Hak Dini Kuran Dili Tefsiri, Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Kasım Yayla, Sadeleştirilmiş, Büyük Boy 17x24 cm, Şamua Kağıt 10 Cilt, 4950 Sayfa

Hak Dini Kuran Dili Tefsiri, Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Kasım Yayla, Sadeleştirilmiş, Büyük Boy 17x24 cm, Şamua Kağıt 10 Cilt, 4950 Sayfa

Yayınevi
Barkod
hak dini kuran dili kitabı, merve yayınları
Vitrin Katagorisi
3.900,00 ₺
Aynı gün kargo
Hak Dini Kuran Dili Kuranı Kerim Tefsiri, Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır,
17x24 cm Ebat, Büyük Boy Sert Kapak Ciltli, 10 Cilt Toplam 4950 Sayfa
"Surelerin İniş Nüzül Sebepleri, Ayetlerin Toplu Ve Kelime Manaları, Açıklamalı Tefsiri, Kelimelerin Lugatları İle Birlikte Günümüz Türkçesine Göre Hazırlanmıştır..."

Yazar: Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır
Günümüz Türkçesine Sadeleştiren: Kasım Yayla El Ezher Usulid Din Fak
Katagori: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Tefsiri
Sayfa Sayısı: 4950 Sayfa
Boyut: 17 x 24 cm 
Basım Yeri: İstanbul
Yayın Tarihi:  2017
Kapak Türü: Ciltli Sert Kapak
Kağıt Türü: Sarı Şamua Kağıt
Dili: Türkçe, Arapça
Dağıtım: Kitap Takipçileri
Temin Süresi: Aynı gün kargo

