Kısa Açıklamalı Kuranı Kerim Ve Meali, Mahmut Kısa, Türkçe Arapça, Sert Kapak Ciltli 17x24 cm Orta Boy 785 Sayfa

Kısa Açıklamalı Kuranı Kerim Ve Meali, Mahmut Kısa, Türkçe Arapça, Sert Kapak Ciltli 17x24 cm Orta Boy 785 Sayfa

Yayınevi
Barkod
mahmut kısa meali sadece türkçe arapça armağan yayınevi
Vitrin Katagorisi
Aynı gün kargo
Kısa Açıklamalı Kur'an-ı Kerim Meali, Mahmut Kısa, Arapça Türkçe 
17x24 cm Ebat, Ciltli, 785 Sayfa, Şamua Kağıt
"Bu Meal Kur'an'ı anlama noktasında ihtiyaç duyabileceğiniz temel bilgileri vermek ve hem de ona zevkle, severek okuyabi­leceğiniz özlü bir meal/tefsir sunmak amacıyla hazırlanmıştır.
Yazar: Mahmut Kısa
Genel Yayın Yönetmeni: Muhiddin Okumuşlar
Editör: Saffet Bakırcı
Kapak Tasarım: Yusuf Sami Samancı
Katagori: Kuranı Kerim Meali
Sayfa Sayısı: 785
Boyut: 17x 24 cm 
Basım Yeri: Konya
Kapak Türü: Ciltli
Kağıt Türü: Ivory Şamua Kağıt 
Dili: Türkçe Arapça
Dağıtım: Kitap Takipçileri
Temin Süresi: Aynı gün kargo
TAKDİM
 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla.
 Hamd, âlemlerin Rabbi Allah'a,
Salât ve selâm, O'nun kulu ve Rasûlü Muhammed'e,
Hayır ve bereket duaları, Peygamberin tertemiz Ehl-i Beyti'ne, güzide As-habı'na ve kıyamete kadar onların izinden yürüyen bahtiyar mü'minlere olsun. 
Bilgisi, gücü ve aklî melekeleri sınırlı olan insanoğlunun, hakikate hida­yet edecek bir yol göstericiye muhtaç olduğu aklı başında her insanın kabul ve ikrar edeceği bedihî bir hakikattir. İnsanın menşei, kâinatın yaratılış amacı, Allah'ın vasıfları, ölüm ötesi hayat gibi insanın idrak ve tecrübe sınırlarını aşan konularda isabetli hükümler verebilmek için, elbette ilâhî kaynaklı bir bilgiye ihtiyaç vardır. İşte insanın bu ihtiyacından dolayıdır ki, Allah (cc), insanlık tarihinin belli dönemlerinde kitap ve peygamberler göndererek dünya ve ahiret mutluluğuna giden yolu kulla­rına göstermiştir. Son Peygamberi Muhammed (s)'e de Kur'an'ı Kerim'i inzal bu­yurmuş ve son kitap olması hasebiyle, onu her türlü tahrifattan korumayı bizzat kendi uhdesine aldığını beyan etmiştir.
Ancak bu kitabın hedeflediği amaçların gerçekleşmesi için, hiç kuşkusuz öncelikle doğru anlaşılması gerekmektedir. Bunun içindir ki, Kur'an-ı Kerim'i anla­maya ve onu diğer dillerde ifade etmeye yönelik çalışmalar, ta ilk Müslümanlardan itibaren günümüze kadar süregelmiş ve kıyamete kadar da devam edecektir. Bu meyanda, Türk dilinde de birçok tefsir, tercüme ve meal çalışmaları vücuda getirilmiştir.
Gerçekte hiçbir metin, ait olduğu bir dilden başka bir dile bire bir, eksiksiz aktarılamaz. Hele bizzat Allah tarafından gönderilen ve her cümlesi, her kelimesi, hatta harfi özenle tertip edilmiş edebî mucize olan bir kelam, değil Arapçadan başka bir dile, Arapça içinde dahi, eşanlamlı olduğu düşünülen başka kelimelerle aynı güzellikte ifade edilemez. Şu hâlde meal, Kur'an'ın tüm derinliği, güzelliği ve edebî üstünlüğüyle başka bir dile aktanlması demek değildir. Meal, olsa olsa, Kuran mesajının, orijinal metnin içerdiği edebî güzelliklerin çoğundan feragat edilerek, bir başka dilde en az mana kaybıyla ifade edilmesidir.
Arap dilinin incelikleri ve bu dilde sıklıkla kullanılan edebi sanatlar dikkate alınmadan ve ek açıklamalarla takviye edilmeden hazırlanan bir Türkçe mealin, Türk dilini konuşan insanlar tarafından yadırganması ve aslında birer edebî şaheser olan ifadelerin, mütercimin yetersizliğinden dolayı birbirinden kopuk tuhaf ve an­lamsız ibarelere dönüşmesi kaçınılmazdır. 
Büyük bir gayret ve ustalık gösterilerek özgün metne en yakın, en isabetli meal verilse bile, ayetlerin indiği ortam ve nüzul sebepleri bilinmeden, Kur'an'ın büyük kısmının doğru ve eksiksiz anlaşılması yine de mümkün değildir.
İşte elinizdeki çalışma, Türk okuyucusuna hem Kur'an'ı anlama noktasında ihtiyaç duyabileceği temel bilgileri vermek ve hem de ona zevkle, severek okuyabi­leceği özlü bir meal/tefsir sunmak amacıyla hazırlanmıştır. Bu meyanda, şu hususla­ra özellikle dikkat edilmiştir. 
 
