Sahabenin Dilinden Hz. Peygamberin Hayatı - Abdurrahman Cevzi

Sahabenin Dilinden Hz. Peygamberin Hayatı - Abdurrahman Cevzi

Aynı gün kargo
Sahabenin Dilinden Hz. Peygamberin Hayatı
Abdurrahman İbnü'l Cevzi - Tercüme: Taceddin Uzun
Büyük Boy- Ciltli - 800 Sayfa 

Yazar: Abdurrahman İbnül Cevzi
Tercüme: Prof.Dr. Taceddin Uzun
Kapak: Mustafa Erikçi
Tashih: Adem Karataş - Mehmet Uyar - İsmail Korucu - Ali Kaya
Sayfa Sayısı: 800
Boyut: 17 x 24 cm 
Basım Yeri: İstanbul 
Basım Tarihi: 2012
Kapak Türü: Ciltli Sert Kapak
Kağıt Türü: İthal Kağıt
Dili: Türkçe 
Dağıtım: Kitap Takipçileri
Temin Süresi: Aynı gün kargo

Allah’ı sevmek, O’nun peygamberlerini sevmek ve özel olarak da kendi Peygamberimiz Hz. Muhammed’i (s.a.s.) sevmek, bizim hem dini ve hem de insani bir görevimiz ve borcumuzdur. Bir ayet-i kerimede: "De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız, bana tabi olun ki, Allah da sizi sevsin” buyrulmuştur. Şu halde biz, Hz. Muhammed’e tabi isek, Allah bizi seviyor ve biz de Allah’ı seviyoruz demektir. Hz. Peygamber’i sevmek, onu anlamak, ona tabi olmak ve onun yolundan gitmek demektir.
İnsanlar gerçek kurtuluşa erişmek istiyorsa, örneklerini ve rehberlerini iyi belirleyip ona göre hayatlarına yön vermelidirler.

Hz. Peygamber’in bize getirdiği evrensel mesaj Kur’an’a baktığımızda, Kur’an’ın bize en güzel örnek ve rehber olarak Hz. Muhammed’i (s.a.s.) takdim ettiğini görüyoruz. Nitekim Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:

"Allah’ın Rasulü’nde sizin için, Allah’a ve ahret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için, güzel bir örnek vardır.”

Kitaptan bazı bölümler:
Allah Resulü’nün (asm) selamlaşma adabı nasıldır? O’nun (asm) selam verdiği ve vermediği kişiler kimlerdir?
Hz. Adem’in unutulan sünnetini Peygamber Efendimiz (asm) yeniden ihya etmiştir

Selam ilk olarak Adem’in (as) sünnetidir. Fakat bu sünnet zaman içerisinde unutulmuş yerini farklı temennilere bırakmıştır. Peygamber Efendimiz (asm) unutulan bu tekrar ihya etmiş, kendisi uyguladığı gibi ümmetine de tavsiye etmiştir.

Selamın edeplerini de yine Allah Resulü’nden (asm) öğrenmekteyiz:

Allah Resulü (asm) biriyle karşılaştığında herkesten önce kendisi selam verirdi

El-Hasen (ra) dayısı Hint’ten (ra) şunu nakletti;

"Resulullah (asm) yürürken, yüksek bir yerden iner gibi yürürdü. Bakmak istediği zaman, bakacağı tarafa tamamıyla dönerek bakardı. Etrafa gelişi güzel bakmazdı. Yeryüzüne bakışı, semaya bakışından daha çoktu. Bakışının çoğu, göz ucuyla bakmaktı. Yürürken ashabının gerisinde yürürdü. Birisiyle karşılaştığında önce kendisi selam verirdi.” 

O (asm) selam verirken اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ şeklinde olmasını tavsiye ederdi

Cabir Bin Süleym’den (ra) rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:

"Peygamber’e geldim ve "عَلَيْكَ السَّلاَمْ” (Aleykesselam-Selam üzerine olsun.) dedim. Bunun üzerine Peygamber şöyle buyurdu:

"عَلَيْكَ السَّلاَمْ” deme fakat "اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ” (Esselamü aleyküm- Selam üzerinize olsun.) de.” dedi ve uzun bir kıssa anlattı.” 

