İbadet Takvimi ve Dualar, Hicri Mübarek Gün Ve Geceler, Salevatı Şerifeler, İsmi Azam, Hıfz, Şifa Ayetleri Duaları, Ömer Muhammed Öztürk, Çanta Boy

İbadet Takvimi ve Dualar, Hicri Mübarek Gün Ve Geceler, Salevatı Şerifeler, İsmi Azam, Hıfz, Şifa Ayetleri Duaları, Ömer Muhammed Öztürk, Çanta Boy

Aynı gün kargo
İbâdet Takvimi ve Dualar, Mübarek Günler Geceler, Üç Aylar, Hıfz Ayetleri Duaları, İsmi Azam Duası, Salevatı Şerifeler, Şifa Ayetleri, Ömer Muhammed Öztürk
"Kitapta Duaların Arapçası, Türkçe Okunuşu, Anlamları, ve Faziletleri Kaynakları İle Birlikte Yer Almaktadır."
Mübarek gün ve gecelerde sünnet üzere yapılacak olan duaları, ibadetleri anlatan ve Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’den rivayet edilen günlük hayatımızda çeşitli vesilelerle yapmamız gereken duaları içeren bir başucu kitabıdır.
Kitaptan bazı başlıklar: Günlük Dualar, Salavat-ı Şerifeler, Şifa Duaları, Hıfz Duaları, Nazar Duası, Rızık Bolluğu için Okunacak Dua, Hafızanın Güçlenmesi için Okunacak Dua…
Allah (c.c.) "Duâ edin icâbet edeyim” buyurarak da ellerimizi samimiyetle, ihlâsla açıp istediğimiz zaman boş çevirmeyeceğini bildirmiştir.
Kitaptan Seçme Bazı Bölümler:
MEVLİD-İŞERÎF
Dünyâdaki bütün insanlara Peygamber olarak gönderilen, Peygamberlerin sonuncusu ve en üstünü Muhammed Mustafâ (s.a.v.)’in doğduğu gecedir.
Âlemlerin sultânı sevgili Peygamberimiz Muhammed (s.a.v.), hicretten 53 sene evvel Rebî‘ul-evvel ayının onikinci Pazartesi gecesi sabaha karşı, Mekke'nin Hâşimoğulları ma­hallesinde, Safâ tepesi yakınında bir evde doğdu. Bugün, mî-lâdî 571 yılına ve Nisan ayının yirmisine rastlamaktadır. Bu ge­ceye, Peygamber (s.a.v.) Efendimizin doğum zamanı ma‘nâsı-na Mevlid gecesi adı verildi.
Peygamber (s.a.v.) Efendimizin doğum günü, bütün Müslü­manların bayramıdır. Mevlid gecesinde, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz doğduğu için sevinen mü’minlerin günâhları affedi­lir, pek çok sevâb kazanır.
Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz, mevlid gecelerinde Ashâb-ı Kirâma ziyâfet verir, dünyâyı teşrîflerindeki ve çocukluk zama-nınlarındaki şeyleri anlatırdı. Hz. Ebû Bekir (r.a.) de, halîfe iken, Ashâb-ı Kirâmı toplar, Resûlullâh (s.a.v.) Efendimizin dünyâyı teşrîflerindeki olağanüstü hâlleri konuşurlardı.
İslâm âlimleri mevlid gecesine çok önem vermişlerdir. Hz. Mevlâna, "Mevlid okunan yerden belâlar gider” buyurmuştur.
İmâm-ı Celâleddîn Abdurrahmân bin Abdülmelik el-Kettânî buyurdu ki: "Mevlid günü ve gecesi mübecceldir, yani şerefi, kıymeti çoktur. Kendisine tâbi olanlar için kurtuluş vesîlesi olan Resûlullah (s.a.v.) Efendimizin doğumu için sevinmek, cehen­nem azâbının azalmasına sebeb olur. Bu geceye hürmet et­mek, sevinmek, bütün senenin bereketli olmasına sebeb olur. Mevlid gününün fâzileti Cuma günü gibidir. Cuma günü, ce­hennem azâbının durdurulduğu hadîs-i şerîf ile bildirilmiştir. Bunun gibi, Mevlid gününde de azâb olmaz. Mevlid geceleri sevincimizi göstermeli, çok sadaka vermeli, da‘vet olunan zi­yâfetlere gitmelidir.”
Ayrıca bu gece kazâ namazları kılmalı, Kur'ân-ı kerîm oku­
malı, duâ ve tevbe etmeli, hayır hasenât yapmalı, müslüman-
ları sevindirmeli, bunların sevâblarını ölülere de göndermelidir
 MEVLİD AYINDA MEVLÎD-İŞERÎF OKUTMAK
Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimizi, doğduğunda Ebû Leheb’in câriyesi Süveybe emzirmiştir. Resûlullâh (s.a.v.) Efendimizin doğumunu müjdelediği için Ebû Le-heb onu âzâd eylemişti.
