El İhtiyar Li Talilil Muhtar, Arapça ve Türkçe Tercümesi, Hanefi Fıkıh Kitabı, İmam Abdullah Bin Mahmud El Mevsili, 5 Cilt 2816 Sayfa

El İhtiyar Li Talilil Muhtar, Arapça ve Türkçe Tercümesi, Hanefi Fıkıh Kitabı, İmam Abdullah Bin Mahmud El Mevsili, 5 Cilt 2816 Sayfa

Yayınevi
Barkod
el ihtiyar tercümesi, 5 cilt ahmet oğuz, nuh yayınları
Vitrin Katagorisi
3.024,00 ₺
Aynı gün kargo
El İhtiyar Li Talilil Muhtar, Hanefi Fıkhı, Arapça Türkçe, Abdullah Bin Mahmud El Mevsili
17x24 cm Ebat Büyük Boy Ciltli, Şamua Kağıt, 5 Cilt 2816 Sayfa
"El-İhtiyâr” isimli bu eser, İslâm âleminde büyük bir şöhrete haiz olduğu gibi, ülkemizde de ilim ehli tarafından benimsenmiş ve Hanefî mezhebinde haklı bir kabule mazhar olmuştur. Kitabın, orijinal dilinin Arapça olması ve fıkıh diliyle yazılmış olması, özellikle Arapçayı bilmeyen ya da bilse de fıkıh ilmiyle özel olarak iştigal etmediği için anlamakta zorlanan kesimlerin bu hazineden mahrum kalması sonucunu doğurmuştur. Bu itibarla, ilim ehlinden himmet sahibi bir heyet, bu eksikliği telafi etmek üzere gayret göstererek kitabı dilimize çevirmiştir.
Tercümede, yanlış anlaşılmaya müsait olan yerler ile izaha ihtiyaç duyulan hususlarda gerek metin içinde gerekse dipnotlarla ilave bilgi verilmiştir. Tercümede orijinal metne azami ölçüde bağlı kalınmakla birlikte, meselelerin daha net anlaşılması için herkesin kolaylıkla anlayabileceği bir dil ve üslup kullanılmıştır. Dolayısıyla, genel olarak normal bir okuyucunun anlayacağı bir anlatım tarzı tercih edilmiştir. Tercümenin, bu özelliğiyle doğrudan Türkçe çeviriye müracaat eden okuyuculara fayda sağlayacağı gibi, Arapça bilip de orijinal metni çeviriyle karşılaştırarak okumak isteyenlere de faydalı olacağında kuşku yoktur.

Fıkıh İlmi, İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe hazretlerinin tari­fiyle, kişinin, (amel ba­kımdan) lehinde ve aleyhin­de olan şeyleri bilmesinin adıdır. Bu yönüyle fıkıh ha­yatın tamamını kuşatmak­tadır. Fıkhın bir bölümünü teşkil eden ibadetlerle ilgili hükümlerin en azından temel esaslarının öğrenilmesi, her Müslüman için farzdır. Bunun yanında Müs­lüman bir tacirin, İslâm'ın ticaretle ilgili koymuş olduğu temel prensipleri; evlen­mek isteyen bir Müslümanın, evlilikle ilgili temel hükümleri, mirası taksim et­mek isteyen aile fertlerinin mirasla ilgili hükümleri okuyarak ya da sorup öğren­mesi gerekir. Buna göre hiçbir Müslüma­nın belli bir düzeyde de olsa fıkıh ilmin­den müstağni kalması mümkün değildir.

İslâm'ın ilk dönemlerinden itibaren Müslümanlar, dini hükümleri ya bizzat iç­tihat ederek ya da sorup öğrenerek eldeetmişlerdir. İçtihat eden âlimlere müçtehit adı verilir, ilk dönem­den itibaren toplumun ço­ğunluğu, Kur'an'ın "Bilmi­yorsanız zikir ( Kitap ) ehline sorun" (Nahl 16/43; En­biya 21/7) emrine uyarak dini konularda müçtehitlere sorarak buna göre amel edegelmişlerdir. İslâm tarihinde is­tisnalar bir tarafa bırakılacak olur­sa, Müslümanların tamamının içtihatla mükellef olduğunu, bir müçtehidi taklit etmek suretiyle dini yaşamanın yasak olduğunu benimseyen olmamıştır. Buna binaen müçtehitler, Ebû Hanîfe gibi mez­hep imamları döneminden itibaren ya doğrudan ya da öğrencileri vasıtasıyla en­gin anlayışları ile Kur'an ve Sünnetten çı­karttıkları hükümleri yazarak kitap haline getirmişlerdir. İmam Şafiî'nin deyimiyle fıkıhta âdeta bütün âlimlerin üstadı olan Ebû Hanîfe hazretleri de kendi görüşlerini öğrencileri vasıtasıyla kitaplaştırmış müçtehitlerdendir. Onun en güzide öğrenci­lerinden biri olan İmam Muhammed bin Hasen eş-Şeybânî (v. 189/805), hocası Ebû Hanîfe ve ders arkadaşları olan Ebû Yûsuf'un kimi zaman da Ebû Hanîfe'nin seçkin talebelerinden İmam Züfer'in gö­rüşlerini bir araya getirerek sonraki dö­nem Hanefi kitaplarının temel kaynağı olan eserlerini vücuda getirmiştir.