O’nun (asm) selamı bereketle biterdi

Hz. Peygamber’in sünneti, selam verdiğinde; "السلام علیكم و رحمت الله و بركاته” )Esselamü aleyküm ve rahmetullahi ve berekatüh-Allah’ın selamı rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.) diye selam vermesiydi. Enes, Cabir ve başkalarının rivayet ettiği gibi, selamı eliyle, başıyla ve namaz dışında parmağıyla almazdı. 


O (asm) selam verdiğinde duyulana kadar tekrar ederdi

"Hz. Peygamber bir şey söylediğinde, anlaşılana değin, üç defa tekrar ederdi. Bir topluluğa gelip selam verdiğinde de (duyulana kadar) üç defa selam verirdi.” 


O (asm) selamı "Ve aleykesselam” şeklinde alırdı

Selam alırken "و” "vav” ile ve "selam” lafzından önce  "علیك” "aleyke” diyerek "و علیك السلام”  (Ve aleykesselam) şeklinde alırdı. Doğru olan da budur. 


O’na (asm) abdest alırken selam verilirse; selamı, abdesti bitince alırdı

Ashaptan biri şunu anlatıyor:

"Ben Hz. Peygamber’e abdest alırken selam verdim. Fakat o abdestini bitirene kadar selamıma karşılık vermedi. Sonra mukabelede bulunarak şöyle dedi:

"Selamına mukabelede bulunmama abdest mani değildir. Ancak abdestsiz Allah’ı anmaktan hoşlanmadım.” 

O (asm) ashabıyla karşılaştığı zaman musafaha ederdi

Musafaha, Müslümanlar arasında meveddetin (dostluğun) bir ifadesi ola­rak yerleşmiş olan muaşeret esaslarından birisidir. Hz. Peygam­berin;

"Tahiyyenin âharı (sonu) musafahadır.” hadis-i şerifleri selam­laşmadan sonra tokalaşmanın gerekliliğini ifade etmektedir.

Buhari rivayetinde şöyle buyurur;

"Resulullah (asm), ashabıyla karşılaştığı zaman, cuma ve bayram namazlarından sonra, özellikle de tebrikleşirken musafa­ha ederdi” 

O (asm) Ashabına (ra) selam vermeden musafaha etmezdi

"El tutmak, selamın tamamındandır.” 
Cündeb’ten (ra):

"Peygamber, Ashabı ile buluştuğu zaman onlara selam vermeden musafaha etmezdi.” [10]

O (asm) bir eve girmeden önce izin isterdi

Allah Resulü, bir evin kapısına geldiği zaman yüzünü kapıya doğru yönlendirmezdi. Fakat kapının sağ ya da sol tarafına durur ve;

"السلام علیكم، السلام علیكم” (Esselamü aleyküm, Esselamü aleyküm-Selam üzerinize olsun, Selam üzerinize olsun.) derdi. Hz. Peygamber’in;

"(Eve girmek için) izin isteme üç kezdir. Eğer izin verilirse ne ala; aksi halde dön!” 

buyurduğu sahih olarak rivayet edilmiştir. 


O (asm) izin isterken künyesi ve lakabıyla kendisini tanıtırdı

Hz. Peygamber’in girmek için izin isteyince;

"Sen kimsin?” denildiğinde, "falan oğlu falan” diyerek künyesini veya lakabını söylemesi O’nun adeti idi. 

O (asm) bir meclise girerken ve oradan ayrılırken selam verirdi

Allah Elçisi’nin adetlerinden biri, bir topluluğun yanına geldiğinde ve onların yanından ayrılırken selam vermesiydi. O şöyle buyurmuştur;

"Sizden biri oturduğunda da kalktığında da selam versin; çünkü ilk selam ikincisinden (sevap yönünden) daha üstün değildir.” 

O (asm) hanım topluluğuna selam verirdi

Esma Bint-i Yezid’den (ra) şöyle dediği rivayet edilmiştir:

"Nebi, kadınlarla bir aradayken bize uğradı ve selam verdi.” 

O (asm) çocukların yanından geçerken onlara selam verirdi

Müslim’in rivayetine göre Allah Resulü çocukların yanından geçtiğinde onlara selam verirdi. 

O (asm) kabir ehline de selam verirdi

Ebu Hureyre’den (ra) rivayetle;

"Resulullah bir gün mezarlığa gitti. Varınca:

اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ دَارَ قَوْمِ مُؤْمِنِين (Selam size olsun-Ey Müminler evinin ahalisi)” diye selam verdi ve ilave etti:

"Biz de inşallah size iltihak edeceğiz.” 

