İSMAİLAĞA DERGİSİ KASIM 2016, 6. SAYI
Dergide Bu Ay
-Hikmet Damlaları, Mahmud Ustaosmanoğlu Efendi Hazretleri Kuddise Sırruhu
-Nakşi Geleneği Ve Cemaat Anlayışı - HEYET
-TEFEKKÜR - Örten Tesettürden Celben Açılmaya - MAHMUT ŞEVKET USTAOSMANOĞLU
-MEKTUBAT - Hanımlara Nasihatler - Muhammed Yelkenci
-GÜNDEM - İslamş Tesettürün Mahrem Çizgileri - ÖMER FARUK KORKMAZ
-GÜNDEM - Batının Tesettürü Yozlaştırma Projesi" - YÜCEL KARAKOÇ
-GÜNDEM- Elbisede Aranan Vasıflar - HÜSEYİN AVNİ KANSIZOĞLU HOCAEFENDİ
-GÜNDEM - Tesettürlü Çıplaklar - Hasan Mazhar
-FIKIH - Kadınların Camiye Gitmeleri Caiz midir? - Faruk Kemaloğlu
-FIKIH - Giyim Kuşamın Hikmeti - Hüsametitn Vanlıoğlu  Başkanlığında İsmailağa Fıkıh Kurulu
-GÜNDEM - Hicab Ayeti ÇArşafı Emreder - Muhammed Yelkenci
-FIKIH - Tesettür - Hüsamettin Vanlıoğlu
-HADİS-İ ŞERİF - Hicab Ve Cilbab Ayeti Kerimeleri Öncesi Ve Sonrasi Hadislerde TESETTÜR - Dursun Ali Yılmaz
-TEFSİR - Gözün İffeti Kalbin Selameti - Orhan Gazi Yüksel
-İSMAİLAĞA Kürsüsünden
-ŞEMAİL-İ ŞERİF - Peygamberimizin Faydalı Sünneti - KINA - Murat Yiğit
-HATIRAT - Ne Zaman Kabre Girersek O Zaman Dinleneceğiz - OSMAN ASLAN
-SÜNNET-İ NEBEVİYYE'DEN Maddi Manevi Faideleri, Haiz Bir Sünnet - MİSVAK - Halit Yıldız
-İz Bırakanlar - Ab-ı Hayatı Ararken - Mustafa Ülker
-Altun Silsile - Mevlana Seyfüddin Ebul Berakat Ahmed - ENES İNCE
-HİKMET PENCERESİ - Abdullah Solak
-Kelam-ı Kibar
-Kıssadan Hisse - Dünyanın Yükü - İbrahim Ömeroğlu
-Tarihte Bu Ay - Halil İbrahim Sunar
BAŞYAZI
Muhterem okur,
NAKŞÎ GELENEĞİ VE CEMAAT ANLAYIŞI
Bizim toplumumuzda, cemaat deyince ilk akla gelen; bir veli, bir Allah dostu veya bir mürşid etrafında kümelenmiş; dinini öğrenmeye, ahiretini kazanmaya çalışan mütedeyyin insanlardır. Bu büyük zatlardan mürşid olanların manevi nesebi sahabe-i kiramdan bazılarına, dolayısıyla Rasûlüllâh (Sallallâhu aleyhi ve sellem) Efendimize dayanır.

Bizim mensubiyetimiz Hazreti Ebubekir Efendimiz kanalıyla Selman-i Farisi, Şah-ı Nakşibendî, İmam-ı Rabbânî çizgisinden Mustafa İsmet Garibullah, Ali Haydar Efendi (Kaddesallahu esrarahüm) halklarıyla Efendi Hazretlerimiz Mahmud Efendi (Kuddise Sirruhû) ye kadar gelmiştir.

Efendi Hazretlerimiz gerek şeriatı yaşama hususunda gerekse nakşî tarikinin usul ve adabında hayatı boyunca zerre miktarı taviz vermemiş kendinden öncekilerin yolundan ayrılmamıştır.

Şeyhi Ali Haydar Efendiden 1960 yılında teslim aldığı bayrağı bir zuhuratın işaretiyle tamir edilen İsmailağa camiinin kubbesine dikmiş ve elli altı seneden beri onun bekçiliğini yapma mücadelesi vermiştir.

Evet O, cemaatini bu caminin kubbesi altında topladı, gözü gibi korudu, büyüttü. Sakalı ve çarşafı ülkemizin her köşesine yaydı. Hatta ülke sınırlarının ötesine taşıdı. Cami ile o derece özdeşleşti ki "İsmailağa” dendiğinde O ve onun cemaati anlaşılır oldu.

Çok sade bir hayat sürdü. Evinden yemek getirerek sofrasını cemaatiyle paylaştı. Özel işlerinde evinden çektirdiği elektrik hattındaki ışığı kullandı, kıldırmadığı namazların ücretini hesaplatarak tasadduk etti "Efendi babam beni buraya koydu” diyerek yıllarca otuz metre karelik bir evde oturdu. Cami bahçesindeki ağaçtan yontulup getirilen kürdanı bile kullanmadı. Bunlar onun hayatından sadece bir kesittir.

