Mesnevi Tercümesi, Konularına Göre Açıklamalı, Mevlana Celaleddin Rumi, Şefik Can, 6 Cilt Takım

Mesnevi Tercümesi, Konularına Göre Açıklamalı, Mevlana Celaleddin Rumi, Şefik Can, 6 Cilt Takım

Kategori
Barkod
şefik can mesnevi kitabı, ötüken
Vitrin Katagorisi
1.890,00 ₺
Aynı gün kargo
Konularına Göre Açıklamalı Mesnevi Tercümesi Mevlana Celaleddin Rumi, Şefik Can 
15x22 cm Ebat, Şamua Kağıt, , Sert Kapak Ciltli, 6 Cilt Takım 2070 Sayfa, Kutulu
Yazar: Mevlana Celaleddin rumi
Tercüme: Şefik Can
Katagori: Tasavvuf, Sohbetler, İbretler, Sözler
Cilt Sayısı: 6
Cilt Kalitesi: Sert Kapak Ciltli Kutulu
Sayfa Kalitesi: Şamua Kağıt
Boyut : 15-22
Sayfa Sayısı : 2070
Basım Yeri : İstanbul
Basım Tarihi : 2016
Dili : Türkçe
Yayınevi: Ötüken Neşriyat
Dağıtım: Kitap Takipçileri
Temin Süresi: Aynı gün Kargo
"Mesnevî, hakîkate ulaşmak ve Allah’ın sırlarına âgâh olmak isteyenler için bir yoldur. Mesnevî, temizlenmiş kişiler için gönüllere şifâdır. Hüzünleri giderir. Kur’ân’ı açıkça anlamaya yardım eder. Huyları güzelleştirir.” diye buyrulmaktadır. Mevlâna, eserini etkili kılmak, fikirlerini, duygularını daha güzel açıklamak için bazı garip, müstesnâ hikâyeleri örnek olarak vermekte, irfân sahibi kişileri âdetâ büyüleyen güzel beyitlerini, bu hikâyeler arasına sıkıştırmaktadır. Birbiri içine giren bu nâdir hikâyeler arasında gizlenmiş bulunan Mesnevî cevherlerini, bu ilâhî hikmetleri bulup çıkarmak için çok dikkatle uğraşmak, emek sarf etmek ve çok sabırlı olmak gerekmektedir.”
Bu emeği hakkıyla sarf edenlerin başında doksan altı yıllık ömrünü Mesnevî’ye adayan, son icazetli mesnevîhan, rahmetli Şefik Can gelir. Bu eser onun Mesnevî hakkındaki çalışmalarının hasılasıdır. Mesnevî’yi dil ve mânâ tartışmalarından kurtarır. Mânâ denizinin derinlerine dalar, inciler derler; aşk bahçesinin en güzel çiçekleri arasında dolaşır, güller derer. Ondan erbabının anlayabileceği bir Hazret-i Mevlana kokusu, Mevlevilik şuası yayılır.
Mesnevî’nin orijinali altı cilttir. Bu altı cilt yayınevimiz tarafından hiçbir eksiltme yapılmadan üç ciltte toplanmıştır. "Konularına Göre Açıklamalı Mesnevî Tercümesi”, yazı karakteri ve kâğıt seçimi, sayfa düzenlemesi ve kapak tasarımı gibi hiçbir ayrıntı ihmal edilmeden Mesnevî’ye yakışan bir zarafet ve titizlikle hazırlanmıştır. Baskı kalitesi ve tasarım özellikleri bakımından benzerlerinin çok üzerindedir.
Eserin asıl üstün yanı muhtevasıdır. Şefik Can, Mevlâna ve Mesnevîsi hakkında farklı dillerde yazılan kayda değer tüm kitapları okuduktan, Mesnevî tercümelerini yıllar süren bir dikkatle taradıktan sonra bu eseri kaleme almıştır. Beyitler, anlam kaybı oluşmamasına özen gösterilerek, en doğru şekilde ve güzel bir Türkçeyle ifade edilir. Eserde geçen kıssaların kaynakları belirtilir, ima edilen ve açıklanan konuların Kur’an-ı Kerim’deki ve diğer büyük kitaplardaki yeri gösterilir. Dipnotlarında yapılan açıklamalar sebebiyle aynı zamanda bir şerhtir. Bilgi hazinelerinin kapılarını aralayarak girilen odalar, o bilgileri olguya dönüştürmüş bir sarrafın ince işlemeleriyle donanmıştır.
 