■  Gerek klasik ve gerekse çağdaş tefsir kitaplarından istifade ederek, ayetleri doğru anlamaya ve bunu güncel, akıcı ve anlaşılır bir üslupla Türkçeye aktarmaya,
■  Bazı sureler ve ayetler arasındaki anlam bağını, sözün akıcılığını boz­madan ara açıklamalarla ifade etmeye,
■  Ayetlerde geçen deyimleri ve mecazî ifadeleri olduğu gibi çevirmek yerine, onların Türkçedeki karşılıklarını vermeye, mutlaka muhafaza edil­mesi gerekenleri ise kısaca izah etmeye,
■  Ayetleri yorumlarken Kur'an'ın iç bütünlüğünü ve Peygamberin o ko­nudaki açıklama ve uygulamalarını, yani Sünnet'i göz önünde bulundurma­ya. 
■  Ayetlerin Türkçe karşılığı olarak tercih edilen kelimelerin, özgün lafızlardaki letafet ve derinliği olabildiğince yansıtmasına,
■  Ayet metni ile yorumu, herhangi bir karışıklığa meydan vermeyecek biçimde kesin hatlarla birbirlerinden ayırmaya,
■  Ayetlerin nüzul sebepleri hakkında kısaca bilgi vererek, Kur'an mesajı­na ilk muhatap olan toplumun içinde yaşadığı ortama dikkat çekmeye,
■  İlk bakışta yalnızca muhatap aldığı toplumun bir sorununu ele alır gibi görünen, ancak aynı zamanda çağlar üstü bir mesajı da içinde barındıran ayetlerdeki evrensel boyutu kısa ve özlü açıklamalarla ifade etmeye,
■  İlâhî mesajın, içinde yaşadığımız toplumun meseleleriyle nasıl örtüştüğünü ve bu meselelere ne gibi çareler sunduğunu ortaya koymaya,
■  İslam hukukuna kaynaklık eden ayetlerden çıkarılan fıkhî hükümlerin, bir ilmihâl sadeliğinde ve özet bir tarzda okuyucuya sunulmasına.
 
Bu meal hazırlanırken, Müslümanların kültür hazinesinin şaheserleri olan klasik tefsir ve hadis kaynaklarından ve bu alanda çağımızda kaleme alınmış eser­lerden istifade edilmiştir. Ayrıca, bugüne kadar yazılmış olan önemli Türkçe meal­lerden kırktan fazlası gözden geçirilmiş ve her bir ayet farklı meallerle mukayese edilerek incelenmiştir. Sözü edilen tefsir ve meallerden zaman zaman iktibaslar ya­pılmıştır. Ancak okuyucuyu ana mesajdan uzaklaştırmamak ve ancak Kuran ilimle­rinde derinlemesine bilgi sahibi olmak isteyenlerin ihtiyaç duyabileceği ayrıntılarla meşgul etmemek için, istifade edilen bütün kaynak eserler tek tek referans olarak gösterilmemiştir. Yine tercih edilen görüşlerin tercih sebepleri üzerinde durulma­mış, muteber olmayan görüşlere ve bu husustaki ihtilaflara yer verilmemiştir.
 
