Mutlu Evlilik Okulu, Bekarlar, Nişanlılar, Evliler İçin, Sema Maraşlı

Mutlu Evlilik Okulu, Bekarlar, Nişanlılar, Evliler İçin, Sema Maraşlı

Yayınevi
Barkod
mutlu evlilik okulu, motto
Vitrin Katagorisi
Aynı gün kargo
Mutlu Evlilik Okulu, Bekarlar, Nişanlılar ve Evliler İçin Mutlu Evlilik Okulu"Ders: Evlilik- Konu: Mutluluk
Neden Mutlu Olamıyoruz, Nerede Yanlış Yapıyoruz Diyenler...
"Bekârlar ve Evlenmeye Hazırlananlar!
Ve Evliler!
Muhabbetli bir hayat isteyenler...
Birbirimizi seviyoruz fakat sevginin tadını kaybettik diyenler, kavgalardan yorulduk diye şikayet edenler, eşimle mutlu olmak istiyorum fakat ne yapacağımı bilmiyorum diyenler...
İşte bu kitap tam size göre!
Sema Maraşlı'nın sade ve samimi anlatımıyla, çok işinize yarayacak bilgilerle birlikte, "evlilik okulu dersleri" aile hayatı üzerine size bambaşka bir pencere açacak.
Bir yakınınızla sohbet eder gibi, sizi çok iyi tanıyan biri yazmış gibi "Beni anlatmış, bizi anlatmış" diye okuyacaksınız.
Hatalarınızı görecek yer yer sarsılacak, bazen belki de kızacaksınız.
Bazı dersleri gülümseyerek okuyacaksınız. Derslerden sonra evliliğe bakış açınız değişecek. Eğer ister ve emek verirseniz hayatınız da değişecek...
Evlilik kitaplarıyla binlerce aileye yol gösteren Sema Maraşlı yeni kitabı ile sizlerle!
Öğrenmenin ve öğrenciliğin yaşı yok.
*******
Haydi şimdi ders zamanı!
İnternet üzerinden yaptığı evlilik okulu dersleriyle kendine çok kısa sürede geniş bir "öğrenci” kitlesi yaratan Sema Maraşlı, aldığı geri dönüşler sonucu ailede yaşanan problemlerin kötü niyetten değil, çiftlerin birbirlerine nasıl davranacaklarını bilemediklerinden kaynaklandığını tespit etmiştir. Bu tespitinin sonucunda kendine has üslubuyla ve her zamanki sohbet eder gibi hissettiğiniz diliyle bekârlara, nişanlılara ve evlilere âdeta bir "mutlu aile iksiri” sunan Maraşlı, sekizinci kitabıyla yine gönülleri fethetmeye hazır! 
"Mutlu Evlilik Okulu” kitabından erkeklerin hanımlarla ilgili bilmesi gereken konulardan bir bölüm.
Kadınlar Duymak İster
Kadınlar için beğenilmek ve sevilmek çok değerlidir. Bu yüzden kadınlar eşlerinden beğenildiği ve sevildiği yönünde güzel sözler duymayı beklerler. Erkekler hanımlarına iltifat etmeyi, güzel söz söylemeyi ihmal etmemeliler. Güzel söz kadın kalbinin yakıtıdır.
Tabii güzel söz söylerken, ses tonu çok önemlidir. Havadan sudan bahseder gibi sıradan bir ses tonu ile yapılacak iltifat pek de anlamlı değildir.
Mesela; erkeğin her akşam rutin olarak sıradan bir ses tonu ile "Yemek güzel olmuş, eline sağlık” demesi ile "Bugün yemeği çok beğendim, pilav tane tane nefis olmuş ya da yemeğin eti tam kıvamında pişmiş, ellerine sağlık” gibi biraz düşünüp onu mutlu edecek bir iltifat etmesi kadın için daha anlamlıdır.

Kadınlar en çok hangi iltifatlardan mutlu olurlar, erkeklerin bilmesi gerekir.