Ebû Leheb öldükten sonra bir gece vâkıâ (rü’yâ)’da gördüler. (Dedi ki):
"Cehennemdeyim. Amma düşenbe (pazartesi) geceleri geldiği zaman azâbım tahfîf olunur (hafifle­tilir). Parmaklarımın arasını emerim, su çıkar onu içerim.”dedi.
"Sebebi budur ki; düşenbe gecesi Resûlullâh (s.a.v.) dünyâyı teşrif ettikte, Süveybe gelip bana ha­ber vermişti. Ben de âzâd etmiş idim. Hakk Te‘âlâ onun mukâbelesinde düşenbe geceleri azâbımı tah­fîf edip bu ihsânı kıldı”dedi.
İbn-i Cezerî (rh.a.) der ki:
"Ebû Leheb, Resûlullâh (s.a.v.) Hazretlerinin doğduğu gece bu ihsânı etmekle (Ebû Leheb gibi bir kâfirin Cehennem içinde fâidesini müşâhede etme­sine) kıyas ile, bir kimse mü'min ve muvahhid ola, o gecelere ta‘zîm edip, Resûlullâh (s.a.v.) hürmetine in'âm ve ihsânlar eyleye. Hakk Sübhânehû ve Te‘âlâ cânibinde ne kadar lûtf u keremlere müstehakk olur!”
İşte mü'minlere lâyık olan budur ki Mevlid ayında Resûlullâh (s.a.v.) hürmetine Mevlid-i şerîf okutup hay­rât ve fukaraya vereler, demişlerdir.
Ve tecrübe ile sâbittir ki, bir kimse Mevlid ayında Re­sûlullâh (s.a.v.) hürmetine cem'iyyet ve ziyâfet ile Mevlid-i şerîf okutsa o yıl içinde belâdan emîn olup muradı ne
ise hâsıl olur demişlerdir.
(Hz. Mahmûd Sâmî Ramazanoğlu (k.s.), Bedir Gazvesi ve Sûre-i Enfâl Tefsîri, 80.s.)
MUHARREM AYININ BIRINCI GÜNÜ
OKUNACAK DUÂLAR VE YAPILACAK ZIKIRLER
1. Asagıdaki duâ, üç def‘a okunacaktır:
Bi-smi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîm
Ve sallâ’llâhu ‘alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihi ve sahbihi
ve sellem. Allâhümme ente’l-ebediyyü’l-kadîmü’l-evvelü ve ‘alâ
fazlüke’l-‘azîmü ve cûdüke’l-‘amîmü’l-mu‘avvelü ve hâzihi ‘âmun
cedîdün kad akbele nes’elüke’l-‘ısmete fî-hi mine’s-seytâni ve evliyâihi
ve cünûdihi ve’l-‘avne ‘alâ hâzihi’n-nefsi’l-emmâreti bi’s-sûi
ve’l-istigâle bi-mâ yukarribünî ileyke zülfâ yâ zê’l-celâli ve’l-ikrâmi
ve sallâ’llâhu ‘alâ Muhammedini’n-nebiyyi’l-ümmiyyi ve ‘alâ âlihi ve
ashâbihi’t-tayyîbîne’t-tâhirine ve’l-hamdü li’llâhi rabbi’l-‘âlemîne.
2. 365 def‘a Âyetü’l-kürsî okunacak.
3. 1000 def‘a Ihlâs-ı serîf okunacak.
4. 1 def‘a Zümer sûresi okunacak.
5. Bütün bunların sonunda 1 def‘a: Allâhümme yâ muhavvile’lhavli
ve’l-ahvâl havvil hâlenâ ilâ ahseni’l-hâl denilecek.
MUHARREM AYININ ILK ON GÜNÜ
HER GÜN OKUNACAK
Bi-’smi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîm
El-hamdü li’llâhi rabbi’l-‘âlemîn. Ve’s-salâtü ve’s-selâmü ‘alâ
seyyidinâ Muhammedin ve ‘alâ âlihi ve sahbihî ecma‘îne. Allâhümme
ente’l-ebediyyü’l-kadîmü’l-hayyü’l-kerîmü’l-hannânü’l-mennânü
ve hâzihî senetün cedîdetün es’elüke fî-he’l-‘ısmete mine’s-seytâni’r-
racîmi. Ve’l-‘avne ‘alâ hâzihi’n-nefsi’l-emmâreti bi’s-sûi ve’listigâle
bi-mâ-yukarribunî ileyke yâ zê’l-celâli ve’l-ikrâmi bi-rahmetike
yâ erhame’r-râhimîne. Ve sallâ’llâhu ve selleme ‘alâ seyyidinâ
ve nebîyyinâ Muhammedin ve ‘alâ âlihi ve sahbihî ve ehli beytihî
ecmaîne.
Peygamberimiz (s.a.v.) Hazretlerinden: "Her kim, ilk on günü
sabahleyin bu duâyı üç kerre okursa, Allâh Zü’l-Celâl Hazretlerinin
o kimseyi tâ gelecek senenin Muharrem’ine kadar bütün belâlardan
emîn ve muhâfaza buyuracagı.” rivâyet olunmustur.
Seyh Sihâbüddîn-i Sühreverdî (k.s.)’dan nakledilmistir ki:
"Her kim, bu duâyı, Asûre günü üç kerre okursa, ölümden
de emîn kılınır. Elbette o sene ölümü takdîr olunan kimseye
bu duâyı bu vechile okumak nasîb olmaz.”