Hamd, alimlerin Rabbi olan Allah’a; salat ve selam ise Resullüllah (a.s)’a, O’nun aline, ashabına ve kıyamet gününe kadar O’na tabi olanlaradır.
Başta Hz. Peygamber (a.s) olmak üzere İslam alimleri, Kur’an indirildiği günden bu yana, onu anlayamayan, anlamakta zorlanan insanlara yardımcı olmaya çalışmışlar, bunu bir görev ve ibadet olarak algılamışlardır. Bu amaçla, Kur’an’ın indirildiği çağdan zamanımıza gelinceye kadar ciltlerle tefsirler yapılmış, mealler yazılmıştır. Kur’an ayetlerini Hz. Peygamber (a.s)’ın kendinden öğrenmek suretiyle ihtisas sahibi olan sahabilerin görüşlerine başvurularak, ihtiyaca dayalı olarak, bazı sürelerin açıklamalarının yapılmasıyla başlayan tefsir çalışmaları, devrimize kadar ulaşmayı başarabilmiş büyük tefsir eserlerinin mevcudiyetini sağlamıştır.
Dini ilimlerde ortak dilin genellikle Arapça olması sebebiyle bu tefsirler Arapça olarak kaleme alınmıştır. Dolayısıyla Kur’an’dan yararlanabilmenin yolu hem Arap dilini çok iyi bilmekten, hem de İslami ilimler alanında bilgi sahibi olmaktan geçmektedir. Zamanla bir çok değerli İslam alimi tarafından Kur’an-ı Kerim’in Türkçe tefsirinin yazılması çok isabetli olmuştur. Hamdi Efendi’ye gelince o, tefsirini Türkçe yazmış ve bu sebeple birçok zorlukları göğüslemek zorunda daha da arttırmıştır. Zira Arapça tefsir yazanlar, diğer tefsir ve kaynaklardan terceme zahmetiyle karşılaşmadan istedikleri kadar iktibas yapabilmekteydiler.
Türkçe yapılan bir tefsirde ise durum bunun aksinedir. Bilhassa belağatın icaz mertebesinde bulunan Kur’an ayetlerini, aslında mevcut olan bu hususiyetleri muhafaza ederek çevirisini yapabilmek çok daha zordur. İşte tarihte bu zor işi başarabilen ender şahsiyetlerden biridir Hocaefendi. O, mananın letafetini muhafaza etmek şartıyla devrinden kullanılan dile göre, sadeliği yeterince koruyabilmiştir. Fakat zamanla onun kullandığı dil de anlaşılamaz olmuş; dolayısıyla bu büyük çalışmadan yararlanabilmek için sadeleştirmeye çalışılmıştır.
Yakın tarihimizde Tanzimatla başlayan ve gittikçe batıcı akımların yoğun etkisiyle toplumumuzda İslami değerler, İslam kültüründen mahrum, batı hayranı bazı insanlar tarafından tartışma konusu edilmeye başlanmıştı. Her önüne gelen İslam ve Kur’an hakkında yerli yersiz konuşmakta, kendi kafasına göre fikir yürütmekteydi. İslami değerlere karşı yürütülen bu tenkitlerin birçoğu, Hıristiyan misyonerlerin İslam’ı yıkma ve yıpratma amaçlı olduğu rahatlıkla görülmekteydi. Bu kesimlere karşı verilmesi gereken ciddi cevapların ne olması gerektiği bilinmekteydi. Medreseler, asırlarca devam eden klasik eğitim sistemine devam ediyor, kendileri bu tartışmaların dışında kalmayı yeğliyorlardı. Dolayısıyla, artık İslam dininin asrın gerektirdiği ve insanların ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde anlatılması, Kur’an gerçeklerinin asrın idrakine söyletilmesi gerekiyordu. Kur’an gerçeklerinin asrın idrakine söyletilmesi gerekiyordu. Tabii ki millet bu iş için, kendi dilinde, anlayacağı eserlere ihtiyaç duymaktaydı.
Cumhuriyetin ilk yıllarında bu amaçla Kur’an’ın Türkçe’ye terceme edilmesine, kısa da olsa bir tefsirin yapılmasına karar verildi. Bu görevin kime verileceği, bu yükün altından kimlerin kalkabileceği meselesi uzun uzadıya tartışıldı. Sonunda, Diyanet İşleri Reisi merhum Rıfat Börekçi ile merhum Ahmet Hamdi Akseki’nin tensip ve ısrarı ile Kur’an tercümesi İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif Bey’e, tefsir de Elmalılı M. Hamdi Efendi’ye bu görevin tevdi edilmesine karar verildi. Daha sonra Mehmet Akif Bey Mısır’a gitti. Mısır’da hazırladığı ilk tercemeleri Hamdi Efendi’ye gönderdi, fakat bu arada yaptığı tercümenin hoşuna gitmediğini, bütün gayretine rağmen başarıya ulaşamadığını ifade etmekteydi. Mehmet Akif Bey daha sonra terceme işinden kesinlikle vazgeçtiğini bildirdiğinde ise, Diyanet İşleri yetkilileri tercüme işini Hamdi Efendi’ye vermek istediler. Fakat o da Kur’an’ın Türkçe’ye gereği gibi tercüme edilemeyeceğini ifade ederek, sadece meal olarak tefsirden önce bir ilavenin konulabileceği söyle ve onun görüşü kabul gördü.
 Kur’an-ı Kerim’in Türkçe tefsirini yapan en önemli alimlerden olan Elmalılı Hamdi Yazır, Kur’an’ın hiçbir dile hakkıyla tercemesinin yapılamayacağı kanaatinde olduğundan, bun eserini hazırlarken Arapça, Farsça ve Türkçe’ye hakimiyeti ve geniş vukufiyeti sayesinde, cümleleri gramer ve belagat açısından çok iyi seçip, mananı en doğru bir şekilde yapılmasına gayret etmiştir. Ayetlerin zahiri manalarını ortaya koyup, zorlama sayılabilecek tevillerden kaçınmıştır. Diğer yandan, ilmi gelişmeleri de göz önünde bulundurarak çağdaş yorumlar yapmayı da ihmal etmemiştir.
 Elmalılı Hamdi Efendi’nin yaptığı tefsir incelendiğinde görülecektir ki, hocaefendi sıradan insanların bile anlayabilecekleri gayet yalın bir dil kullanmıştır. İlmi tarafı ağırlıklı olan, akıcı ve okuyanları etki altında bırakan, edebi bir tefsir ortaya çıkmıştır. ’ Hak Dini Kur’an Dili tefsiri, rivayetten ziyade dirayet ağırlıklı ilmi bir eserdir. Bu tefsir, Türkçe yazılmış tefsirler arasında erişilmez bir yeri olan, bundan sonra da kolay kolay ulaşılamayacak ilmi değere haiz bir tefsirdir. Hocaefendiye göre, anck harcadığı emeğin bir misli daha emek harcamak suretiyle Kur’an’ın doğru dürüst tefsiri yapılabilir. Ömrünü yetişmeyeceği, eserin yarın kalabileceği endişesiyle birçok ayet ve sureleri derinliklerine inemeden tefsir etmek zorunda kaldığını ifade etmektedir. Fakat yine de gerekli gördüğü yerle uzuncu incelemekten, çok yönlü ilmi ispatlara girmekten geri duramamıştır.