Fiziği ile ilgili: Saçı, gülüşü, tatlı bakışı, tipi, teninin yumuşaklığı, kıyafetinin yakışması…

Emek verdiği şeylerle ilgili : Yemeğin tadı, satın aldığı elbise, erkeğin ailesi ile iyi geçinmesi, çocuklarına iyi anne olması, becerikli bir ev hanımı olması…

Değer verdiği şeylerle ilgili: Ailesi, mesleği, okuma aşkı…

Ve kadınlar bu konularla ilgili eleştirileri de kaldıramazlar. Hele fiziği, yaşı, kilosu ile ilgili olumsuz şeyler söylemeyin, hiç unutmazlar. Eğer eşinizi fiziği ile ilgili eleştirirseniz onu kendinizden ve özellikle yatak hayatından soğutursunuz. Günümüzde medya sebebi ile erkeklerin kadın algısı değişti. Herkes karısı manken gibi olsun istiyor. Böyle bir şey mümkün değil.

Hele doğum yapmış bir kadının fiziğinin mükemmel olmasını beklemek fazla hayalcilik olur. Bazı kadınların vücudu hamilelikten daha az etkilenirken bazıları daha çok etkilenir. Her ne olursa olsun kimse de doğum yapıp vücudu yeniden eskisi gibi olsun diye dünya para harcayan artistlerle kendi karısını kıyaslamasın.

Tamam erkekler için görsellik önemlidir fakat bu ilk görüşmelerde daha etkilidir. Çünkü göz güzelliğe bir süre sonra alışır ve güzellikte erkeğin gözünde sıradanlaşır. Erkeğin evlilik kararını güzelliğe bakarak vermemesi lazım. Çünkü kadının fiziğinin güzel olması mutlu olmayı getirmediği gibi, kadının iyi bir cinsel enerji taşıdığını da göstermez. Çok güzel olduğu halde kocaları tarafından cinsel soğukluktan dolayı terk edilen kadın sayısı az değil. Bu yüzden fiziğe takılmamak gerek. Kadının vücut kusurları varsa bunları söyleyip onun moralini bozmaktansa, ondaki güzellikleri bulup erkek bunları takdir ederse kadının enerjisi yükselir ve daha da güzelleşir.

Kıymet bilin, takdir edin: Maalesef ki maddi getirisi olmayan işlerin genellikle kıymeti bilinmez. Hele ki günümüzde insanların değer ölçüsü paraya tahvil edilmiş. Kadınların ev temizliği, yemek, bulaşık, çamaşır, ütü, çocuk bakımı gibi işleri genellikle kıymeti takdir edilmeyen işlerdendir. Kolay gibi görünür fakat pek de kolay değildir. Evlerde her ne kadar elektronik aletler olsa da işler oldukça yorucudur. Ev işleri yapmayınca dağ gibi yığılır, yapınca göze görünmez. Rutin olarak sürekli sürekli yapmak bazen bıkkınlık verir. Bir de takdir yoksa ev işlerini yapmak eziyete dönüşebilir.

Kadının ruh hali aileyi çok etkiler. Hatta evin içindeki eşyalara dahi onun ruh hali siner. Kadın yaptığı işleri keyifle yapıyorsa, olumlu enerjisi eve, yaptığı yiyeceklere geçer. "Gönülsüz yaptığı aş da ya karın ağrıtır ya baş.” Onun gönülsüz yaptığı işlerin hayrını göremezsiniz. Karınızın yaptığı işleri küçümsemeyin, "Bütün gün evde ne yapıyorsun!” gibi aşağılayıcı cümleler asla kullanmayın, gerçekten çok kolay işler değil. Yaptığı işlere teşekkür edin, takdir edin. O zaman keyifle yapar ve yapma isteği artar. İhtiyacı olduğunda ev işlerinde yardım edin.

Bir şey istediğinizde yaptığı iş sizin istediğiniz gibi olmasa da hemen eleştirmeyin tam aksi yapma isteğini ve attığı adımı takdir edin. Eleştirirseniz sizin için bir şeyler yapma arzusunu öldürürsünüz. Mesela; istediğiniz bir yemeği yaptı fakat tadını tutturamadı. "Boşuna uğraşmışsını, hiç olmamış” gibi hevesini kıracak, ağır sözler söylemeyin. "Teşekkür ederim canım, benim için yorulmuş gayret etmişsin, eline sağlık. Bir sonrakinde eminim daha güzel olacak.” deyin. O zaten emek vermiş, iyi olmamış, diye üzülüyordur, bir de siz üzmeyin.