O (asm) Müslim ve gayr-i müslimlerin karışık olduğu topluluklara da selam verirdi

"Üsame’den (ra) rivayete göre;

"Nebi Müslümanlarla müşriklerin (puta tapan ve Yahudiler) karışık oturdukları meclise uğradı. Onlara selam verdi.” (Buhari, Müslim)

"Hadise göre; meclisle oturan Müslümanlara velev ki o mecliste gayr-i müslimler olsun, selam vermek müstehaptır. Ancak Mümin bu selamı ile orada ki Müslümanların selametini kasteder. Hadiste "Yahudiler” kelimesinin, müşriklerden sonra zikredilmesi, onlardan bir parça olduğuna delildir.” 

Resulullah’ın (asm) Hıristiyan ve Yahudilere muamelesi

Aişe’den (ra):

"Yahudilerden bir grup Allah Resulü’nün yanına girip:

"اَلسَّاَمُ عَلَيْكَ” (Essamü aleyk- Ölüm üzerinize olsun.) diye selam verdiler. Ben hemen (ne kast ettiklerini) anladım ve şöyle dedim:

"عَلَيْكُمُ السَّاَمُ وَالُّعْنَتُ” (Aleykümüssamü ve lanet- Ölüm ve lanet sizin üzerinize olsun!)” Bunun üzerine Allah Resulü şöyle bu yurdu:

"Yavaş ol ey Aişe! Allah her şeyde yumuşaklığı sever.”

"Ey Allah’ın Resulü! Ne dediklerini duymadın mı?”

"وَ عَلَيْكُمْ” (Ve aleyküm-Üzerinize olsun!)” dedim ya?” buyurdu.” 

O (asm) günah işleyen kişiye selam vermez ve ondan selam almazdı

Allah Resulü’nün bir sünneti de, günah işleyen kişiye tövbe edinceye kadar ne selam verir ne de selamını alırdı. http://www.kitaptakipcileri.com/Sahabenin-Dilindn-Hz-Peygamberin-Hayati-Abdurrahman-Cevzi,PR-1484.html

ONBEŞİNCİ BÖLÜM... 1- RASULULLAH'IN DUALARI

Ebu Hureyre şunu söyledi: Rasulullah (s.a.v.), sabah olunca şöyle derdi:

"Allah'ım! Sen'in varlığın sebebiyle sabaha çıktık. Senin varlığın sebebiyle akşama ulaştık. Senin varlığınla yaşarız. Senin varlığınla ö-lürüz. Dönüş sanadır."

-Abdullah şunu anlattı:

Rasulullah (s.a.v.), akşama ulaştığında şöyle derdi:

"Akşama ulaştık. Mülk de Allah'a ait olarak akşamladı. Hamd, Allah'a mahsustur. Allah'tan başka ilâh yoktur. O, tektir. O'nun ortağı yoktur. Mülk O'nundur. Hamd da O'na aittir. O, her şeye kadirdir. Rabb'im! Senden bu gecenin hayrını ve ondan sonrakinin hayrını dile*rim. Bu gece ve ondan sonrakilerin şerrinden sana sığınırım. Rabb'im! Tembellikten ve ihtiyarlığın kötülüğünden sana sığınırım. Rabb'im! Ben Cehennem'deki ve kabirdeki azaptan sana sığınırım."

Sabaha ulaşınca da: Yine bu duayı söyler, şöyle değiştirirdi: "Biz sabaha ulaştık. Mülk de Allah'a ait olarak sabahladı.


Rasulullah'în Dua Esnasında Ellerini Açması

-el-Huseyn'in kızı şöyle dedi:
"Rasulullah (s.a.v.), dua ve niyazda bulunurken yoksulun yiyecek istediği gibi ellerini kaldırırdı."

Rasulullahın Sabah Ve Akşam Kaptığı Dua

- İbn Ömer şöyle dedi:

Rasulullah (s.a.v.) sabah-akşam şu duaları bırakmazdı:

"Allah'ım! Dinim, dünyam, ehlim ve malım hakkında senden af ve afiyet isterim. Allah'ım! Ayıplarımı ört. Korktuğum şeylerden beni emin kıl. Allah'ım! Önümden, arkamdan, sağımdan, solumdan ve üstümden (gelecek belâlardan) beni koru. Altımdan gelecek ani afet ve beladan senin-azametine sığınırım."

Alttan gelecek afet ve bela ile, yere batmayı kastediyordu. 

