Allah Resulünü Görenler Ömer Döngeloğlu

Allah Resulünü Görenler Ömer Döngeloğlu

Yayınevi
Barkod
9786050804393
Aynı gün kargo
Allah Resulü'nü (s. a.v) Görenler
Ömer Döngeloğlu

Yazar: Ömer Döngeloğlu
Katagori: İslam Tarihi - Siyer
Sayfa Sayısı: 192
Boyut: 14 x 21 cm 
Basım Yeri: İstanbul
Basım Tarihi:  2012
Kapak Türü: Karton Kapak
Kağıt Türü: İthal Kağıt
Dili: Türkçe 
Dağıtım: Kitap Takipçileri
Temin Süresi: Aynı gün kargo
 
O'nu (sav) gören gözler, gülen gözlerdir... Asr-ı Saadet'in eşsiz ikliminde Hz. Peygamber ile birlikte yürüyenler bir an bile yorulmadılar. Ondan aldıkları güçle her zorluğa dayandılar.
www.kitaptakipcileri.com
Sevgili Peygamberimiz'in sohbetinde yetişen, ne yapacaklarını bilmediklerinde O'na (sav) sarılan, "Anamız babamız sana feda olsun ya Resulullah, dinimiz hakkı için ne istersen söyle, yapalım" nidalarıyla bu dünyadan göçüp giden sahabîler; bizlere miras olarak şerefli, fedakâr, cefakâr hayatlarından, nice güzel, duygulu, ibretlik hatıralar bıraktılar. 

Ömer Döngeloğlu, Sahabe-i Kiram'ın eşsiz hatıralarını, coşkun anlatımıyla buluşturarak Allah Resulü'nü Görenler adlı kitabında okurlarla paylaşıyor. Genç yaşlı her insan, onların hayatından kendilerine pay çıkarsın, İslam'ın mahiyetini ve din-i mübini temsil etmenin yüceliğini bir kez daha yaşasın, önemini bir kez daha kavrasın diye... www.kitaptakipcileri.com

İÇİNDEKİLER
BİRİNCİ BÖLÜM
HZ. PEYGAMBER’İN(SAV) 
AFFINA MAZHAR OLAN
 SAHÂBÎLER
Günahını Zincir Yapıp Affı İçin Kendini Mahkûm Eden Sahâbî ........11
Ebû’l-As’ın Affına Köprü Olan Kıymetli Ziynet ................................15
Kim Olursam Olayım Ya Resûlallah, Af Kapın Açık mıdır? .............19
Vahşetti Hayatım Ya Resûlallah, Af Kapını Çalıncaya Kadar ..........23
Medine Yollarında Bir Vahşi… Boynunda Ağır Vebal .......................25
Sûretinle Arama Bir Sütun Koydum, 
Yüzüne Hasret Yaşadım Ya Resûlallah
(sav)
 .......................................29
"Lâ İlâhe İllallah” Deme Vakti Gelmedi mi Ey Hind! .......................33
Hz. Peygamber’e
(sav)www.kitaptakipcileri.com
 Âyân Olan Gizli Mektup ...................................37
Tevbede Samimi Olan Kadının Yetmiş Kişiyi Kurtarabilecek Affı ...41
Peygamber Duasıyla Gelen Af .........................................................45
Zorlu Tebük Yürüyüşü İçin Nefsini Alt Eden Sahâbî .......................49
Resûlullah’ın
(sav)
 Gözleri Seni de Arıyordu Ey Ka’b! .........................53
Ka’b b. Mâlik’in Zor Sınavı ...............................................................55
Tevbe Sûresi ile Göklerden İnen Af .................................................59
Doksan Dokuz Kişiyi Öldüren Adamın Kurtuluşu............................63
Âyetle Korunan Hanım Sahâbîler ....................................................67
Yürekleriyle Yürüyenler Hiç Yorulmadı Ya Resûlallah
(sav)
 ...............71
Allah’ın
(cc)
, Uğruna Resûlü’nü İkaz Ettiği Sahâbî .............................75
Cennet’le Müjdelenen Engelli Sahâbîler .........................................79
Sâbit b. Kays’ı Yataklara Düşüren Âyet ...........................................81
İki Küçük Diş İzinin Hatırına ............................................................85
 