İmam Muhammed'in telif etmiş olduğu kitaplardan "zâhirurrivâye" diye bilinen ve mezhepte en güvenilir görüşleri bir araya geti­ren; el-AsI (el-Mebsût), el-Câ-mi'u's-sağîr, el-Câmi'u'l-kebîr, ez-Ziyâdât, es-Siyerü'l-kebîr ve es-Siyerü's-sağîr adlı altı kitap, özellikle de hicri üçün­cü asırda ilim talebelerinin ezberlemesi ve temel görüşle ri hatırlatması amacıyla özetlen­miş, sonraki asırlarda ise yapılan bu özetler farklı üsluplarla şerh edilmiştir. Bu alanda yazılan muhtasar kitaplardan dör­dü üslubu ve mezhebin temel görüşlerini en sağlıklı bir şekilde yansıtmış olması bakımından mezhep âlimleri tarafından özellikle benimsenmiştir. Mutûn-i erbaa (dört metin) olarak bilinen bu muhtasar kitaplardan birisi de Abdullah bin Mahmud el Mevsili tarafından kaleme alınan el-Muhtâr adlı kitaptır. Mevsıli bu kitabında mezhebin kurucu imamı olan Ebû Hanîfe hazretlerinin görüşleri­ni bir araya getirmiştir. Muhtar kaleme alındığı günden itibaren ilim camiasında haklı bir şöhrete kavuşmuş, üzerine pek çok şerh yazılmıştır. Bu şerhlerden biri de bizzat metnin yazarı olan Mevsılî'nin ken­di şerhidir. Mevsılî, El-İhtiyâr adını verdiği bu şerhinde metinde yer verdiği görüşle­rin gerekçelerini yazmış, Ebû Hanîfe'nin öğrencileri olan Ebû Yûsuf, imam Muham­med ve Züfer'in görüşlerini de ilave ede­rek mezhep içi tartışmalara gayet özlü bir şekilde değinmiştir. El-İhtiyâr, tıpkı metni el-Muhtâr gibi islâm âleminde bü­yük bir şöhreti haiz olmuştur. Bu şöhrete binaen kitap pek çok ilim ehli tarafından tahkik edilmiş ve yayınlanmıştır.

El ihtiyâr, ülkemizde de ilim ehli tarafından benim­senmiş, Hanefî mezhebinde yazılmış diğer kitapların edi­nemediği bir kabule mazhar ol­muştur. Kitabın, orijinal dilinin Arapça olması ve üst düzey teknik bir dil kulla­nılarak kaleme alınmış olması, Arapçayı bilmeyen ya da bilse dahi fıkıh ilmiyle özel olarak iştigal etmediği için anlamakta zorlanan kesimlerin bu hazineden mah­rum olması sonucunu doğurmuştur. Bu itibarla, ilim ehlinden himmet sahibi bazı kimseler, bu eksikliği telafi etmek üzere gayret göstererek kitabı dilimize çevirmiş­tir. Ancak burada şunu ifade etmek gere­kir ki, özellikle de fıkıh ve usul-i fıkıha ait kavramları, diğer dillere aktarmanın zor­luğu bir yana, bu eserlerin, çoğu defa ancak fıkıhla iştigal eden kimselerin anlayıp kavrayabileceği bilgileri ihtiva etmesi se­bebiyle tercüme edilmesi bir takım sıkın­tıları da beraberinde getirmiştir. Nitekim bu zorluğu dikkate alarak bazı ilim adam­ları temel kaynak sayılan bu tür kitapların tercüme edilmesine pek sıcak bakmamış ve tercümelerin yol açacağı bir takım za­rarlardan söz etmiştir. Kanaatimizce söz konusu ilim ehlinin bütünüyle haksız ol­duğu da söylenemez. Bununla birlikte en azından bazı temel eserlerin tercüme edilmesi bir takım riskleri taşısa da faydası zararından daha fazladır. Elimizdeki ter­cüme de bu mülahazalarla ortaya çıkmıştır.