Sayfa altı dipnotlar genellikle okuyucunun sıkılmasına ve metnin akışından, bütünlüğünden kopmasına sebep olduğundan, bu mealde dipnotlardan kaçınıl­mıştır. Gerekli notlar çeviri metninin aralarına ayetin devamı gibi konulmuş, fakat ayetin bir parçası olmadıklarını göstermek amacıyla, bu notlar için ayet metnin­den farklı olarak ince yazı biçimi kullanılmıştır. Yüklerce parantez ile görüntüyü bozmamak ve okumayı kolaylaştırmak için de parantez kullanılmamıştır. Bunun yerine, ana metin olan ayet meali kalın yazı biçimiyle, yorum ve açıklamalar ise ince yazı biçimiyle yazılmıştır. Ayetin Türkçe meali ile o meale eklenen açıkla­manın birbirine karıştırılmaması için, bu hususun iyi bilinmesi ve meal okunurken buna azami ölçüde dikkat edilmesi gerekmektedir.
Örneğin, Bakara suresinin 2. ayeti şöyle açıklanmıştır:
2. İşte şu kitap, toplumun ve bireyin temel hayat prensiplerini be­lirleyen bu ilâhî yazgı var ya, kendisinde hiç şüphe yoktur, insan aklını şüpheye düşürebilecek hiçbir çelişki, eğrilik, tutarsızlık yoktur onda. Öyleyse, gönlünü aç ve onu içtenlikle oku; okudukça göre­ceksin ki, bu sözler  Allahu Teâlâ'dan gelen hakîkatin ta kendisidir. Fakat bu kitap, kötülüğü, çirkinliği tercih eden kimseler için değil; her türlü fenalıktan titizlikle sakınan, doğruya ve güzelliğe ulaşmayı arzu eden o takva sahipleri için bir kılavuz, bir yol gösterici, bir hi­dâyettir. Şu hâlde, tüm insanlığa doğru yolu gösteren bu kitap, an­cak takva sahiplerini hedefe ulaştıracaktır.
 
Peki, kimdir bu takva sa­hipleri?
Bu ayet mealinin metni tam olarak şöyledir
2. İşte şu kitap, kendisinde hiç şüphe yoktur. Takva sahipleri için bir hidayettir.
Aralara eklenmiş kelime ve cümleler ise ayetin parçası olmayıp, tarafımız­dan yapılmış yorum ve açıklamalardan ibarettir. Bu ara cümleler anlam olarak çoğu zaman ayetlerin muhtevasında zorunlu olarak vardır. Fakat Kur'an'ın ilk muhatapları olan Arapların zihninde bu anlamlar zaten derhal çağrıştığı için, icaz ve belagat gereği, ayetlerde lafız olarak yer almamıştır.
Kur'an'ın en doğru biçimde anlaşılmasını amaç edinen bu çalışmanın, ilâhî mesajı her yönüyle ve tüm ayrıntısıyla ortaya koymak, başka kaynaklara ihtiyaç bı­rakmayacak tarzda Kur'an'ı Türk diline kazandırmak gibi bir iddiası elbette yoktur. Bu meal belki de en fazla, Kuran okumalar için bir ilk adım, bir başlangıç olarak görülmelidir.
Bu çalışmayı teşvik eden ve gerek fikirleri, gerek eleştirileriyle ona değerli katkılarda bulunan bütün hocalarımı, dost ve kardeşlerimi şükran ve minnet duy­gularıyla anıyor, bu yoldaki gayret ve çalışmalarının devamını diliyorum.
Göstermiş olduğum bütün dikkat ve titizliğe rağmen, beşeri zaaflarımdan dolayı, bu çalışmada elbette birtakım hata ve eksiklikler olacaktır Ancak en güzeli ortaya koyabilmek niyetiyle yola çıkan ve hedefe ulaşabilmek için bütün gücünü son sınırına kadar harcayan her kul gibi, bu aciz kulun da kusur ve hatalarının ma­zur görüleceğini umuyor, bu çalışmanın hayır ve bereketlere vesile olmasını yüce Rabb'imden niyaz ediyorum. Mahmut kısa kuran meali
 Gayret bizden, başar Allah'tandır.
 *Mahmut Kısa
   İlâhî rahmetten kovulmuş her türlü şeytanın, sinsi propagandalarla Kur'an üzerinde şüpheler oluşturup
beni Allah'ın kitabından koparmaya çalışmalarından; bunu başaramayınca da en azından onu doğru anlamamı engellemek amacıyla ayetlerin anlamını çarpıtmak için kullandıkları tüm vesvese ve ayartmalarından Allah'a sığınırım! 
 