AŞÛRA GÜNÜNÜN FAZİLETİ

Mücâhid'in İbn-i Abbâs'dan (r.a.) naklen bize verdiği haberinde Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: «Muharrem ayında bir gün oruç tutana bugününe karşılık otuz gün oruç sevabı yazılır».
Hazret-i Ömer İbni'l-Hattâb (r.a.): Ey Allah'ın Resulü (s.a.v.), Allahü Teâlâ, Aşûra gününü bizim için faziletli kıldı mı? dedi. «Evet Allahü Teâlâ, sizi Aşûra günü ile tafdil eyledi. Allahü Teâlâ gökleri, yeri, dağları, yıldızları, Arş ve Kürsî'yi, Levh ve Kalemi, Cebrail ve melekleri Aşûra günü yarattı. Allahü Teâlâ, Âdem Aleyhisselâm’ı Aşûra günü yarattı. İbrahim Aleyhisselâm Aşûra gü­nü dünyaya geldi. Allahü Teâlâ, İbrahim Aleyhisselâmı Nemrud'un ate­şinden Aşûra günü kurtardı. Ona Aşûra gününde, oğlunun yerine, kes­mek için, büyük bir koç verdi. Fir'avn'ı, Aşûra günü boğdu. İdris aley­hisselâmı Aşûra günü göğe kaldırdı. Eyyûb Aleyhisseiâmdan belâyı Aşû­ra günü giderdi. Îsâ Aleyhisselâm’ı Aşûra günü göğe kaldırdı. İsâ Aleyhis­selâm Aşûra günü dünyaya geldi. Âdem Aleyhisselâm’ın tevbesini Aşû­ra günü kabul etti. Dâvud Aleyhisselâm’ın zellesini Aşûra günü bağışla­dı. Süleyman Aleyhisselâm’a mülkü, Aşûra günü verdi. Kıyamet Aşûra gününde olur. Gökyüzünden ilk önce rahmet ve yağmurun inişi Aşûra günündedir. Aşûra günü gusül eden, ölüm hastalığından başka hastalık görmez. Aşûra gününde bir hastayı ziyaret eden, bütün insanları ziyaret etmiş gibi olur. Aşûra gününde bir kimseye su veren, hiç isyan etmemiş gibi olur» buyurdular. 
İbn-i Abbâs (r.a.) 'den bildirilen diğer bir hadîs-i şe­rîfde: «Bir kimse Aşûra günü oruç tutsa, Allahü Teâlâ ona bin şehid se­vabı verir. Aşûra günü oruçlu olan için, yedi gök ehlinin sevabını yazar. Aşûra günü iftar ettirse, ümmet-i Muhammed'in hepsine iftar ettirmiş, karınlarını doyurmuş gibi sevab yazılır. Aşûra günü bir yetimin başını okşayanın, yetimin başındaki saçları sayısı kadar cennette derecesi ar­tar» buyurulmuştur.
(Abdulkâdir-i Geylânî (k.s.), Gunye’tü-tâlibîn, 352-353.s.)
 
 
 