Yayınlanmasından itibaren tasavvuf kitaplarının baş sırasına yerleşmiş, ilgili ve bilgili herkesin övgüsünü kazanmış, kısa zamanda geniş bir atıf çerçevesi oluşturarak Mesnevî’ye yönelen teveccühün bânisi olmuştur. Mesnevî’nin yeniden gündeme gelmesi ve sevilmeye başlaması biraz da yazar ve eseri sayesindedir.
”Bu kitap, gönül ehli olanlara, Allah yolunda yürüyenlere, manevi ve rûhanî hayatı yaşayanlara, susup herşeye dikkat eden nûr ehline, bedende yaşadıkları halde, rûhen namevcud olanlara, yırtık pırtık elbiseler içinde padişahların ta kendisi olanlara, fazilet ve hidayet nûrları ile dolu olanlara ve halk arasında adsız, sansız dolaşan gerçek asilzadeler için Allah'ın bir lütfudur. Bu kitap dünya nimetlerini terk edip, Allah`ı bilmeye, onunla yaşamaya, onunla manen birlik olmaya çalışan, nefsanî arzularını öldürerek, manevî murakabe hayatına kendini veren kişilere hitap eder. `Ne yazık ki Mesnevî Whilfield`in dediği gibi herkese hitap etmemektedir. Gönül ehli aramaktadır. Zaten Hz. Mevlâna da Mesnevî`nin önsözünde: `Temiz insanlardan, gerçeği sevenlerden başkalarının Mesnevî`ye dokunmalarına müsaade yoktur.` diye buyurduğu gibi, Mevlâna Mesnevî`nin başına kendi mübarek eliyle yazdığı on sekiz beyit içinde neyin ağzından şunları söylemektedir:
”Ney dinleyen her insan, benim neler dediğimi anlayamaz, benim feryadımı duyamaz, ayrılık acısı çekmiş, gönlü yaralanmış, içli bir insan isterim ki, dertlerimi, acılarımı ona anlatayım.”
Mesnevi İçin Ne Dediler?
"O mana cihanının eşsiz padişahının zatının değerini ispatlamak için Mesnevi kafidir. O büyük varlığın vasfı ve üstünlüğü hakkında ben ne söyleyeyim? O peygamber değildir, fakat kitabı vardır." - Abdurrahman Cami -
"Ben rüyamda Resülü Ekrem´i gördüm. Elinde Mesnevi tutarak buyuruyordu ki: "Bir çok manevi kitaplar tasnif edildi. Fakat bunların içinde Mesnevi gibi hiç bir kitap yazılmadı. - İbn Kemal - "Mevlana, bütün asırların yetiştirdiği mutasavvıf şairlerin en büyüğüdür."
- Prof. Dr. R. A. Nicholson
Mevlana Celaleddin Rumi Hakkında Bilgi:
Mevlâna 30 Eylül 1207 yılında bugün Afganistan sınırları içerisinde yer alan Horasan yöresinde, Belh şehrinde doğmuştur. Mevlâna'nın babası Belh şehrinin ileri gelenlerinden olup sağlığında "Bilginlerin Sultanı" ünvanını almış olan Hüseyin Hatibî oğlu Bahaeddin Veled'dir. Annesi ise Belh Emiri Rükneddin'in kızı Mümine Hatun'dur. Sultânü'l-Ulemâ Bahaeddin Veled, bazı siyasi olaylar ve yaklaşmakta olan Moğol istilası nedeniyle Belh'ten ayrılmak zorunda kalmıştır. Sultânü'l-Ulemâ 1212 veya 1213 yıllarında aile fertleri ve yakın dostları ile birlikte Belh'ten ayrıldı. Sultânü'l-Ulemâ'nın ilk durağı Nişâbur olmuştur. Nişâbur şehrinde tanınmış Mutasavvıf Ferîdüddin Attar ile de karşılaşmıştır. Mevlâna burada küçük yaşına rağmen Ferîdüddin Attar'ın ilgisini çekmiş ve takdirlerini kazanmıştır. Sultânü'l-Ulemâ Nişâbur'dan Bağdat'a ve daha sonra Kûfe yolu ile Kâbe'ye hareket etti. Hac farizasını yerine getirdikten sonra dönüşte Şam'a uğradı. Şam'dan sonra Malatya, Erzincan, Sivas, Kayseri, Niğde yolu ile Lârende'ye (Karaman) geldi. Karaman'da Subaşı Emir Musa'nın yaptırdıkları medreseye yerleşti. 1222 yılında Karaman'a gelen Sultânü'l-Ulemâ ve ailesi burada 7 yıl kaldı. Mevlâna 1225 yılında Şerefeddin Lala'nın kızı Gevher Hatun ile Karaman'da evlendi. Bu evlilikten Mevlâna'nın Sultan Veled ve Alâeddin Çelebi adında iki oğlu oldu. Yıllar sonra Gevher Hatun' u kaybeden Mevlâna bir çocuklu dul olan Kerra Hatun ile ikinci evliliğini yaptı. Mevlâna'nın bu evlilikten de Muzaffereddin ve Emir Alim Çelebi adlı iki oğlu ve Melike Hatun adlı bir kızı dünyaya geldi. Bu yıllarda Anadolu'nun büyük bir kısmı Selçuklu Devletinin egemenliği altında idi. Konya ise bu devletin başşehri idi. Konya sanat eserleri ile donatılmış, ilim adamları ve sanatkarlarla dolup taşmıştı. Kısaca Selçuklu Devleti en parlak devrini yaşıyordu ve devletin hükümdarı Alâeddin Keykubad idi. Alâeddin Keykubad, Sultânü'l-Ulemâ Bahaeddin Veled'i Karaman'dan Konya'ya davet etti ve