Kitaptan Bölümler:
 Günahını Zincir Yapıp Affı İçin 
Kendini Mahkûm Eden Sahâbî
Hendek Harbi zor bir harpti. Resûlullah
(sav)
 Medine’nin 
güvenliğini sağlamak için çoğu Yahudi olan çevre kabilelerle 
anlaşmalar imzalamış, başta Mekke’yle olmak üzere, on yıl 
süresince savaşmama anlaşması yapmıştı. Bütün bunlara rağ-
men Mekke, savaşmak için büyük bir ordu toplayıp Medine’ye 
saldırdı. Çevre köyler, kasabalar, Medine’nin civarındaki komşu 
yerleşme birimleri Peygamber Efendimiz’e söz verdikleri halde 
sözlerinde durmadılar ve Mekkelilere yardım et iler.
Hendek Harbi bitip de Müslümanlar galip geldiğinde,  o 
büyük fırtınanın da dehşetiyle, çadırların direklerinin sökülüp, 
develerin kaçıştığı, karanlıkta toz bulutunun herkesi perişan 
et iği ve Mekkelilerin kaçmak zorunda kaldığı o durum ya-
şanınca, Allah’ın Resûlü
(sav)
 kendisine ihanet eden topluma 
döndü. Benî Kureyza’nın üzerine yürüdü ve Benî Kureyza’daki 
mücadele zaferle sonuçlandı. O toplumu çok yakından tanıyan 
sahâbî ise Ebû Lübâbe’ydi.
Kureyza Yahudileri, bu mağlubiyetin akabinde kendilerine 
neler yapılacağını merak et iler ve sordular:12
Allah Resulü’nü
(sav)
 Görenler
"Ne olur, bu ihanetimizin karşılığında bize ne olur?”
Ebû Lübâbe onlara, eliyle boğazını işaret et i, siz bit iniz, 
mahvoldunuz der gibi bir işaret yaptı. Bu işaret, içerideki bir 
sırrın dışarıya ifşa edilmesiydi. Kesinleşmemiş bir kararın, Allah 
Resûlü’nün
(sav)
 kararıymış gibi gösterilmesiydi.
Ebû Lübâbe, elçi olarak gönderilmişti Kureyza halkına. 
Git iği her yerde bu hareketi gösterince Kureyza Yahudileri 
korktu, halk arasında büyük bir telaş başladı. Ebû Lübâbe, 
Resûlullah’ınwww.kitaptakipcileri.com
(sav)
 bu durumdan hoşnut olmadığını, rahatsız 
olduğunu öğrenince; "Resûlullah beni onlarla görüşmeler 
yapmak, belki onlarla uzlaşmak adına bir şey yapmam için 
gönderdiği halde, ondan izin almamış olmama rağmen, hepiniz 
öldürüleceksiniz manasına gelen bir işaret yaptım, bu benim 
sonumdur.” diye düşündü ve kendi cezasını adeta kendi elleriyle verdi. Kendisini Mescid-i Nebevi’deki tevbe sütununa 
zincirledi.
Ezan okunurken kızı gelip zincirlerini çözüyor, Ebû Lübâbe 
namazını kılıyor, sonra kendini tekrar zincire vuruyordu. Günler, geceler geçti… Namaza gelenler, namaza duranlar… Ebû 
Lübâbe, kendisini zincirlere vurmuş, Allah beni af eder mi 
diye telaş ediyor, Allah beni bağışlar mı diye büyük bir merak 
içinde bekliyor, Mescid-i Nebevi’nin içerisinde, bir kenarda 
sessiz sessiz ağlıyordu. Sabahlara kadar:
"Allah’ım beni bağışla, ya Rabbi ben hata et im, Hz. 
Muhammed’den
(sav)
 izin almadan, ona ait bir şeyle ilgili karar 