Ya da sizin için gitti saçını boyattı fakat sizin sevdiğiniz rengi tutturamamış. Hemen olmamış demeyin, iltifat edin, yapma arzusunu takdir edin. Bir sonraki boya zamanı "Bu renk de yakışmıştı fakat bunun bir ton koyusunu yaptırsan daha güzel olabilir.” gibi moralini bozmayacak sözler söyleyin. Yoksa "nasıl olsa kıymet bilmiyor” deyip sizin için bir şeyler yapma isteği duymaz. Takdir görmek, kıymetinin bilindiğini fark etmek kadını motive eder. Yaşama ve yapma arzusunu artırır, ona sevildiğini ve değerli olduğunu hissettirir.  Eşinizi takdir edip bir kaçta tatlı  söz söylerseniz sevildiğini hisseder. Sevilen kadının mutluluğu sizi de aileyi de mutlu eder.
Kanuni Sultan Süleyman, Hürrem Sultana neler yazmış. Tatlı sözler bilmeyen beyler ezberlesinler. Bilmiyorum demek mazeret değil bu devirde.
"Sen benim misk ve amber kokum, sevdiğim, parlak ayım, dostum, en yakınım, her şeyim, güzeller sultanımsın.
Ey gülen gülüm! Hayatımsın, mahsulümsün, ömrümsün. Kevser Şarabım, cennetim, baharım, mutluluğum, aydınlık günüm, gülümsün.
Çınarımsın, gezdiğim dolaştığım yer, gül bahçem ve bostanımsın. Arzum, şahlara yaraşır incim, sabahım, akşamım ve sohbetimsin.
Mutluluğum, eğlencem, meclisim, çıram, güneşim ve mumumsun. Turunç, nar ve portakalım, yatak odamın ışığısın.
Akıl sahibim, efendim, gizli ve açık olanım, nasihatimsin.
İki cihan ülkesine canımsın.
Şekerim, hazinem, alem içinde sıkıntı vermeyen tek şeyim, Aziz ve Yusuf’um, her şeyim, gönül Mısır’ında (ülkesinde) sultanımsın.
Saçın benim her şeyim, kaşın yayım, gözün fitne doludur. Ölürsem kanım boynuna olsun, yetiş.”
***
Evlilik okulunun ilk derslerinde affetmenin önemi üzerine yazmıştım. Sevgiyi koruyan şey bağışlamaktır. Hataları bağışlamadığımızda öncelikle kendimize zarar veririz, sonrasında sevdiklerimize zarar veririz.
Affetmediğimiz de bilinçli ya da bilinçsiz öç almaya çalışırız. Açık ya da sinsi cezalar uygular, çeşit çeşit cezalandırma metotları buluruz.
Kırıldıkça ufak ufak cezalarla başlarız. Biz kadınlar cezalandırmakta daha ustayızdır. Kadın beyni detaycı olduğu için plan yapmakta zorlanmaz. Kadın ince ince öç alır kocasından. Erkeğin en önemsediği konularda onu sinir edecek şeyler yapar. Cezalandırdığını fark ettirmeden cezalandırır.
Kocasının defalarca söylediği şeyleri inadına inadına yapar. Aslında ne yapması gerektiğini gayet iyi bilir fakat kocasına duyduğu kızgınlık onu mutlu edecek şeyleri yapmasına engel olur. Ufak ufak başlayan cezalar zamanla artar sevgiyi zedeler, tüketir. Gizli gizli, sinsi sinsi…
Mesela gece eve geç gelen kocaya sabah kalkıp kahvaltı hazırlanmaz, uyuyormuş numarasına yatılır, kocanın ütüleri yapılmaz. Erkek elektrik faturası fazla diye söylenir, kadın doğalgazı çok kullanır. Erkek yemeği az tuzlu sever, kadın tuzu biraz fazlaca atar. Erkek karısının kıyafetlerinde hoşlanmadığı şeyleri söyler, kadın onunla bir yere giderken kocasının en hoşlanmadıklarını giyer…
Erkek karısının evde bakımlı olmasını onun için süslenmesini ister, bunu defalarca söyler kadın kocasını her gün en paspal hali ile karşılar. Kadın kocasını telefonla arar erkek telefonu geç açarsa kadın da kocası aradığı zaman özellikle görmemiş duymamış gibi yapıp geç açar. Geç açmak nasıl oluyor görsün de bir daha yapmasın diye düşünür. Oysa kadının bu inat ya da kocayı umursamaz halleri kocaya hiçbir şekilde ders olmaz. Sadece erkek kendini karısının yanında değersiz olarak görmeye başlar.
Erkekler ince ince cezalandırma konusunda pek usta değillerdir. Onların cezaları daha nettir. Erkeklerin cezaları eşine duyduğu kızgınlığa göre değişir…Bağırıp çağırmak, surat asmak, ilgiyi kesmek, aralarına buzdan bir duvarı örmek ya da aldatmaktır.
Cezalandırdıkça da karı-koca arasındaki ilişki daha kötü bir hale gelir. Çoğu zaman yaptığımızı ceza olarak da adlandırmayız. "O bana öyle yaparsa ben de ona böyle yaparım.” şeklinde bir savunmamız vardır. Birbirini cezalandırırken sonunun nereye varacağını düşünülmez. Netice olarak karı koca birbirlerinden iyice uzaklaşır. Eşi cezalandırmak sevgiyi öldüreceği için aslında kendini cezalandırmaktır.
Sonra bağ olarak en yakınımızdakiler ruhen en uzağımızda olurlar. Sarılmak istesek sarılamayız, samimi olmak istesek olamayız. Cezaları yedikçe kırılır içimizde bir şeyler, ve cezalandırdıkça da kaybederiz sevdiklerimizi. Bu yüzden affedeci olmak çok değerli bir vasıftır.