Konya'ya yerleşmesini istedi. Bahaeddin Veled, sultanın davetini kabul etti ve Konya'ya 3 Mayıs 1228 yılında ailesi ve dostları ile geldi. Sultan Alâeddin onu muhteşem bir törenle karşıladı ve ona ikametgâh olarak Altunapa (İplikçi) Medresesi'ni tahsis etti. Sultânü'l-Ulemâ, 12 Ocak 1231 yılında Konya'da vefat etti. Mezar yeri olarak Selçuklu Sarayı'nın Gül Bahçesi seçildi. Günümüzde müze olarak kullanılan Mevlâna Dergâhı'na bugünkü yerine defnedildi. Sultânü'l-Ulemâ ölünce talebeleri ve müridleri bu defa Mevlâna'nın çevresinde toplandılar. Mevlâna'yı babasının tek varisi olarak gördüler. Gerçekten de Mevlâna büyük bir ilim ve din bilgini olmuş, İplikçi Medresesi'nde vaazlar veriyordu. Medrese kendisini dinlemeye gelenlerle dolup taşıyordu. Mevlâna 15 Kasım 1244 yılında Şems-i Tebrizî ile karşılaştı. Mevlâna Şems'te "mutlak kemâlin varlığını" cemalinde de "Tanrı nurlarını" görmüştü. Ancak beraberlikleri uzun sürmedi. Şems aniden öldü. Mevlâna Şems'in ölümünden sonra uzun yıllar inzivaya çekildi. Daha sonraki yıllarda Selâhaddin Zerkubi ve Hüsameddin Çelebi, Şems-i Tebrizî'nin yerini doldurmaya çalıştılar. Yaşamını "Hamdım, piştim, yandım" sözleri ile özetleyen Mevlâna 17 Aralık 1273 pazar günü Hakk'ın rahmetine kavuştu. Mevlâna'nın cenaze namazını vasiyeti üzerine Sadrettin Konevi kıldıracaktı. Ancak Sadreddin Konevi çok sevdiği Mevlâna'yı kaybetmeye dayanamayıp cenazede bayıldı. Bunun üzerine Mevlâna'nın cenaze namazını Kadı Siraceddin kıldırdı. Mevlâna ölüm gününü yeniden doğuş günü olarak kabul ediyordu. O öldüğü zaman sevdiğine, yani Allah'ına kavuşacaktı. Onun için Mevlâna ölüm gününe düğün günü veya gelin gecesi manasına gelen "Şeb-i Arûs" diyordu ve dostlarına ölümünün ardından ah-ah, vah-vah edip ağlamayın diyerek vasiyet ediyordu. 
Şefik Can'ın Biyografisi:
 Ömrünü Mevlâna’ya ve eserlerine vakfetmiş, hâl mertebesinde eserler neşretmiş bir mütercim ve araştırmacıdır.
1910 senesinde Erzurum'un Tebricik Köyü'nde doğar. İlkokulu Yıldızeli'nde okur. Daha çocuk yaşta iken babasından Arapça ve Farsça öğrenir. Kuleli Askerî Lisesi'ni 1929'da, Harp Okulu'nu 1931’de bitirir. Millî Savunma Bakanlığı'nın müsaadesi ile İstanbul Üniversitesi'nin imtihanlarını vererek öğretmenlik ehliyeti alır. 1935 senesinde Kuleli Askerî Lisesi'nde Tâhirü'l-Mevlevî (Tahir Olgun) merhumun maiyetinde stajını tamamlayarak öğretmenliğe başlar. Tahirü’l-Mevlevî’nin onun yetişmesinde büyük tesirleri olur; klasik Mesnevî kültürünü ve "Mesnevîhan icazetini”ni ondan alır. 1965'de emekli oluncaya kadar, çeşitli askerî okullarda, sivil kolej ve liselerde Türkçe ve Edebiyat öğretmenliği yapar. Dönemin Yeni Adam, Türk Sanatı, Bilgi Yurdu gibi dergilerine hikâye ve makaleler yazar; 1934 yılında Yeni Adam dergisinin açmış olduğu hikâye yarışmasına "Deli İsa” adlı hikâye ile katılarak ödül kazanır. Kişisel gayretleri ile İngilizce, Fransızca ve Rusça öğrenir.
Yalnızca İslam felsefesini değil, kadim Yunan Felsefesini de en ince hususları mukayese konusu yapacak kadar bilmektedir. Eski Yunan Mitolojisi ve Eflatun hakkında iki eseri vardır. Tahirü’l-Mevlevî’nin ömrü vefa etmediği için tamamlayamadığı Mesnevî’nin 5. ve 6. ciltlerinin şerhlerini tamamlar. Emekliliğinden vefatına kadar Mevlâna ve eserleri hakkında derinlemesine incelemeler ve neşirler yapar. Bu konuda çoğu yayınevimizden olmak üzere birçok eserler yayınlar.
"Son bir nefesim kalsa, onu Hz. Mevlâna yolunda harcamak isterim. Dilimin döndüğü, gücümün yettiği müddetçe hep Hz. Mevlâna’ma hizmet etmek isterim. Eğer bu yolda insanlara faydalı olacaksam bana hayırlı bir ömür lütfet, faydalı olmayacaksam da beni bu dünyada fazla bekletme Ya Rabbi…”diyen Şefik Can, yarım kalmış birkaç çalışması da olduğu halde 23 Ocak 2005 gecesini 24 Ocak’a bağlayan saatlerde Hakk’a yürür. Vefatı Kurban Bayramı’na rastlamıştır. 26 Ocak günü dostları tarafından İstanbul’dan Konya’ya götürülerek Selimiye Camii’nde kılınan öğlen namazının ardından daha önce bizzat kendisi tarafından hazırlattırılan mezarına defnedilir.
 