verdim ve beni bağışlamazsan ya Rabbi, ben bu şekilde sonuna 
kadar bekleyeceğim.” diye yalvarıyordu.
İşte bu samimi yakarışlar, yürekten dökülen bu gözyaşları 
Ebû Lübâbe’nin
(ra)
 af ını getirdi. Allah’ın Resûlü
(sav)
, Mescid-i 
Nebevi’ye namazlara gelip giderken, günlerce perişan kalmış, 13
Ömer Döngeloğlu
açlıktan, susuzluktan bitkin hale düşmüş Ebû Lübâbe’nin o halini görünce içine bir merhamet düştü. Bu ne samimi bir tevbe! 
Kendi kendini cezalandıran bu sahâbînin durumu Resûlullah’ı 
çok etkiledi. Efendimiz
(sav)
:
"Keşke Ebû Lübâbe bize gelseydi, biz onun için af dilerdik 
ve kendine bu kadar ağır bir ceza vermezdi.” dedi. 
Ebû Lübâbe sütunu bugün hâlâ yerinde, Mescid-i Nebevi’de 
durur ve günahlarından pişmanlık duyan, aynaya baktığı zaman, kendindeki eksikleri gören bütün mü’minler için hâlâ 
bir umut kapısıdır.15
Ebû’l-As’ın Affına Köprü Olan Kıymetli Ziynet
Peygamber Efendimiz’in
(sav)
 büyük kızı Hz. Zeynep
(r.anha)
henüz Müslümanlığa geçmemiş olan Ebû’l-As ile evliydi. Ebû’lAs, Bedir Gazası’nda esir düşünce, Bedir esirlerinin arasında 
Resûlullah’ın
(sav)
 huzûruna çıkarıldı. Peygamber Efendimiz
(sav)
bir baba, bir kayınpeder ve ordusunun başkumandanı olarak 
karşısında duran damadına ayrıcalık tanımadı, onu esirlerin 
arasına koydu ve "Fidyesi gelince bırakırsınız.” dedi. Hakkındaki karar, fidyenin ödenmesiydi. Ne var ki fidye gelmeyecekti, 
çünkü Ebû’l-As, fakirdi, para bulamayacaktı.
Ancak Hz. Zeynep vardı… Eş ilişkilerinin, eş olmanın, 
hayata beraberce omuz vermenin en güzel örneğini, babası 
Resûlullah’tan öğrenmiş bir kahraman kadın… Hz. Zeynep, 
boynundaki altın kolyeyi kopardı, bir mektup zarfının içine 
koydu, üstüne bir de mektup yazdı, "Baba…” dedi. "Kocam, 
çocuğum Umâme’nin babası senin elinde esirdir. Eğer kabul 
edersen, belki bir adamın kurtuluşu için yeterli bir para değil 
ama düğünümde hediye edilmiş şu altın kolye karşılığında, 
kocamı serbest bırakır mısın?” 16
Allah Resulü’nü
(sav)
 Görenler
Allah’ın Resulüwww.kitaptakipcileri.com
(sav)
, mektubu okuyup da zarfın içinden altın 
kolyeyi çıkardığında, gözlerinden sağanak sağanak yağmurlar boşaldı. Çünkü bu kolye Hz. Hatice’nin, kızının boynuna 
düğünde taktığı kolyeydi. Resûlullah’ın aklına Hz. Hatice ile 
geçen günler geldi. Hatice! Zor yolların sadık arkadaşı. Erkeklerden Ebû Bekir, kadınlardan Hz. Hatice… Allah Resûlü’nün 
arkasında sapasağlam durmuş iki iman kalesi…
Kızının gönderdiği kolye, bir adamın değeri olan dört 
bin dirheme denk değildi. Ama Allah’ın Resûlü
(sav)
, Hz. 
Hatice’nin
(r.anha)
 hatırına Ashab’ına dedi ki:
"Ne dersiniz? Şu kolye karşılığında kızımın kocası Ebû’l-As’ı 
serbest bırakır mısınız?” 
Sahâbe-i Kiram, Resûlullah’ın
(sav)
,Hz. Hatice’yi hatırladığı 
o mükedder, o edepli, o sakin ve sükûnetli, mahzun duruşu 
karşısında:
 "Ya Resûlallah,” dediler, "Zeynep’in kocası Ebû’l-As’ı serbest bırakalım.”
Bunun üzerine Hz. Peygamber
(sav)
:
"Peki bu altın kolyeyi de kızıma gönderseniz…”
"Olur ya Resûlallah. O kolye Zeynep’in boynuna yakışır 
zaten. Ona kim el uzatabilir ki, Hatice’nin emaneti.”
En nihayet Hz. Hatice’nin
(r.anha)
 emaneti yine onun taktığı 
boyna git i. Hz. Peygamber
(sav)
 giderken damadını çağırdı, dedi 
ki:
"Senden bütün bunların karşılığında bir şey istiyorum. Kızı-
mı bana gönder. Zira kızım Müslüman, sense henüz Müslüman 
değilsin.”
Müslüman olmayan bir erkekle Müslüman bir kadının beraber yaşamasını, İslâm dini uygun görmüyordu. Bu sebeple 17
Ömer Döngeloğlu
Resûlullah
(sav)
 kızını Medine’ye çağırıyordu. Peygamberimizin 
damadı ve Hz. Hatice’nin yeğeni, dürüst bir delikanlı olan 
Ebû’l-As ise:
 "Söz veriyorum, kızını göndereceğim.” dedi ve uğruna biricik ziynetini feda eden ve eşinin af ına vesile olan bu erdemli 
kadını dininin gerektirdiği biçimde Medine’ye göndereceğini 
söyledi…
Allah Resûlü’nün
(sav)
 bu tür görevlerde güvendiği iki kişi 
vardı: Zeyd bin Hârise ile Bilâl-i Habeşi. Bunlar, Resûlullah’a
(sav)
ihanet etmeyen, Resûlullah’ın
(sav)
 verdiği görevi canlarını bir 
kenara koyarak yapan,muhteşem simalardandı.
Zeyd bin Hârise
(ra)
, atına bindiği gibi Mekke’ye geldi. 
Mekke’nin kenarında Ebû’l-As’ın çobanına rastladı. Dedi ki:
"Sen Resûlullah’ın kızı Zeynep’i tanır mısın?”
"Evet.”
"Beni Resûlullah gönderdi, babası. Kocası, Zeynep’i göndereceğine dair söz vermişti, şimdi onu götürmeye geldim.”
Zeynep’in hicretine bakınız… Peygamber kızı, Allah’ın 
Resûlü’nün büyük kızı Zeynep, Hz.Hatice’den sonra çocuklara 
analık yapmış, onlara anne gibi hizmet etmiş, fedakar kadın 
Zeynep… Bir gece yarısı kocası tarafından bir deveye bindirildi. 
Doğuma çok yaklaşmış bir bebek vardı karnında. Devesine 
bindi ve ağır ağır Zeyd’in olduğu yere geldi. Aslında Zeynep 
ile Ebû’l-As, birbirlerini severek evlenmiş, hayatlarını sevgi 
üzerine bina etmeye niyetlenmişlerdi.
Ebû’l-As, Peygamber Efendimiz’in
(sav) 
kızına olan sevgisinden dolayı çok sürmeden , Zeynep’ten ayrı kalmaya dayanamayarak eşinin yanına hicret etmeye karar verdi. Ne var ki Hz. 
Zeynep
(r.anha)
 Medine’de çok yaşamayacaktı…18
Allah Resulü’nü
(sav)
 Görenler
Zira  Hebbar bin Esved, bu zalim, kalbinin yerinde taş ta-
şıyan bu adam, Resûlullah’ın büyük kızının Medine’ye hicret 