Biz mükemmel olmadığımız gibi sevdiğimizde mükemmel değildir. Hatası olduğunda hataya odaklanıp onu cezalandırmak yerine, onun iyi huylarını hatırlayıp onların hatırına yanlışlarını görmezden gelmek gerek. Görüyorsa bile ceza kesmesek gerek. Yüzde yüz iyi yoktur; yüzde yetmişte iyiyi bulduysak, yüzde yetmişin hatırına yüzde otuz hatayı hoşgörü ile karşılamak gerekmez mi?
Bu cezalar ya evliliği bitirir ya da karı kocayı sevgisiz, muhabbetsiz bir hayata mahkum eder.
Bir gün eş gider. Ya ölür ya aldatır, ya başkasına aşık olur ya da boşanmak ister. İşte o zaman cezalandıran tarafın aklı başına gelir.
Ölüm halinde vicdan azabından başka yapacak bir şey yoktur. Gidenin arkasından bol bol dua ve hayır hasenat belki vicdan azabını biraz hafifletir.
Kadın için aldatılma halinde evliliğini kurtarmak; ancak diğer kadının, erkek için ne kadar değerli olduğu ile bağlantılıdır. Erkek diğer kadını sevmemişse kadının evliliğini kurtarmak istemesi halinde bir şansı vardır. O zaman kadın için eşini sinir etmek için yaptığı davranışları bir yana bırakıp ona değer verdiğini gösterme zamanıdır.
Fakat erkek aşık olmuşsa, yüreği başka bir kadın için çarpmaya başlamışsa artık yapacak bir şey kalmamış demektir. Kadın artık ne yaparsa yapsın yüreği gitmiş adamı geri çeviremez, gideni durduramaz. Bazı kadınlar bu durumda hatasını fark eder, yapacak bir şey olmadığını anlar ve sessizce çekilir.
Fakat bazı kadınlar da ümitsizce çırpınır, direnir. Kadın birden bire kocasına aşık olduğunu zanneder. Birden bire onun için her şeyi yapabileceğini fark eder. Her şeyi birden bire toparlamaya çalışır ve genellikle eline yüzüne bulaştırır. Aşırı iyi olmaya çalışır, aşırı tepkiler gösterir, aşırı süslenir…gibi.
Bir kuaför anlatmıştı. Kocasının hayatında başka bir kadın olduğunu duyan kadınlar, kuaföre gelip her şeyin en uç olanından yaptırmak istiyorlarmış. O güne kadar doğru düzgün kendine bakmayan kadın birden bire büyük bir değişim yaşayınca o değişim üzerinde sakil durur. Kocanın da hoşuna gitmez.
Erkek için de aynı durum geçerlidir. Erkekler karısı aldatınca genellikle ayrılmayı tercih ediyorlar.
Kadının aldatma ya da aldatılma olmadan ayrılmak istemesi ise genellikle kocasının ona karşı soğuk hallerinden, surat asarak, ilgi ve sevgisini keserek cezalandırmaya çalışmasından kaynaklanıyor. Cezadan bıkan kadın ayrılmaya kalktığında erkek de eşini ikna etmek için çabalıyor fakat bu çabalar çoğu zaman ayrılmayı kafasına koyan kadını geri çevirmiyor. Yapılan araştırmalarda boşanma taleplerinin çoğu kadınlardan geliyor. Kadınlar sevgisiz bir hayatı diğer şartlar yerinde de olsa devam ettirmek istemiyorlar.
Ayrılık durumunda genellikle eşler önce evliliği kurtarmak için bir şeyler yaparlar, kurtaramayacağını anlayan da evliliğinde yaptığı gibi ayrılık safhasında da eşi cezalandırmaya devam ederler. Saldırganlaşırlar, tehdit ve şantajla karısını ya da kocasını ayrılmamaya ikna etmeye çalışırlar. Ayrılırlarsa arkasından hakaret, küfür, iftira ile eşe zarar vermeye çalışırken en çok kendilerine zarar verir, kendilerini küçük düşürürler.
Hele ki gönlü başkasına gitmiş bir eşin bedeninin onun yanında kalması kimseyi mutlu etmez. Eşinin başkasını sevdiğini bilen içten içe kendini yer, bitirir. Bu durumda onu zorla tutmaya çalışmak kişinin kendine yapacağı en büyük kötülüktür.
Velhasıl evlilik hayatı içinde karı-koca iyilikleri görüp kıymet bilmeli, hataları hoşgörü ile karşılamalı, eşi cezalandırarak sevgiyi tüketmemelidir. Yoksa eşi kaybedecek zaman durumu toparlamak oldukça zor, bazen imkansızdır. Bu durumda eşi onu gerçekten sevdiğine inandırmak ise en zorudur. Kişi eşi kaybedeceği zaman gerçekten sevdiğini mi anlamıştır yoksa hırs yapıp sadece kaybetmemek için mi çabalıyordur, eş bundan bir türlü emin olamaz.SİTE: 
Aslında duruma bir de şöyle bakmak lazımdır. Kıymet bilmeyen eşler belki de Allah (c.c) ın "Verdiklerimin kıymetini bilir, şükrederseniz nimeti artırırım, nankörlük eder şikayet ederseniz elinizden alırım.” sözünün muhatabı olmuşlardır. O zaman yapacak tek şey yaşananlardan ders almaktır. Aynı şeyleri yeniden yeniden yaşamamak ve aynı imtihanla yeniden sınanmamak için. Kaybetmeden önce kıymet bilmek her açıdan en akıllıca olan.