Şefik Can’ın eserleri ve Mevlâna tercümeleri konu hakkında edebiyat tarihimiz boyunca yazılmış en vâkıfâne, berrak ve güzel eserlerdir. Yazılmalarından itibaren yaygın bir atıf çerçevesi oluşturarak Mevleviliğin ve Mesnevî’nin anlaşılmasına hizmet etmiştir. Can, Türkiye Yazarlar Birliği Üstün Hizmet Ödülü sahibidir.
 
 
Bu ürüne ilk yorumu siz yapın!
Bu ürünün fiyat bilgisi, resim, ürün açıklamalarında ve diğer konularda yetersiz gördüğünüz noktaları öneri formunu kullanarak tarafımıza iletebilirsiniz.
Görüş ve önerileriniz için teşekkür ederiz.
Tavsiye Ürünler
Mesnevi Tercümesi, Konularına Göre Açıklamalı, Mevlana Celaleddin Rumi, Şefik Can, 6 Cilt Takım Mesnevi Tercümesi, Konularına Göre Açıklamalı, Mevlana Celaleddin Rumi, Şefik Can, 6 Cilt Takım, Konularına Göre Açıklamalı Mesnevi Tercümesi Şerhi Mevlana Celaleddin Rumi Şefik Can Ötüken Neşriyat Yayınları 6 cilt ucuz fiyata ödemeli satın al sipariş ver, Ötüken Yayınları, Tasavvuf şefik can mesnevi kitabı, ötüken
Mesnevi Tercümesi, Konularına Göre Açıklamalı, Mevlana Celaleddin Rumi, Şefik Can, 6 Cilt Takım

Tavsiye Et

*
*
*
IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.