Beni yoktan var edip üstün yeteneklerle donatan ve
kulluk göreviyle yeryüzüne gönderen sonsuz şefkat ve merhamet sahibi yüce Allah'ın adıyla,  O'nun verdiği güç ve yetkiye dayanarak ve yalnızca O'nun emriyle oku maya başlıyorum.
              1- FATİHA SURESİ
Fatiha ; başlangıç demektir. Bir bitki tohumu nasıl o bitkinin dallarını, yapraklarını, meyvelerini ve diğer özelliklerini özünde barındıran bir çekirdek programı ise, Fâtiha da Kurân’ın çekirdeği, özü ve özetidir. Peygamberliğin ilk yıllarında indirilmiştir. Bütün olarak gönderilen ilk sûre olup, yedi âyetten oluşmaktadır.
Fâtiha, Yüce Yaratıcı huzurunda kulun, en içten şükrân ve minnettârlık duygularıyla O’na yönelişi, O’nun sınırsız merhameti, adâleti, kudreti, cömertliği, yüceliği önünde saygıyla boyun eğişidir. 
Fâtiha, Allah ile kulu arasında ezelî ve ebedi, şerefli bir kulluk antlaşmasıdır.
 Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla!
 Beni yoktan var edip üstün yeteneklerle donatan ve kulluk göreviyle yeryüzüne gönderen sonsuz şefkat ve merhamet sahibi yüce Rabb’imin adıyla, O’nun verdiği güç ve yetkiye dayanarak ve yalnızca O’nun adına okuyor, söylüyorum:
1-Hamd, âlemlerin Rabb’i Allah’a aittir. Her türlü övgüye, teşekküre lâyık olan sâdece O’dur. Gerçek anlamda övülmek O’nun hakkıdır ve yalnızca O’na yaraşır. Çünkü kâinatı yoktan var eden, tüm canlıları besleyen, terbiye eden, yöneten ve yönlendiren gerçek efendiniz, sahibiniz, yöneticiniz O’dur. Her varlığı kendi yaratılışındaki hikmete uygun niteliklerle donatan, onları dâimâ iyiye ve güzele doğru yönlendirerek her şeye hedefini ve yolunu gösteren; kulağa duymayı, göze görmeyi, güneşe ışık vermeyi, kelebeğe uçmayı, çiçeğe açmayı, ağaca meyve vermeyi öğreten O’dur. O hâlde, bütün iyiliklerin, güzelliklerin kaynağı olan Rabb’inizi tüm kalbinizle överek yüceltmeli, en derin saygı ve şükrân duygularıyla O’nun hükümlerine boyun eğmeli ve yalnızca O’na kul olmalısınız.
 
2-O, Rahmândır; çok şefkatli, çok merhametlidir. Sizi sizden çok sever, size sizden daha yakındır. O’nun sonsuz rahmet ve şefkati, bu dünyada mümin-kâfir ayrımı yapmaksızın tüm varlıkları kuşatmıştır. O, Rahîmdir. Rahmetini tamamlamak üzere bu Kitabı göndermiş ve onun ışığında yürüyen bahtiyârlara, âhiret hayatında sonsuz mutluluk ve kurtuluş müjdesini vermiştir.
 
 Fakat çok şefkatli, çok merhametli olmakla birlikte, hikmetli ve adâletlidir de:
 