Bu kıymetli eserin sadeleştirilip daha iyi anlaşılabilmesi için bizler de şu çalışmalara yer verdik:
a-Cumhuriyetin ilk yıllarında yazılan bir tefsir olması hasebiyle gayet ağır sayılabilecek bir dille yazılığından, bir kısım okumuş insanlar tarafından bile anlaşılamamaktaydı. Bilhassa ilmi ve fikri açıklamaların yapıldığı yerlerde çok ağır bir ifade kullanılmıştır. Son yarım yüzyılda Türkçe’deki sadeleştirme çalışmalarına rağmen eser her yönüyle yine de vüzuha kavuşturulamamıştı. Dolayısıyla eserin hususiyetlerin dokunulmadan dilinin günümüz Türkçe’sine çevirilmesine gayret edilmiştir.
b-Tefsirde ayetlerin metnine yer verilip mealine yer verilmemişti. Dolayısıyla ayet ve sure numarası verilerek, ayetlerin meallerini yine tefsirin mealinden alıp ayetle birlikte aynı yere koyulmuştur.
c-Mealler sadeleştirilirken, tefsir bölümünde yapılan açıklamalar dikkate alınmış, anlaşılması zor kelimelerin anlamı, aynı sahifenin altına çıkartılmıştır.
d-Tefsirde yer alan hadislerin metin ve kaynakları incelenip dipnotlarda veya hadislerin akabinde gösterilmiştir.
e-Tefsirde yer alan ayet-i kerimeler gözden geçirilip, basım hataları giderilmeye çalışılmıştır.
f-Sahifelerin üst kısmına cüz ve sure numaraları, surenin ismi ve ayet numaraları konularak, arana yerin rahatlıkla bulunması amaçlanmıştır.
g-Kitabın sonuna bütün ciltleri kapsayan detaylı bir fihrist konulmuştur.
Yüce Allah’ın bizlere lütfuyla gönderdiği Kur’an-ı Kerim’in, değerli alim Elmalılı Hamdi Efendi tarafından yapılan tefsirinin sadeleştirilmesindeki maksadımız, bu kıymetli eserin en güzel biçimde anlaşılıp, istifade edilmesine yardımcı olmaktır. Başarabildiysek bizlere ne mutlu! Çalışmak bizden, muvaffakiyet Allah’tandır. (c.c)  
*Kasım YAYLA İSTANBUL
 
