birinci tekil şahıs üzerinden anlatma yolunu tercih ettim. Çok da tercih ettim diyemem aslında. Bir mıknatıs gibiydi ve sanki beni böyle yazmaya zorlayan kendisiydi... Onun yüksek hürmetine asla ziyan vermek aklımdan geçmez, hatta ölsem daha iyi derim böyle bir hadsizliğe girmektense... Ama yazmak biraz da aşka benziyor. Yani her şey sizin elinizde değil” diye cevap veriyor. 
AŞKIN OLDUĞU YERDE SİS VARDIR
Roman ilerledikçe Hz.Aişe’den çok Hz. Peygamber’in hayatı öne çıkıyor. Bu anlamda Hz. Aişe’nin Peygamberin hayatı içinde yok olduğunu söyleyebilir miyiz? diye sorduğumda 
"O da böyle olsun isterdi herhalde, Hz.Peygamber’de kaybolmak... Sonraya kalmış olmasaydı veya sonraya kalıp da susanlardan olsaydı belki Hz. Aişe için kaybolmayı konuşabilirdik. Ama Aişe dendiğinde, kaybolmaktan çok, yol bulmak daha ağır basıyor bana göre. Defalarca kere söylediği bir repliktir; "keşke toprak olup unutulanlardan olsaydım”...
Bunu Hz. Meryem de söylemiştir Kuranı Kerimde geçer.
Neydi acaba onlara ölümü aratan? Sadece ikbal değildi gördükleri hayattan, iffetleriyle sınanmış, toplumun ağır ithamlarına maruz kalmış, yapayalnızlığı ve mağlubiyeti iliklerine kadar yaşamış kadınlardı onlar. Risalete yaptıkları tanıklık onları tüm bu zorlu şartlara rağmen kaybolmaya değil tam tersine ayakta durup metanetle konuşmaya yazgılıyordu” cevabını alıyorum. 
Hz. Aişe’yi anlatırken sıklıkla O’nun Hz. Peygamber’e aşkına dair de cümleler kuruyor Sibel Eraslan. Bunu yaparken kendisine sınırlar belirleyip belirlemediğini soruyorum. "Aşkın olduğu her yerde sis vardır, olmalıdır. Çok zahiri bir anlatımda bile ne kadar açık olabilir ki sevmek? Hatta tam tersine en kesif örtünün bürümesi altındayken belki daha aşikâr olabileceğini seziyorum” diyor.
Hz. Aişe’nin yaşadığı iftira olayını da genişçe aktarıyor romanda Eraslan. Bu anlamda Hz. Meryem ve Hz. Aişe arasında bir paralellik kuran Eraslan, Hz. Meryem ve Hz. Aişe’nin bir aynanın iki yanındaki suretler gibi benzeştiğini söylüyor ve ekliyor: "İffetlerine şahitlik eden Zat, Allah'tır. Tüm toplum tertemiz oldukları halde onlara sırtlarını dönmüş, dışlamış ve yapayalnız bırakmışken, Allah'ın vekilliği ile desteklenmiş kadınlar…”
Hz. Aişe’nin nasıl bir rol model olduğunu ise şöyle tarif ediyor Eraslan, "Özgüveni yüksek, onur sahibi, dirayet ve metanet simgesi, cesur ve attığı adımın sorumluluğunu müdrik, akla ve toplumsal vicdana sözcü, galibiyetinde olduğu kadar mağlubiyetinde de içtenlikli, zamanlar arasında köprü, sözüne sadık, kulluk bilincini haiz, rahmetin, infakın, paylaşmanın öncüsü...”
Bugün yüzümüzü dönmeye en çok ihtiyaç duyduğumuz örneklerden biri Hz. Aişe. Aile, toplum ve ümmet olmaya dair sorularımızın cevapları da O’nun hayatının satır aralarında gizli. Yeniden ve yeniden okumamızı bekliyor…

Yazar: Sibel Eraslan
Editör: Seval Akbıyık
Kapak Tasarım: Ravza Kızıltuğ
Katagori: Hz. Aişe r.a
Sayfa Sayısı: 344
Boyut: 14 x 21 cm 
Basım Yeri: İstanbul
Kapak Türü: Karton Kapak
Kağıt Türü: Kitap Kağıdı
Dili: Türkçe 
Dağıtım: Kitap Takipçileri
Temin Süresi: Aynı gün kargo

Bu ürüne ilk yorumu siz yapın!
Bu ürünün fiyat bilgisi, resim, ürün açıklamalarında ve diğer konularda yetersiz gördüğünüz noktaları öneri formunu kullanarak tarafımıza iletebilirsiniz.
Görüş ve önerileriniz için teşekkür ederiz.
Tavsiye Ürünler
Aişe r.a, Ben Muhammedin Aişe' siyim, Sibel Eraslan, Aişe r.a, Ben Muhammedin Aişe' siyim, Sibel Eraslan,, Hz. Aişe r.a, Ben Muhammed' a.s'ın Aişesiyim, Sibel Eraslan Romanı Peygamberimiz Hz Muhammedin Hayatı Eşi Hanım timaş yayınları sipariş, Timaş Yayınları, Siyer - İslam Tarihi sibel eraslan hazreti aişe kitabı romanı, timaş
Aişe r.a, Ben Muhammedin Aişe' siyim, Sibel Eraslan,

Tavsiye Et

*
*
*
IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.