ASÛRE GÜNÜ YAPILACAK OLANLAR
1. O gün, oruç tutulacak; fakat Muharrem’in sâdece onuncu
günü oruç tutulmaz. (9.-10.), (10.-11.). Hz. Sâmi (k.s.) (9.-10.-11.) günleri
tutmanın en fazîletlisi olduğunu beyân buyurmuşlardır.
2. Muharrem’in birinci ilâ onuncu günü de dâhil her gün
okunan duâ, sabahleyin üç def‘a okunur.
3.İşrâkten sonra (kuşluk vakti) dört (4) rek‘at namâz kılınır.
Her rek‘atte Fâtiha-yı serîfeden sonra ellibir (51) adet ihlâs-
ı Şerîf okunur.
4. Mekrûh olmayan bir vakitte 2 rek‘at namâz kılınır. Her
rek‘atte Fâtiha-yı şerîfeden sonra onbir (11) İhlâs-ı serîf okunur.
5. Bol bol istigfâr edilir.
6. 70 (yetmis) def‘a "hasbünâ’llâhu ve ni’me’l-vekîl, ve
ni’me’l-mevlâ ve ni’me’n-nasîr, gufrâneke rabbenâ ve ileyke’l-
masîr” denilir.
7. 313 (üç yüz on üç) def‘a "lâ-ilâhe illâ ente sübhâneke
innî küntü mine’z-zâlimîn” denilir.
8. Gusl abdesti alınır.
9. On mü’mine selâm verilir.
10. Hasta bir kimse ziyâret edilir.
11. En az bir mü’mine iftâr ettirilir ki bütün mü’minlere iftâr
ettirilmiş gibi olunur.
12. O gün eve getirilen rızık artırılacak. En faziletlisi on çeşit
olmasıdır.
13. Muharrem’in 10’unu, 11’ine bağlayan gece, bir def‘a Zümer sûresi okunacak.
"Aşûre günü âile efrâdını iyi doyuran ve onları
her bakımdan memnûn edenlere Hakk Te‘âlâ gelecek
senenin refâh ve rızkını o nisbette genişletir.” (Beyhâki)
«Zamanında Kufe halkının üstünü İbrahim bin Mu­hammed bin Münteşir: «Bir kimse Aşûra gününde çoluk çocuğuna mal ve para bakımından kolaylık yapsa, onlara iyi şeyler alsa, Allahü Teâlâ o kimseye yılın diğer günlerinde kolaylık verir, rızkını genişletir. Ona asla darlık göstermez» buyurdular. Süfyân (r.h.): Biz bu hâli elli yıl­dır tecrübe ediyoruz. Kolaylık ve rahat geçimden başka bir şey görme­dik buyurdular.
(Abdulkâdir-i Geylânî (k.s.), Gunye’tü-tâlibîn, 352-353.s.)
 
 
Ramazân-ı şerîfte okunacak duâlar:
İlk on (10) gün: "Yâ erhame’r- râhimîn”
İkinci on (10) gün: "Yâ gaffârü’z- zünûb”
Son on (10) gün: "Yâ atîka’r- rikâb”
1. Îkâz: Bu duâlar günde en az yüz (100) defa okun­malıdır.
2. Îkâz: Ramazân-ı şerîfin herhangi bir gecesi Fe­tih sûresi okunursa, o sene içindeki kötülük, belâ ve musîbetlerden bi-izni’llâhi Te‘âlâ muhâfaza olunur.
3. Îkâz: Ramazân-ı şerîfin yirmi üçüncü (23.) gecesi Sûre-i Ankebût ve Sûre-i Rûm okunur.
4. Îkâz: Ramazân-ı şerîfin herhangi bir gününde 363 (üç yüz altmış üç) İhlâs-ı şerîf okunur.
 
DUÂ-I ARŞ
(Ramazân ayının başında veyâ ortasında veyâ sonunda üç kere okunacak.)
Bismi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîm
Allâhü Râbbün ahadün samedün ferdün li’l-‘âlemîne, nebîyyinâ Muhammedin erselehu mübeşşiran. Li’l-kâfirîne münzirûn münzîran mine’n-nâri ve münziran nebîyyinâ Muhammedün aha­dün, hâmidün ve kâsimun ve şâhidün li’l-mü’minîne ve kâimun nebîyyinâ Muhammedün vehüve nebîyyü’l- Mustafâ salla’llâhu Te‘âlâ ‘aleyhi ve sellem. Ve’l-imâmu’l-murtezâ, ve’r-resûlü’l- müctebâ, nebîyyinâ Muhammedün hüve’r-resûlü’l-murselü, sâhibu’l-kitâbi, münziru ve’l-kitâbu’l-mecdü, nebîyyinâ Muham­medün sâhibu’l-livâ’i ve’l-minberi ve’l-burâki’l- ezheri ve’r-rızâ’i ve’l-kevseri nebîyyinâ Muhammedün ve zeynü’l-cinâni Ahmedün, ‘abdun mutî‘un, ‘âdilün, ‘abdun, cevâdün, nâfi‘un, li’l- müşrikîne kâilün, nebîyyinâ Muhammedün ve şefî‘unâ Muhammedün ve resûlünâ Muhammedün fahrun lenâ Muhammedün hayrun li’l-’âlemîne şefî‘un li’l-müznibîne ve’l-mücrimîne, nebîyyinâ Mu­hammedün ihtârahu ve erselehu fî hâlkıhî şerrafehu, yuhibbuhu nebîyyinâ Muhammedün salla’llâhu ‘alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecma‘îne bi-rahmetike yâ erhame’r- râhimîn.
Meali: Rahman ve Rahîm olan Allâh’ın adıyla.
"Allâh (c.c.) tek olan ve Rabb olandır, herkes O’na muhtaçtır, O hiç kimseye muhtaç değildir. Hz. Muhammed (s.a.v.) Efendimizi âlemlere müjdeleyici olarak gönderendir. Kâfirleri ateşle korkutucu­dur. Korkutucu olan Efendimiz (s.a.v.) tektir. Övülen ve mü’minlere şâhid olandır. Efendimiz (s.a.v.) seçilmiş nebî râzı olunan önder ve seçkin elçidir. O (s.a.v.) gönderilmiş elçidir. Kitap sâhibi korkutucu nebîdir. Efendimiz (s.a.v.) sancak, minber, burak, rızâ makamı ve kevser sâhibidir. Gönüllerin süsü Ahmed (s.a.v.)’dir. İtaatkar adâletli, cömert bir kuldur. Dünyâda müşriklere faydalı, âhirette bize şefaat­çi olandır. Hz. Muhammed (s.a.v.) bizim iftiharımızdır. Âlemlerin en hayırlısı günahkarların şefaatçisidir. Hz. Muhammed (s.a.v.), Cenâb-ı Hakk’ın seçtiği gönderdiği, mahlûkâtın içinde şerefli kıldığı Efendi­mizdir. Ey merhametlilerin en merhametlisi Allâh’ım! Rahmetinle Efendimize, âline ve ashâbına salât ve selâm olsun.”
(İbâdet Takvimi ve Duâlar, Misvâk Neşriyat, 66-68.s.) 
AREFE GÜNÜ DUÂSI
Hazreti Peygamber (s.a.v.) Arefe günü en ziyâde söyle derlerdi:
"Lâ-ilâhe illa’llâhü vahdehu lâ-şerîke leh, lehü’lmülkü
velehu’lhamdü bi-yedihi’l-hayr ve hüve ‘alâ külli şey’in kadîr.”
 