et iğini duydu. Vakit kaybetmeden adamlarını topladı. Hz. 
Zeyd’le beraber giden küçük kervana yetişti. Elindeki değnekle 
Hz. Zeynep’in
(r.anha)
 devesini ürküt ü, hayvancağızı dövdü ve Hz. 
Zeynep’i darp et i. Hz. Zeynep , gece yarısı, hayvanın sağa sola 
kaçışması sebebiyle dengesini kaybet i ve o yüksek deveden 
yere düştü. Büyük bir acı, büyük bir sancı, büyük bir ızdırabla 
orada çocuğunu düşürdü. Hz. Zeyd onlarla mücadele et i, 
ama on on beş kişiye karşı tek başına ne yapabilirdi ki? Onları 
duymayan bir toplum vardı; Mekke! Onların acısını, çığlıklarını 
bastıran gecenin karanlığını, o karanlık örtüyü yırtan eğlence 
sesleri… Hz. Zeynep’in ve Zeyd’in feryadını duymadı Mekke.
Hz. Zeynep
(r.anha)
 bu korkunç arbedenin ardından yaralı olarak kayınbiraderi ile Mekke’ye döndü, birkaç gün sonra, ortalık 
sakinleşince bir gece Hz. Zeyd tarafından gizlice Medine’ye 
götürüldü ve Ebû’l-As da Resûlullah’a verdiği sözü tutmuş oldu. 
Medine’ye, Resûlullah’ın
(sav)
 huzûruna getirildiğinde, Allah’ın 
Resûlü merakla bekliyordu kızını. Zeynep’i sapasağlam, güzel, 
sağlıklı bir halde karşılayacağını umarken, yolda dövülmüş, 
elbisesi yırtılmış, saçı başı dağılmış, üstü başı toz toprak olmuş, 
gece gündüz demeden kâh yürüyerek kâh deve sırtında perişan 
bir vaziyet e gelen Zeynep’in o perişan halini görünce Allah’ın 
Resûlü’nün yüreği dayanmadı. Baba kız, hüzünle birbirlerine 
sarıldılar. Bir müddet sonra da Ebû’l-As geldi. Bu elim manzarayı gördükten sonra iman et i Ebû’l-As…
http://www.kitaptakipcileri.com/Allah-Resulunu-Gorenler-Omer-Dongeloglu,PR-1633.html
Bu ürüne ilk yorumu siz yapın!
Bu ürünün fiyat bilgisi, resim, ürün açıklamalarında ve diğer konularda yetersiz gördüğünüz noktaları öneri formunu kullanarak tarafımıza iletebilirsiniz.
Görüş ve önerileriniz için teşekkür ederiz.
Allah Resulünü Görenler Ömer Döngeloğlu Allah Resulünü Görenler Ömer Döngeloğlu, Allah Rasulü'nü (s. a.v) Görenler Kitabı ,Ömer Döngeloğlu,Ebû’l-As’ın Affına Köprü Olan Kıymetli Ziynet , Kim Olursam Olayım Ya Resûlallah, Af Kapın Açık mıdır? Kitapları,Timaş, Kanal7, Tv, Sohbetleri,Dua, Sahabe Hayatları, Peygamber Efendimiz, ömer, döngeloğlu, kitabı, kitapları, allah, rasulunu, görenler, kitap, dua, sözün m,razı,ömer döngeloğlu 2011 , ,sohbetleri, ,kerbela, ,kimdir, ömer döngeloğlu ukkaşe, , indir, nihat hatipoğlu, , 2008,2013,2012,2011,Timaş, Kitapları, İndir, Oku, Pdf,ömer döngeloğlu sohbetleri, , kimdir, , kerbela,, Timaş Yayınları, Siyer - İslam Tarihi 9786050804393
Allah Resulünü Görenler Ömer Döngeloğlu

Tavsiye Et

*
*
*
IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.