Yazar: Sema Maraşlı
Kapak Tasarım: Özkan Artaş
Katagori: Evlilik - Aile - Mutluluk - Aşk
Sayfa Sayısı: 352
Boyut: 14 x 21 cm 
Basım Yeri: İstanbul
Kapak Türü: Karton Kapak
Kağıt Türü: Kitap Kağıdı
Dili: Türkçe 
Dağıtım: Kitap Takipçileri
Temin Süresi: Aynı gün kargo


Bu ürüne ilk yorumu siz yapın!
Bu ürünün fiyat bilgisi, resim, ürün açıklamalarında ve diğer konularda yetersiz gördüğünüz noktaları öneri formunu kullanarak tarafımıza iletebilirsiniz.
Görüş ve önerileriniz için teşekkür ederiz.
Tavsiye Ürünler
Mutlu Evlilik Okulu, Bekarlar, Nişanlılar, Evliler İçin, Sema Maraşlı Mutlu Evlilik Okulu, Bekarlar, Nişanlılar, Evliler İçin, Sema Maraşlı, Mutlu Evlilik Okulu Kitabı Bekarlar, Nişanlılar ve Evliler İçin Mutlu Evlilik Okulu 'Ders: Evlilik- Konu: Mutluluk motto kitap hayat yayınları konya satış sipariş, Motto Yayınları, Evlilik Aile Pedagoji mutlu evlilik okulu, motto
Mutlu Evlilik Okulu, Bekarlar, Nişanlılar, Evliler İçin, Sema Maraşlı

Tavsiye Et

*
*
*
IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.