 3-Din Gününün Mâlikidir. Gerçekleşeceğinde asla şüphe olmayan Yargı Günününhâkimidir. O Güntüm insanlar yapıp ettiklerinden hesaba çekilecek ve böylece, hiçbir iyilik mükâfâtsız, hiçbir kötülük cezâsız kalmayacaktır. O Gün, size dünyada emânet olarak verilmiş olan gücünüz, irâdeniz ve tercih hakkınız elinizden alınacak ve ilâhî hükümranlık tüm dehşet ve ihtişâmıyla tecellî edecek. Sesler kesilecek, başlar öne eğilecek ve Mutlak Hâkim, en âdil hükmü verecek: İyiler cennete, kötüler cehenneme!
 O hâlde, ey Rabb’imiz! Tüm içtenliğimizle Sana söz veriyoruz:
4-Sadece Sana kulluk ederiz; yalnızca Sana ibâdet eder, bütün emirlerine kayıtsız şartsız itaat ederiz. İyiyi-kötüyü, güzeli-çirkini, doğruyu-eğriyi belirlemede, kendimize yalnızca ilâhî ölçüleri rehber ediniriz. Senden başka hayatımıza yön verecek, kurallar koyacak otorite kabul etmeyiz. Senin buyruklarına aykırı hükümler veren hiçbir güce -kim olursa olsun- asla boyun eğmeyiz ve ancak Senden yardım dileriz. Her türlü iyiliğin, güzelliğin Senin elinde olduğunu bilir, Senin iznin ve onayın olmadıkça hiçbir dileğin gerçekleşmeyeceğine yürekten inanırız. Dertlerimize devâyı, hastalığımıza şifâyı, sıkıntılarımıza çareyi ancak Sende arar; gerekli tedbirleri almakla birlikte, Senden başka hiç kimseden, hiçbir varlıktan medet ummayız. Sâdece Sana yalvarır, yalnızca Senin kudret ve merhametine sığınırız.
5-Ey Rabb’imiz! Bizi, insanın doğal yapısıyla; duyguları, eğilimleri ve ihtiyaçlarıyla birebir örtüşen, varlık kanunlarıyla tam bir uyum ve âhenk içinde olan o dosdoğru yola, insanlığı hem dünyada, hem de âhirette mutluluğuna ulaştıracak o apaydınlık yola, yâni İslâm yoluna ilet. 
6-Nîmet verdiğin kimselerin, insanlık târihi boyunca, tevhid sancağını elden ele taşıyan peygamberlerin ve onların izinden yürüyen âlimlerin, şehitlerin, salihlerin yoluna...
 
 7-Gazâba uğramışların, yâni -Yahudiler örneğinde olduğu gibi- hakîkati pekâlâ bildikleri hâlde, dünyaya ve dünya nîmetlerine aşırı bağlılıkları yüzünden ilâhî irâdeye başkaldıran; servet, güç, makâm, şöhret gibi değerleri hayatın biricik ölçüsü hâline getirerek arzu ve heveslerini ilâhlaştıran, bu yüzden dünyada ve âhirette Senin gazâbını hak eden azgınların yoluna değil yâ Rabbi; ve sapmışların, yâni -Hıristiyanlar örneğinde olduğu gibi- bidat ve hurâfeleri ‘iyi niyetlerle’ Allah’ın dinine ekleyerek hak dinden sapan, âhireti kazanma adına dünyayı ve dünya nîmetlerini inkâr eden; okuma, öğrenme ve düşünme yeteneklerini kendi elleriyle körelterek, cehâlet ve bağnazlık zindanlarında bocalamayı "Allah’a yaklaşmak” zanneden o şaşkınların yoluna değil...
Bu ürüne ilk yorumu siz yapın!
Bu ürünün fiyat bilgisi, resim, ürün açıklamalarında ve diğer konularda yetersiz gördüğünüz noktaları öneri formunu kullanarak tarafımıza iletebilirsiniz.
Görüş ve önerileriniz için teşekkür ederiz.
Tavsiye Ürünler
Kısa Açıklamalı Kuranı Kerim Ve Meali, Mahmut Kısa, Türkçe Arapça, Sert Kapak Ciltli 17x24 cm Orta Boy 785 Sayfa Kısa Açıklamalı Kuranı Kerim Ve Meali, Mahmut Kısa, Türkçe Arapça, Sert Kapak Ciltli 17x24 cm Orta Boy 785 Sayfa, mahmut kısa açıklamalı kur'an-ı kerim meali arapça türkçe ciltli sert kapak yeşil renk ucuz fiyatı satış sipariş armağan kitaplar konya, Armağan Kitaplar, Türkçe Mealli Kuran-ı Kerimler mahmut kısa meali sadece türkçe arapça armağan yayınevi
Kısa Açıklamalı Kuranı Kerim Ve Meali, Mahmut Kısa, Türkçe Arapça, Sert Kapak Ciltli 17x24 cm Orta Boy 785 Sayfa

Tavsiye Et

*
*
*
IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.