Bu çalışmada, el-İhtiyâr gibi Hanefî fıkhında kaleme alınmış en güzide eserlerinden birinin tercüme edildiği hiçbir şe­kilde hatırdan çıkartılmamış, imkân dâhilinde tercümenin ortaya çıkartacağı sıkıntıları aşma gayreti elden bırakılma­mıştır. Buna binaen, özellikle de yanlış anlaşılmaya müsait gerekli yerlerde ya da izaha ihtiyaç olduğu mülahaza edilen hükümlerde mutlaka dipnot şeklinde ila­ve bilgiler verilmiştir. Tercümede orijinal metne azami ölçüde bağlı kalınmakla bir­likte, mananın daha net ve anlaşılır ifade­lerle anlatılması daha çok önemsenmiştir. Genel olarak normal bir okuyucunun an­layacağı bir anlatım tarzı tercih edilmiştir. Tercüme, bu özelliğiyle doğrudan Türkçe çeviriye müracaat eden okuyucuya fayda sağlayacağı gibi, Arapça bilen ve orijinal metinle çeviriyi karşılaştırarak okuyacak olanlara da fayda sağlayacaktır. Anlatım üslubunda tercih edilen bu metodun ya­nında, çeviriyi eserin diğer çevirilerinden ayırt edecek aşağıdaki hususlara da yer verilmiştir:

1.Kitapta hükümlerin gerekçeleri olarak zikredilen hadis-i şeriflerin asli kaynaklardaki yeri gösterilmiştir. Teknik tabiriyle "tahrîç" denilen bu iş­lem yapılırken çalışmanın bir tercüme olduğu dikkate alı­narak abartıya gidilmemiş, imkân dâhilinde ümmetin  nezdinde büyük bir kabu­le mazhar olan en sahih kaynaklar zikredilmekle yetinilmiştir. El-İhtiyar'da geçen hadis-i şerifler genel itibarıyla diğer Hanefî kitaplarında da yer aldığı için hadislerin kaynakları hususunda daha geniş bilgiye sahip olmak isteyen okuyu­culara Cemâlüddîn ez-Zeylaî'nin muhte­şem eseri "Nasbur'rrâye"ye müracaat etmeleri tavsiye edilir.

2.El-İhtiyâr'ın yayımlanmış orijinal metinlerinde kimi zaman basımından kaynaklanan bir takım problemler gözlemlenmiştir. Örneğin; harf ya da kelime hatası, vaktiyle müstensihlerin dikkatsizliği sebebiyle kelime ve kelimelerin düşmüş olması ya da muhakkiklerden kaynaklanan kimi hatalar bunlardan bazıla­rıdır. Bu tür hataların tercümeye olumsuz etkisinden korunmak için kitabın yazma nüshaları da dâhil diğer nüshalarına ve Çîvîzâde'nin el-Muhtâr üzerine yazmış olduğu şerhe müracaat edilmiştir. Ayrıca söz konusu hatalardan kimisinin telafisi için Hanefî mezhebinde telif edilmiş di­ğer kaynak eserlere bakılmış ve olası ha­taların önüne geçilmeye çalışılmıştır.

3. Kitapta ismi geçen bazı âlimlerle bunların eserleri hakkında imkân dâhilinde izahlar yapıl­mıştır.

Tercümede riayet edi­len yukarıdaki hususları arz ettikten sonra burada oku­yucu için önemli olduğunu düşündüğümüz bir noktaya işaret etmenin faydalı olacağını mülahaza ediyoruz.