               ELMALILI M. HAMDİ YAZIR
 Elmalılı Hamdi Efendi, benzeri çok fazla bulunmayan ve ender yetişen din alimlerinden biridir. Elmalılı M. Hamdi Yazır 1294/1877 tarihinde Antalya’nın Elmalılı kazasında dünyaya geldi. Babası Numan Efendi, aslen Burdur’un Gölhisar kazası Yazır köyündendir. Çok küçük yaşlarda bu köyden ayrılıp Elmalı’ya gelerek tahsilini orada tamamlamış ve Şer’iye Mahkemesi baş katipliğinde bulunmuştur. Annesi ise, Elmalı alimlerinden Mehmet Efendinin kızı Fatma hanımdır.
İlköğrenimi ve Rüşdiyeyi Elmalı’da bitirdi. Bu arada hafızlığını tamamladı. İslami ilimleri ve Arapçayı tahsil etti. Dayısı Mustafa Sarılar hocaefendi ile birlikte 1310/1992 yılında İstanbul’a geldi. Devrin önde gelen alimlerinden Kayserili Mahmud Hamdi efendinin Beyazıd Camiindeki derslerine devam etti. 1324/1906 tarihinde "Beyazıd Dersiamı” oldu. Girdiği Ruus imtihanında başarılı olup Mekteb-i Nuvvab (Hukuk Fakültesi)’ne girdi ve 1325/1907 yılında Hukuk Fakültesini birincilikle tamamladı. Bu arada Beyazıd Camiinde ders vermeye başladı. 1326/1908’de hocanın ailesi de İstanbul’a geldi.
Böylece öğretim hayatına dersiamlıkla başlayan Hamdi Yazır hoca, Vaizler Medresesinde Fıkıh usulü, Mekteb-i Nuvvab ile Kuzat’da da İslam hukuku, Mülkeyi mektebinde ise Mantık, Ahkam-ı Evkaf ve Arazi dersleri okuttu. Meclis-i Maarif azalığından başka iki yıl süreyle de Huzur Derslerine katıldı. İkinci Meşrutiyet’in ilanından sonra kurulan Meclis-i Mebusan’a Antalya milletvekili olarak girdi. Daha sonra Darul-Hikmet’il İslamiye üyeliğine, ardından da buranın reisliğine tayın edildi. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Damat Ferit Paşa Hükümetinde Vakıflar Bakanı olarak görev yaptı. Aynı zamanda Ayan Meclisi üyelinde de bulunmuştur. Cumhuriyetin ilanı sıralarında Mütehassısin Medresesinde mantık hocası olarak görev yapıyordu. Hoca efendi verdiği bunca eserin yanı sıra, devrin güzel sanatlarından olan hat ve musiki ile de meşgul oluyordu. Bilhassa "Nesih” ve "Sülüs” yazılarda iyi örnekler ortaya koymaktaydı. Alaturka musikinin muhtelif makamlarıyla da bir hayli ilgileniyordu.
Hocaefendi, Ankarada TBMM Hükümeti kurulduktan sonra tutuklanıp Ankara’ya götürülür. (1922) Gıyabında idama mahkum edilir, kırk gün kadar tutuklu kalıktan sonra İstiklal Mahkemesi’nde beraat eder. Yargılanmanın ardından İstanbul’a dönerek inzivaya çekilir, ama ilmi tetkik ve araştırmalarına devam eder. Bu devir hocanın, maddi ve manevi sıkıntılarla karşılaştığı bir devirdir. Mısırlı Prens Abbas Halim Paşa’nın teşvikiyle ‘Büyük İslam Hukuku Kamusu’ adında bir çalışma yapar. Kendisinden Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bir Kur’an tefsiri yapması istenin bu çalışmaya ara verip tefsire başlar. 1926 tarihinde yazmaya başladığı tefsiri, 1935 senesinde ‘Hak Dini Kur’an Dili’ ismiyle Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından basılmaya başlanmıştır. Hocaefendi 27 Mayıs 1942 yılında İstanbul’da vefat eder ve sahra-i Cedid mezarlığına defnedilir. Allah (c.c)rahmet eylesin, mekanı Cennet olsun. Amin!
MUKADDİME
DUA VE NİYAZ
İlahi! Hamdini sözüme sertac ettim, zikrini kalbilem mi’rac ettim, kitabını kendime minhac ettim. Ben yoktum var ettin, varlığından haberder ettin, aşkınla gönlümü bi-karar ettin. İnayetine sığındım, kapına geldim, hidayetine sığındım lütfuna geldim. Kulluk edemedim affına geldim. Şaşırtma beni, doğruyu söylet, neşveni duyur hakikati öğret. Sen duyurmazsan ben duyamam, sen söyletmezsen ben söyleyemem, sen sevdirmezsen ben sevemem. Sevdir bize hep sevdiklerini, yerdir bize hep yerdiklerini, yar et bize erdirdiklerini. Sevdin habibini, kainata sevdirdin. Sevdin di hıl’at-i risaleti giydirdin. Makam-ı İbrahim’den Makam-ı Mahmud’a erdirdin, server-i asfiya kıldın, Hatem-i Enbiya kıldın, Muhammed Mustafa kıldın. Salat-ü Selam, Tahiyyat-ü ikram, her türlü ihtiram O’na, O’nun alin ve ashabına ve etbaına ya Rab! 
Bu ürüne ilk yorumu siz yapın!
Bu ürünün fiyat bilgisi, resim, ürün açıklamalarında ve diğer konularda yetersiz gördüğünüz noktaları öneri formunu kullanarak tarafımıza iletebilirsiniz.
Görüş ve önerileriniz için teşekkür ederiz.
Tavsiye Ürünler
Hak Dini Kuran Dili Tefsiri, Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Kasım Yayla, Sadeleştirilmiş, Büyük Boy 17x24 cm, Şamua Kağıt 10 Cilt, 4950 Sayfa Hak Dini Kuran Dili Tefsiri, Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Kasım Yayla, Sadeleştirilmiş, Büyük Boy 17x24 cm, Şamua Kağıt 10 Cilt, 4950 Sayfa, Kasım Yayla MerveYayınları Hak Dini Kuran Dili Kuranı Kerim Tefsiri Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır 10 cilt konya satın al sipariş ver, Merve Yayınları, Tefsir hak dini kuran dili kitabı, merve yayınları
Hak Dini Kuran Dili Tefsiri, Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Kasım Yayla, Sadeleştirilmiş, Büyük Boy 17x24 cm, Şamua Kağıt 10 Cilt, 4950 Sayfa

Tavsiye Et

*
*
*
IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.