 
KADİR SÛRESİ TEFSİRİ
Allahü Teâlâ, İnnâ enzelnâ sûresini, kadir gecesi hakkında indirmiş­tir. «Biz onu indirdik» âyetindeki "onu” kelimesi Kur'ân-ı Kerîm'i göstermek­tedir. Allahü Teâlâ Kur'ân-ı Kerîm'i, Kadir gecesinde Levh-i mahfuzdan dünya göğündeki Sefere ve Ketebe meleklerine indirdi. Cebrail aleyhis­selâm, bir senenin Kadir gecesinden gelecek Ramazanın Kadir gecesi­ne kadar, Allahü Teâlâ'nın izniyle Hazret-i Muhammed (s.a.v.)'e Kur'ân-ı Kerîm'den indireceği miktarı, Kadir gecesinde, Levh-i mahfuzdan, dünya göğüne indirirdi. Böylece Kur'ân-ı Kerîm'in hepsi, Şehr-i Ramazan’ın Kadir gecesinde dünya göğüne indirilmiştir.
Sonra Allahü Teâlâ: «(Ey Nebiyy-i Zîşân), Kadir gecesinin faziletini sa­na hangi şey bildirdi» yâhud: «(Ey Habîb-i Edîb’im), eğer Allahü Teâlâ sana Kadir gecesinin azametini ve Kur'ân-ı kerîm'de olan şeyi bildirmemiş olsa idi, sen onu anlıyamaz, ona muttalî olamazsın. Lâkin Allahü Teâlâ Kadir gecesinin azâmetini ve Kur'ân-ı Kerîm'de olan hikmetleri sana bil­dirdi» demiştir. Kadir gecesini, muazzam ve hikmetler gecesi şeklinde tefsîr eylemişlerdir. Kadir gecesi, o mübarek gecedir ki, Al­lahü Teâlâ onu Duhân sûresinin dördüncü âyetinde bildirmektedir. "Katımızdan her hayırlı iş o gecede ayırt edilir.” 
Sonra Allahü Teâlâ: «Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır» buyuruyor. Ya'nî, Kadir gecesinde işlenen bir salih amelin, kendisinde Kadir gecesi bulunmayan bin aydan hayırlı olduğunu beyân eylemiştir.
«O gecede melekler ve rûh Rablerinin emriyle inerler.» Her hayırlı iş için buyuruldu. Sonra: «Kadir gecesi selâm ve selâmettir» buyurdu. «Tan yeri ağarıncaya kadar» buyurulurak sûre bitiriliyor. O gece hastalık, falcılık olmaz. Bâzıları selâmdan murad, meleklerin yeryüzündeki mü'minlere selâm ver­meleridir ki, sabaha kadar devam eder demişlerdir.
 