-Abdurrahman îbn Ebza'nm babası şöyle dedi: Peygamber (s.a.v.) sabah ve akşam olunca şöyle derdi:

"İslam fıtratı ve ihlas kelimesi üzere, Peygamberimiz Muhammed'in (s.a.v.) dini üzere, Hanif olan ve müşriklerden olmayan, atamız İbrahim'in milleti (dini) üzere sabahladık."

-Ebu Hureyre şunu söyledi: Rasulullah (s.a.v.), sabah olunca şöyle derdi:

"Allah'ım! Sen'in varlığın sebebiyle sabaha çıktık. Senin varlığın sebebiyle akşama ulaştık. Senin varlığınla yaşarız. Senin varlığınla ö-lürüz. Dönüş sanadır." 

-Abdullah şunu anlattı:
Rasulullah (s.a.v.), akşama ulaştığında şöyle derdi:

"Akşama ulaştık. Mülk de Allah'a ait olarak akşamladı. Hamd, Allah'a mahsustur. Allah'tan başka ilâh yoktur. O, tektir. O'nun ortağı yoktur. Mülk O'nundur. Hamd da O'na aittir. O, her şeye kadirdir. Rabb'im! Senden bu gecenin hayrını ve ondan sonrakinin hayrını dile*rim. Bu gece ve ondan sonrakilerin şerrinden sana sığınırım. Rabb'im! Tembellikten ve ihtiyarlığın kötülüğünden sana sığınırım. Rabb'im! Ben Cehennem'deki ve kabirdeki azaptan sana sığınırım."

Sabaha ulaşınca da: Yine bu duayı söyler, şöyle değiştirirdi: "Biz sabaha ulaştık. Mülk de Allah'a ait olarak sabahladı."

Rasulullahın Sıkıntı Esnasındaki Duası

- İbn Abbas şunu anlattı:

Rasulullah (s.a.v.) sıkıntı esnasında şöyle derdi:

"Azîm ve Halîm olan Allah'tan başka ilah yoktur. Büyük Arş'm sahibi olan Allah'tan başka ilah yoktur. Göklerin Rabb'i, yerin Rabb'i ve Kerim (yüce) Arş'ın Rabb'i olan Allah'tan başka ilah yoktur."[6]

Rasulullahın Genel Olarak Kaptığı Dua

- Ebu Musa'nın babası şunu anlattı: Rasulullah (s.a.v.) şu duayı yapardı:

"Allah'ım! Bana günahımı, cehlimi, isimdeki aşırılığı ve benden daha iyi bildiğin kusurlarımı bağışla. Allah'ım! Bana ciddiliğimi, şaka*cılığımı» hatamı ve kasden yaptığımı bağışla. Bunların hepsi bende var*dır. Allah'ım! Peşin yaptığım ve sonraya bıraktığım, gizlediğim ve açıkça yaptığım ve senin benden daha iyi bildiğin bütün kusurlarımı bana ba*ğışla. Öne alan ve geri bırakan sensin. Sen her şeye kadirsin."

-Hz. Aişe şunu anlattı: Rasulullah şu duaları yapardı:

"Allah'ım! Cehennem'in fitnesinden ve Cehennem azabından, kabrin fitnesinden ve kabir azabından, fakirlik fitnesinin şerrinden sana sığınırım. Mesih Deccal'den sana sığınırım. Allah'ım! Benim gü*nahlarımı, kar ve dolu suyuyla yıka. Kalbimi, beyaz elbiseyi kirden te*mizlediğin gibi, günahlardan temizle. Benimle günahlarımın arasını doğuyla batının arasını uzaklaştırdığın gibi uzaklaştır. Allah'ım! Ben sana, tembellik, ihtiyarlık, günah ve borçtan da sığınının."

-Zeyd îbn Erkam şunu anlattı: Rasulullah şöyle derdi:

"Allah'ım! Acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, ihtiyarlıktan, cimrilikten ve kabir azabından sana sığınırım. Allah'ım! Nefsime tak*vasını ver ve onu temizle. Onu temizleyecek olanların en hayırlısı sen*sin. Onun (nefsin) velisi ve mevlası sensin. Allah'ım! Korkmayan kalpten, doymayan nefisten, fayda vermeyen ilimden ve kabul olunma*yan duadan sana sığınırım."