Dünya bir imtihan sahası olduğu gibi bu güzel kapıda her mürid bir şeyle sınanır. Burada asıl olan emir dinlemektir. Efendi babamız Ali Haydar Efendinin buyurduğu şekliyle "Evladım! Biz bu dünyaya iş yapmaya değil söz dinlemeye geldik.” Efendi Hazretlerimiz seferlere çıktığı zaman hizmet edenlere hitaben buyururlardı ki "Asıl nöbet beni korumak değil, ben yokken bu tekkeyi beklemektir.”

İşte ölçü bu! Feraset sahibi hocalarımız ve ihvanımız, Efendi Hazretlerimizin camiye çıkamamasına rağmen bu emre itaati muntazaman sürdürmektedir. Bu da gösteriyor ki geçen on senelik zaman diliminde ve bu günümüzde ihvan sayısındaki artış, Efendi Hazretlerinin himmetinin bu cemaat üzerinde olduğudur.
Efendi Hazretlerimizin bedenî rahatsızlıkları nedeniyle yüzlerce hocaefendinin hazır olduğu bir ortamda, hizmetleri yürütmek üzere görevlendirdiği hey’et bu görevi ifaya büyük gayret göstermektedir.

Şu da bir gerçektir ki, hayatta bir çok şeyin istisnası vardır. Bu da tabii bir durumdur. Ulemâ "İstisnalar kaideyi bozmaz” şeklinde bunu çok güzel özetlemiştir.

Her toplumda çatlak sesler, her sandıkta çürük meyveler, her ağaçta kuru dalların bulunmuş olması tabii bir durumdur. Bu gerçek, o toplumun tamamının bozuk, bütün meyvelerin çürük veya ağacın topyekün kurumuş olduğu anlamını taşımaz.

Bir hocamızın ifade ettiği gibi "Efendim! Diyorlar ki İsmailağa bölündü. Kafadan bir kıl düştü diye kel mi kaldık? Ağaçtan yaprak düştü diye ağaç düştü mü diyeceğiz? En sağlam ağaç rüzgara karşı büyüyen ağaçtır. İsmailağa rüzgara karşı büyüyen ağaçtır. Onu kimsenin yerinden sökmeye gücü yetmez.”

Doğru söze ne denir? Bu sözden daha güzel bir özet olabilir mi? Sadece bizi üzen bazı kıymetli hocalarımızın hülyalara kapılıp ahiret sermayelerini heder etmeleridir.

Ancak bu büyük davanın dahili istismarcılarını, menfaatçi ve dünyacı fertlerini, tarikatı ve hizmeti maddi çıkarlarına alet etmeye çalışanları iyi gözlemlemek te gerekir.

Dumanlı havadan yararlanarak cemaat kavgası şeklinde çıkartılan yaygaralar saman alevi gibi gelip geçen basit olaylardır. Bireysellik özelliği taşırlar. Sosyal medyanın aşırı büyütmesiyle de önemli bir şeymiş gibi lanse edilirler. Cemaatimiz bu tür ayak oyunlarına asla pirim vermez.

Kıymetli okurlar! Şu gerçeği de gözardı etmemeliyiz. Cemaat deyince, Allah’ın rızasını kazanmaya, onun cennetine ve cemaline ulaşmaya gayret eden; vatanını, namusunu koruma azmindeki, mü’minler topluluğu akla gelir.

Özünde inançları uyuşmayan; kimisi ateist, din düşmanı, vatan haini, hırsız, kan emen vampir, kimisi topyekün vatanını satmaya, kafire hizmet edip papaz ve keşişlerin eteklerini öpmeye amade sefiller topluluğuna cemaat değil ancak eşkıya gurubu veya topyekün terör örgütü denilebilir.

İşbaşındaki bazı şuursuz yöneticilere de ikazımız şudur ki; cemaat mefhumu ile hainler topluluğunu sakın ha birbirine karıştırmasınlar. "Cami cemaatinden başka cemaat tanımayın” diyebilen siyasilere tavsiyemiz, tankların altına atlayarak vatanımızı işgalden kurtaran bu mümtaz insanlara saldırarak hiçbir yere varamayacakları ve sonunda beton duvara toslayacakları gerçeğidir. Çünkü sırtında yükseldikleri bu ehl-i sünnet cemaatler ülke bütünlüğünün çimentosu hükmündedir.

Hulasa bizler ehl-i sünnet vel cemaat mensubuyuz. Dinimizi, vatanımızı, istikamet üzere olan idarecilerimizi seviyoruz ve ülkemizin bütün İslam alemine örnek ve önder olmasını Cenab-ı haktan niyaz ediyoruz.
HEYET
Bu ürüne ilk yorumu siz yapın!
Bu ürünün fiyat bilgisi, resim, ürün açıklamalarında ve diğer konularda yetersiz gördüğünüz noktaları öneri formunu kullanarak tarafımıza iletebilirsiniz.
Görüş ve önerileriniz için teşekkür ederiz.
Tavsiye Ürünler
İsmailağa Dergisi KASIM 2016 Sayısı - TESETTÜR İsmailağa Dergisi KASIM 2016 Sayısı - TESETTÜR, İSMAİLAĞA DERGİSİ KASIM 2016, 5. SAYI Tesettür Çarşafı Şerif Cilbab Hicab konusu fatih kalender cübbeli salih topçu yazıları incele satın al, İsmailağa Yayınevi, İsmailağa Dergisi ismailağa cemaati dergisi 6. sayı
İsmailağa Dergisi KASIM 2016 Sayısı - TESETTÜR

Tavsiye Et

*
*
*
IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.