Yâ Resûlullah (s.a.v.)! Kadir gecesine rastlarsam nasıl duâ edeyim? diye sordum. Resûlullah (s.a.v.) :
"Allahümme inneke afüvvün tühıbbül afve fa’fü annî”
(Allah’ım! Sen afvedersin; afvetmeyi seversin ben­den sâdır olan günahları da afvet!) diye duâ et” buyurdular.
(Abdulkâdir-i Geylânî (k.s.), Gunye’tü-tâlibîn, 300-302.s.)
 
 
KADİR GECESİNİ DEĞERLENDİRENLERE BÜYÜK MÜJDE
Bildirildiğine göre Ashâb-ı Ki­râm (aleyhimürıdvân) Allahü Teâlâ'nın: «Kadir gecesi bin aydan hayırlı­dır» âyet-i kerîmesinin inmesine sevindikleri kadar, bir başka şeye sevinmemişlerdir. Çünkü Resûlullah (s.a.v.) bir gün ashâbına isrâiloğullarından dört kimseyi, ya'nî Eyyûb, Zekeriyyâ, Harkîl ve Yûşâ' bin Nûn Aleyhimüsselâm’ı ve onların seksen sene ibâdet edip, o seneler içinde, bir göz kapayıp açacak kadar isyanda bulunmadıklarını söylediği zaman ashâb-ı kiram hayret edip, bu kısa ömrümüzle, biz buna nasıl kavuşabiliriz? dediler. Bu anda Cebrail aleyhisselâm gelip Resûlullah'a (s.a.v.): «Ey Nebiy-yi Zîşân! Sen ve ashâbın, bu dört kişinin seksen sene (bin ay) ibâdet edip, o müddet içinde göz açıp kapayacak kadar Allahü Teâlâ'ya isyanda bulun­madıklarına hayret ettiniz. Allahü Teâlâ sana bundan hayırlısını indirdi deyip, "İnnâ enzelnâ” sûresini sonuna kadar okuyup bu kıymetli sûre ile beyân olunan faziletler, sen ve ashâbının hayret ettiğiniz şeyden üstün­dür demesiyle, Resûlullah (s.a.v.) bu müjdeli habe­re çok sevindiler.
Yahya bin Necîh der ki: İsrailoğullarından bir kimse vardı. Allah yolunda cihâd ve gazâ için silâhını kuşanıp, bin ay silâhını yanından ayırmayıp, Allah yolunda cihâd etmişti. Resûlullah (s.a.v.) Eshâbına, bunu bildirince hayret ettiler. Bunun üzerine Allahü Teâlâ: «Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır» âyet-i kerîmesini indirdi. Ya'nî sizin için Kadir ge­cesini ihya, o kimsenin silâhını çıkarmayıp, bin ay Allah yolunda yaptığı cihâdın sevabından hayırlıdır. Bâzıları o kimsenin. İsrailoğulları içinde adı Şem'ûn olan âbîd bir zât dediler. Âyet-i kerîmenin devamında: «Melekler ve Rûh inerler», ya'nî güne­şin batışından, tan yeri ağarıncaya kadar melekler inerler buyuruldu. Rûh ya'nî Cebrail aleyhisselâm da iner.
 
(Abdulkâdir-i Geylânî (k.s.), Gunye’tü-tâlibîn, 300-302.s.)
 
 
RAMAZAN-I ŞERÎF’İN SON ON GÜNÜNÜN FAZÎLETİ
Hz. Aişe (r.anhâ) buyurdu ki: "Resûlulllah (s.a.v.) bu on gündeki ibadet ve taat hususunda diğer günlerden daha fazla önem verirdi” "Ramazan-ı Şerif’in son on günü girince Resûlullah (s.a.v.)  yatağa yanaşmaz, gecesini ibadetle ihya eder, ailesini uyandırır ve başka zamanlarda gayret göstermediği kadar son on günde ibadete çalışırdı. Resûlullah (s.a.v.) Allah ü Teâlâ kendisini vefât ettirinceye kadar Ramazanın son on gününü itikâfta geçirirdi.”
Allahü teâlâ: «Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır» buyuruyor. Ya'nî, Kadir gecesindeki amelin, kendisinde Kadir gecesi bulunmayan bin aydan hayırlı olduğunu beyân eylemiştir.
Kadir gecesi, Ramazan-ı şerîfin, son on gününde aranır. Hz. Âişe (r.anhâ)’dan rivayetle Resûlullah (s.a.v.) "Kadir gecesini Ramazanın son onunun tek sayılarında arayın.” buyurmuştur.
Kullar amellerine güvenmesinler diye Allah (c.c.) Kadir gecesini tam olarak insanlara bildirmedi.Bu durum, Allahü Teâlâ'nın, kullarına ömür ve ecellerini bildirmemesi gibidir: Nitekim bir kimse ne zaman öleceğini bilse, dünyâ ni'metlerine, lezzet ve şehvetlerine uyar, ecelim yaklaşınca, tevbe ve istiğfar edip Rabbime ibâdetle meşgul olu­rum, tevbekâr ve kurtulucu olarak vefat ederim der. Bu sebebden bu düşünceye kapılmamaları, her zaman havf ve recâda bulunup, ölümden korkmaları, her an iyi amelleri arttırmağa uğraşmaları, tevbeye devam etmeleri ve âhırette Allahü Teâlâ'nın rahmetiyle, azabından kurtulmalar, için, ne zaman öleceklerini onlara bildirmemiştir.
(Not: Bu fazîletli geceleri değerlendirmenin bir yolu da cemaa­te devam etmektir. Nebî (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır:
"Yatsı namâzında cemaatte bulunan kimseye, gece­nin yarısına kadar namâz kılmış gibi sevâb vardır. Yatsı ve sabah namâzlarında cemaatte bulunan kimseye ise, bütün gece namâz kılmış gibi sevâb vardır.”
"İnsanlar yatsı namâzı ile sabah namâzındaki fazîlet ve sevâbı bilselerdi, emekleyerek bile olsa mutlaka ca­miye, cemaate gelirlerdi.” buyurmuşlardır.
(Abdulkadir-i Geylânî (k.s.), Gunye’t-Tâlibîn, s. 305)
 