- Enes şunu söyledi: Rasulullah (s.a.v.) şöyle derdi:

"Allah'ım! Abraşlıktan (alaca hastalığından), delilikten, cüzzam-dan ve kötü hastalıklardan sana sığınırım."[10]

- Enes şöyle dedi: Rasulullah (s.a.v.) şunu çok söylerdi:

-"Ey Mukallibe'l-kulub (kalpleri çeviren)! Kalbimi senin dininin ü-zerinde sabit kıl." Biz şöyle dedik:

-Ya Rasulellah! Biz sana ve senin getirdiğine inandık. Bizim hak*kımızda mı endişe ediyorsun? dedik. Rasulullah ela (s.a.v.):

- "Evet. Kalpler Allah'ın parmaklarının ikisi arasındadır. Yüce Allah onları (dilediği yere) çevirir" buyurdu. 

-Abdullah İbn Arar şöyle dedi: Rasulullah (s.a.v.):

"Allah'ım! Bizim günahlarımızı, zulmümüzü, şakamızı, ciddiliği*mizi ve kasden yaptığımızı bağışla. Bunların hepsi bizde vardır. Al*lah'ım! Borç altında kalmaktan düşmana yenik düşmekten ve düşmanların sevinmesinden sana sığınırım" dedi.

- Abdullah İbn Ebi Evfa şunu anlattı: Rasulullah (s.a.v.) şöyle dua ederdi:

"Allah'ım! Beni, kar, dolu ve soğuk suyla temizle. Allah'ım! Kalbi*mi, günahlardan, beyaz elbiseyi kirden temizlediğin gibi temizle. Be*nimle günahlarımın arasını, doğuyla batının arasım uzaklaştırdığın gibi uzaklaştır. Allah'ım! Korkmayan kalpten, doymayan nefisten, kabul o-hmmayan duadan ve fayda vermeyen ilimden sana sığınırım."

- Ebu'1-Yusr şöyle dedi: Rasulullah şu yedi duayı yapardı:

"Allah'ım! ihtiyarlıktan sana sığınırım. Yüksekten düşmekten sana sığınırım. Gam ve kederden, yangından ve enkaz altında kalmak*tan sana sığınırım. Son nefesimde şeytanın beni aldatıp imansız ve töv*besin öldürmesinden sana sığınırım. Yolunda savaşırken düşmandan kaçarken ölmekten sana sığınırım. Yılan veya akrep sokması sebebiyle ölmekten sana sığınırım."

- Kays îbn Abbad şunu anlattı:

Âmmar bize-bir namaz kıldırdı ama çok kısa kesti. Bunu beğen*mediler. O da:

-Rükû ve secdeyi tamamlamadım mı? dedi. Onlar da:

-Tamamladın, diye cevap verdiler; O da:

-O namazda Rasulullah'ın yaptığı şu duayı da yaptım, dedi:

"Allah'ım! Gaybı bilmen ve yaratıklara gücünün yetmesi sebebiyle, benim için yaşamak hayırlıysa beni yaşat, benim için ölmek hayırlıysa beni vefat ettir. Senden gaybte ve şehadette senin haşyetini, gazabta ve rızada kelime-i hakkı, fakirlikte ve zenginlikte tutumluluğu, yüzüne bakma tadını, seninle görüşme özlemini istiyorum. Senden tükenmeyen naimini (nimetini), kesilmeyen kurret-i aynini (daima sevindiren şeyini) istiyorum. Zarar veren her sıkıntıdan ve saptıran fitneden sana sığını*rım. Allah'ım! Bizi iman süsüyle süsle. Bizi, hidayete ermiş hidayetçiler kıl."

-îbn Abbas şöyle dedi: Peygamber (s.a.v.) şöyle dua ederdi:

"Rabb'im! Bana yardım et. Aleyhime yardım etme. Bana zafer ver. Aleyhime zafer verme. Lehime tertip kur, aleyhime tertip kurma. Beni hidayet et ve hidayeti kolaylaştır. Bana saldırana karşı, bana yardım et. Rabb'im! Beni sana şükreden, şeni zikreden, senden çok korkan, sana çok itaakâr, sana huşu duyan ve sana dönerek yalvarıp yakaran birisi yap. Rabb'im! Tövbemi kabul et. Günahlarımı yıka. Duamı kabul et. Delilimi sabit kıl. Dilimi doğru yap, kalbimi hidayet et. Kalbimin kin ve hasedini çıkar."

