Kırklardan Seydişehirli Ali Dede, Musa Güven, Ricali Gayb Erenlerinden Bir Zat, 152 Sayfa
Zâhiren halktan, bâtında ise sırların anahtarı.
O, zaman ve mekân perdelerini aşan, akılla izah edilemeyen bir gayb eriydi.
Sözleriyle gönülleri dirilten, hâlleriyle insanın iç âlemini sarsan bir hakikat yolcusu…
Kırklardan bir zât olarak, görünenden görünmeyene, bilinenden bilinmeyene işaret eden sırlarla dolu bir ömür sürdü.
Bu kitap, onun hayatından süzülen hatıralara açılan bir kapıdır.
Okudukça kalbiniz kanatlanacak, ruhunuz derinliklere yol alacak.
Onu anlamak kolay olmadı…
Ya siz, satırların arasında Ali dedemi bulabilecek misiniz?
Yâ Selâm!
Seydişehir, yetiştirdiği manevi şahsiyetlerle anılan bir şehir. Bu isimlerden biri de halk arasında “Kırklardan Seydişehirli Ali Dede” olarak bilinen Allah dostu Ali Yorgun. Onun örnek yaşamı, hatıraları ve maneviyat dolu yolculuğu artık kitap sayfalarında yerini aldı. Bu kıymetli çalışmanın sahibi ise Seydişehirli hemşehrimiz
Ali Yorgun, Seydişehir’in Kavak köyünde dünyaya gelmiş, hayatı boyunca tevazusu ve samimiyetiyle tanınmış bir gönül insanıydı. Mütevazı yaşamı, sohbetleri ve nasihatleriyle çevresine ışık tutan Ali Yorgun, sadece Seydişehir’de değil, Türkiye’nin birçok bölgesinde tanınan ve sevilen bir manevi önder haline geldi. Vefatından önce “Kırklardan” olduğunu ifade etmesi, onun manevi yönünü daha da özel kıldı.
Musa Güven’in kaleme aldığı eser, sadece biyografik bir kitap değil, aynı zamanda bir maneviyat yolculuğu niteliği taşıyor. Kitapta Ali Yorgun’un hayatına dair anılar, sohbetlerden aktarılan kesitler ve onun gönül dünyasını yansıtan hatıralar yer alıyor. Bu sayede okuyucular, Anadolu’nun derin irfan geleneğini bir kez daha keşfetme fırsatı buluyor.
Eserin en önemli taraflarından biri, yerel bir değerin kayıt altına alınarak gelecek nesillere aktarılmasıdır. Seydişehir’in manevi kültürünün bir parçası olan Ali Yorgun’un yaşam öyküsü, Musa Güven’in kalemi sayesinde hem korunmuş hem de geniş kitlelere ulaştırılmış oldu. Kitap, özellikle genç kuşaklara tevazu, samimiyet ve maneviyatın değerini aktarması açısından da ayrı bir önem taşıyor.