TERÂVİH NAMAZI
Terâvih namazı Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) sünnetidir. Terâvih namazını bir rivayette bir, diğer rivayette iki veya üç gece cemâatle kıldılar. Ertesi gece Ashâb-ı Kiram (aleyhimürrıdvân) yi­ne toplanıp, Resûlullah (s.a.v.)’in evden çıkmasını beklediler ise de, evden çıkmadığını: «Eğer çıkarsam, üzerinize teravih nemazı farz olurdu» buyurduğunu beyân eylediler.
Hazret-i Alî (r.a.) : Resûlullah'ın: «Arş'ın etrafında bir yer vardır. Ona hâtırâtü'l-kuds denir. Bu hâtırâtü'l-kuds nurdandır. Orada olan meleklerin sayısını ancak Allahü Teâlâ bilir. Onlar Allahü Teâlâ'ya öyle ibâdet ederler ki, bir saat ve bir dakika usanmazlar. Bıkmazlar. Yorulmazlar. Ramazan geceleri olduğunda, o melekler, Rablerinden, yer­yüzüne inip insanlarla beraber nemaz kılmak için izin isterler. Allahü . Teâlâ'dan verilen izin üzerine, her gece yeryüzüne inip, insanlarla bera­ber nemaz kılarlar. O meleklerin, insanlardan dokundukları kimse, öyle saîd ya'nî iyi olur ki, bundan sonra kat'iyyen şaki olmaz» buyurduğunu Hazret-i Ömer (r.a.)'e beyân ettiğimde Ömer (r.a.): Biz o saâdete mûstehâkız buyurdular ve halkı teravih için bir ye­re toplayıp, teravihin cemâatle kılınmasını emreylediler diye ri­vayet olunmuştur.
Hazret-i Alî (r.a.), mescidlere uğ­rayıp, kandillerle ışıklandırılmış ve mü'minlerin teravih namazını kıldıklarını gör­düğünde: Ömer bizim mescidlerimizi nurlandırdığı gibi,  Allahü Teâlâ da onun kabrini nurlandırsın buyurdular.
Bir hadîs-i  şerifte:  «Mescid  ve  camilerden  birine  bir kandil  asıp, mescidi aydınlatan kimseye, kandil sönünceye kadar yetmiş bin melek istiğfar ve salât ederler» buyurulmuştur
Teravih nemazı yirmi rek'attır. İki rek'atta bir selâm verilir.(daha faziletli olan budur) Teravih namazı vitirden önce kılınır. Vitrin bilinci rek'­atında "Sebbihisme rabbikel a'lâ” sûresi, ikinci rek'atında Kâfirûn sûresi, üçüncü rek'atında İhlâssûresi okunur. Zîra Resûlullah (s.a.v.) böyle kılarlardı.
Hatim üzere kılmak da müstehâbdır.
 
(Abdulkâdir-i Geylânî (k.s.), Gunye’tü-tâlibîn, 307-310.s.)
 