-Urve îbn Nevfel şöyle dedi:

Aişe'ye, Rasuluîlah'ın (s.a.v.) nasıl dua ettiğini sordum. O da şu cevabı verdi. Rasulullah (s.a.v.) şöyle dua ederdi:

"Allah'ım! Yaptığımın şerrinden de yapmadığımın şerrinden de sana sığınırım."

-Ebu Hureyre rivayet etti: Rasulullah (s.a.v.) şöyle derdi:

"Allah'ım! işimin temeli kıldığın dinimi düzelt. İçinde geçimimi kıldığın dünyamı düzelt. Dönüşümü kendisine yaptığın ahiretimi benim için düzelt. Hayatı, her türlü hayırda bana fazlalık kıl. Ölümü her türlü serden, benim için rahatlık et."

-Abdullah îbn Ömer şöyle dedi: Rasuluîlah'ın (s.a.v.) dualarından biri de şöyleydi:

"Allah'ım! Nimetinin zevalinden (yok olmasından) verdiğin afiye*tin değişmesinden, hemen ceza vermenden ve her türlü kızgınlık ve öf*kenden sana sığınırım."

-Enes şöyle dedi: Rasulullah (s.a.v.) şöyle derdi:

"Allah'ım! Sıkıntı ve üzüntüden, acizlikten, tembellikten körkakhktan, cimrilikten, borcun yükünden ve kişilerin tahakkümünden sana sığınırım."
- Ebu Hureyre şöyle anlattı: Rasulullah'ın (s.a.v.) dualarından biri de şöyleydi:

"Allah'ım! Benim öne aldığımı, ertelediğimi, gizlide ve açıkta yap*tığımı, benden daha iyi bildiğini bağışla. Öne alan ancak sensin. Ertele*yen de ancak sensin. Senden başka ilah yoktur."

- Ebu Hureyre şunu söyledi: Peygamber (s.a.v.) şöyle derdi:

"Allah'ım! Fakirlikten, illet ve zilletten (hastalık ve aşağılık duru*ma düşmekten) zulmetmekten ve zulmedilmekten sana sığınırım.

- Enes şöyle anlattı: Rasulullah şu duayı çok yapardı:

"Allah'ım! Bize, dünyada ve ahirette iyilik ver, bizi 'Cehennem a-zamndan koru."

- Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (s.a.v.):

"Kötü halden, şekavet erişmesinden (her çeşit kötülüğün gelme*sinden) kötü hükümden ve düşmanların sevinmesinden Allah'a sığındı*ğım" söylemiştir.
Bu ürüne ilk yorumu siz yapın!
Bu ürünün fiyat bilgisi, resim, ürün açıklamalarında ve diğer konularda yetersiz gördüğünüz noktaları öneri formunu kullanarak tarafımıza iletebilirsiniz.
Görüş ve önerileriniz için teşekkür ederiz.
Sahabenin Dilinden Hz. Peygamberin Hayatı - Abdurrahman Cevzi Sahabenin Dilinden Hz. Peygamberin Hayatı - Abdurrahman Cevzi, Sahabenin Dilinden Hz. Peygamberin Hayatı, Abdurrahman İbnü'l Cevzi - Tercüme: Taceddin Uzun,Büyük Boy- Ciltli - 800 Sayfa ,Yazar: Abdurrahman İbnül Cevzi Tercüme: Prof.Dr. Taceddin Uzun,Kapak: Mustafa Erikçi,Ashabın Dilinden Peygamberimizin Hayatı,Uysal Kitabevi Konya, Serhat Kitabevi, Tashih: Adem Karataş - Mehmet Uyar - İsmail Korucu - Ali Kaya,Sayfa Sayısı: 800,Ibnu'l-Kayyim el-Cevziyye,hz. muhammed sözleri, hz. muhammed ile ilgili şiirler, hz. muhammed hayatı, hz. muhammed vikipedi, hz. muhammed in hayatının özeti, hz. muhammed doğum tarihi, hz. muhammed hadisleri,peygamberimizin ahlakı, peygamberimize mektup, peygamberimiz ile ilgili şiirler, peygamberimizin doğumu, peygamberimizle ilgili şiirler, peygamberimiz ile ilgili ilahiler, peygamberimiz hz muhammedin hayatı,, Serhat Kitabevi, Siyer - İslam Tarihi 9789756213360
Sahabenin Dilinden Hz. Peygamberin Hayatı - Abdurrahman Cevzi

Tavsiye Et

*
*
*
IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.