Bilindiği gibi fıkıh ilminin temel kay­nakları diğer İslâmî ilimlerde olduğu gibi Allah'ın kitabı Kur'an-ı Kerîm ve Hz. Peygamber'in SAV söz, fiil ve takrirlerini ih­tiva eden hadis-i şerifleridir. İcmâ, kıyas ve diğer şer'î deliller meşruiyetini bu iki kaynaktan alır. Tabiatı itibarıyla fıkıh, ken­di bünyesinde değişmez hükümleri barın­dırdığı gibi, zaman ve şartların değişmesi ile değişebilen hükümleri de barındır­maktadır. Nitekim fıkıh kitaplarının özel­likle de bey', icâre vb. muamelatla alakalı bölümlerinde yer alan bazı hükümler, örf gibi değişebilen esaslara dayandırılmıştır. Gerek örf ve âdete dayanan hükümler ge­rekse, zaruret, umumu'l-belvâ, siyaset-i şer'iyye veya maslahata dayandırılan hü­kümler hükmün mesnedi olan örfün de­ğişmesi ya da zaruret ve umumu'l-belvâ halinin sona ermesi ile değişebilmektedir. Ayrıca bazı meseleler var ki, bunlar doğru­dan dini nitelikli olmayıp o günün tıp veya diğer bilimlerine dayanılarak ortaya ko­nulmuştur. Dolayısıyla, eserde bu günün bilimsel verilerine aykırı düşen bu hususlarla karşılaşıldığında bun­lar yadırganmamalı ve bunlar sebebiyle dönemin âlimle­ri suçlanmamalıdır. Haliyle fıkıh kitaplarında yer alan hükümleri mesnetleri bakı­mından böyle bir ayrıma tabi tutmak, ancak bu ilimle ciddi bir şekilde uğraşan hatta ömrünü bu ilme adayan kimseler için müm­kün olabilmektedir. Ayrıca fıkıh ve usûl-i fıkıh gibi ilimler, sadece ilgili kitaplara mü­racaat ederek öğrenilebilecek ilimlerden olmayıp mutlaka bir üstadın ders halka­sında bulunmakla tahsil edilebilecek ilim­lerdendir. Bu nedenle herhangi bir fıkıh kitabının çevirisine bakarak ya da fıkıh tedrisatı yapılmamışsa, eserin Arapça ori­jinaline müracaat ederek fetva vermeye kalkışmak doğru olmaz. Nitekim günü­müzde örneklerine çokça rastladığımız gibi, İslâm tarihinde de şaz sayılabilecek görüşleri dillendiren ve asırlardır kabul edilmiş temel görüşlere muhalefet eden kişilere bakıldığında bunların bir üstat­tan değil de daha çok hocasız bir okuma yaparak ilim tahsil ettiklerini görebiliriz. Bu hususa işaret eden büyük fakih Ebû İshâk eş-Şâtibî (v. 790/1388), ilmine ve fetvasına güvenilebilecek âlimlerin özel­liklerini sayarken mutlaka bir hoca ted­risatında ilim elde etmenin gerekliliğine vurgu yapmış, bu metodu takip etmeyen­lerin daima şaz görüşlere sahip oldukla­rını dile getirerek bu tür âlimlere örnek olarak da İbnHazm ez-Zâhirîyi (v. 456/1064) vermiştir.1

Sonuç olarak elimizdeki kitabı yuka­rıda zikredilen hassasiyetlere riayet ede­rek okumanın gerekli olduğunu düşün­mekteyiz. Bu tür bir okumanın da gerek farz-ı ayn sayılan malumatları öğrenmek isteyenlere gerekse fıkıh ilmi tahsil et­mek isteyen okuyuculara fayda sağlaya­cağını ümit ediyoruz.  

Yazar: Abdullah Bin Muhammed El Mevsili
Tercüme Edenler: Ahmet Oğuz/ Diyanet Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı, Dr. Mustafa Bülent Dadaş / Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı, Tahir Tural/ Dyanet Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı
Yayın Yönetmeni: Dr. Mehmet Canbulat /Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı
Tashih: Dr. Mehmet Canbulat - Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi, Mahmut Yurdakul, Mehmet Zeki Dinçarslan, Yunus Can
Katagori: Fıkıh/İlmihal/Hanefi Fıkıh Kitabı
Boyut: 17x24 cm 
Sayfa Sayısı: 2816
Basım Yeri: İstanbul
Kapak Türü: Ciltli Sert Kapak
Kağıt Türü: Şamua Kağıt
Dili: Türkçe, Arapça
Dağıtım: Kitap Takipçileri
Temin Süresi: Aynı gün kargo
Bu ürüne ilk yorumu siz yapın!
Bu ürünün fiyat bilgisi, resim, ürün açıklamalarında ve diğer konularda yetersiz gördüğünüz noktaları öneri formunu kullanarak tarafımıza iletebilirsiniz.
Görüş ve önerileriniz için teşekkür ederiz.
Tavsiye Ürünler
El İhtiyar Li Talilil Muhtar, Arapça ve Türkçe Tercümesi, Hanefi Fıkıh Kitabı, İmam Abdullah Bin Mahmud El Mevsili, 5 Cilt 2816 Sayfa El İhtiyar Li Talilil Muhtar, Arapça ve Türkçe Tercümesi, Hanefi Fıkıh Kitabı, İmam Abdullah Bin Mahmud El Mevsili, 5 Cilt 2816 Sayfa, Arapça Türkçe El İhtiyar Li Talilil Muhtar Tercümesi Nuh Yayıncılık Hanefi Fıkhı, Arapça Türkçe, Abdullah Bin Mahmud El Mevsili 5 cilt sipariş ver, Nuh Yayınları, Fıkıh - İlmihal el ihtiyar tercümesi, 5 cilt ahmet oğuz, nuh yayınları
El İhtiyar Li Talilil Muhtar, Arapça ve Türkçe Tercümesi, Hanefi Fıkıh Kitabı, İmam Abdullah Bin Mahmud El Mevsili, 5 Cilt 2816 Sayfa

Tavsiye Et

*
*
*
IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.