RECEB AYININ FAZİLETİ
Nebi (s.a.v.) buyurdu ki: "Receb ayı, Allahü Teâlâ’nın seçtiği aylardandır. O Allahü Teâlâ’nın ayıdır. Receb ayına tazim eden kişi, gerçekten Allahü Teâlâ’nın emrini büyük tutmuş olur. Allahü Teâlâ’nın emrine değer vereni de, O, naîm cennetlerine girdirir ve kendisi hakkında en büyük rızasını kesinleştirir.” (Şuâbül Îman 5/346-347)
Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Allahü Teâlâ Receb’in her gecesinde: ‘Receb Benim ayımdır, kul Benim kulumdur, rahmet de Benim rahmetimdir, fazl(-ı kerem) Benim (kudret) elimdedir. Bu ayda Benden af isteyeni mağfiret ederim, bunda Benden bir şey isteyene de veririm’ buyurur.” (Nüzhet’ül Mecâlis 1/141)
Diğer bir Hadîs-i Şerîf’te: «Receb'in ilk günü oruç tu­tanın orucu, bir yıllık oruca eşittir. Yedi gün oruç tutana, cehennemin yedi kapısı kapanır. Sekiz gün oruç tutana cennetin sekiz kapısı açı­lır. Dokuz gün oruç tutanın, Allahü Teâlâ günâhını sevaba çevirir. On gün oruç tutana gökyüzü tarafından bir ses: «Senin geçmiş günahla­rın mağfiret olundu» buyuruldu. Şeyhü'l-İmâm Hibbetullah'ın bildirdiği  Hadîs-i  Şerifte:  «Bir kimse  Receb'in ilk günü oruç tutsa, Aliahü Teâlâ onun bu orucunu, yetmiş yıllık günahına keffâret eder. Onbeş gün oruç tutsa, Allahü Teâlâ kıyamet gü­nünde onun hesabını kolay görür. Receb ayından otuz gün oruç tuta­na, Allahü Teâlâ rızâ berâtı ve hücceti ihsan eder. Onu azâbdan korur» buyuruldu.
Bir ihtiyâr, Resûlullâh (s.a.v.)’in Receb ayının fazîleti hak­kındaki beyânlarından sonra: "Yâ Resûlallâh (s.a.v.)! Ben ihtiyârım, Receb ayının hepsini tutamam.” dediğinde: "Sen Receb’in evvel günü, ortası ve âhir günü oruçlu ol, cüm­lesini oruç tutmuş gibi olursun.” buyurmuşlardır.
Enes bin Mâlik'in (r.a.) bildirdiği Hadîs-i Şerîfte: «Cennette bir köşk vardır. Ona ancak Receb ayını oruç tutmakla geçirenler girer.» bu­yuruldu.
Not : Üç aylar’da okunacak duâlar bir sonraki sayfadadır
(Abdulkâdir-i Geylânî (k.s.), Gunye’tü-tâlibîn,267-269.s.)
Receb-i şerîfte okunacak duâ:
Bi’smi’llâhi’r- rahmâni’r- rahîm
Allâhümme bârik lenâ fî recebe ve şa’bân ve belliğnâ ramazân vahtim lenâ bi’l-îmân ve yessir lenâ bi’l- kur’ân.
(Bu duânın, sayı sınırlaması olmamakla bera­ber, Receb-i şerîf boyunca günde 100 def‘a okunması fazîletlidir.)
Receb-i şerîf duâları:
İlk on (10) gün: "Sübhâna’llâhi’l- hayyil- kayyûm”
İkinci on (10) gün: "Sübhâna’llâhi’l- ehadi’s- samed”
Son on (10) gün: "Sübhâna’llâhi’l- ğafûri’r- rahîm”
(İbadet Takvimi ve Dualar, Misvak Neşriyat s.42)
Mİ’RÂC MUCİZESİ
"Eksiklikten uzaktır O Allah ki, geceleyin kulunu Mescid-i Haram'dan, çevresini bereketli kıldığımız Mescid-i Aksa'ya yürüttü. O'na ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye. Gerçekten O işiten gören­dir." (İsrâ s. 1.a.) 
Açıkça İsra mucizesini bildiren bu ayeti kerime, İsrâ'nın uykuda değil de uyanıklık halinde gerçekleştiğine ve ruh ile cesedin birlikte bulunduğuna sarîh olarak delâlet etmektedir. İşte bu İsra mucizesine ayette geçtiği ve sahih hadislerde anlatıldığı şekilde inanmak vaciptir. Mirac'a gelince bu semavî bir yolculuktur. Sahih hadislerle sabittir, ilgili hadislerin tamamı tevatür ifade etmektedir.
"Yatsı namazını sizin yanınızda kıldım, sonra Beytü'l-Makdİs'e gidip namaz kıldım. Sonra gördüğünüz gibi, sabah namazını da sizinle beraber Mekke'de kıldım" buyurmuştur
Hiç şüphesiz, İsra ve Miraç Nebi (s.a.v.)’in, en büyük mucizelerindendir. İlgili ayet ve hadislerde anlatıldığı şekilde, bu gece Nebi (s.a.v.)Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksa'ya gitmiş, buradan semâlara çıkmışlar, Hz. İbrahim (a.s.)’la buluşup görüştüğü yedinci kat semadan daha ötelere giderek nihâyet Sidre-i Müntehâ'ya ulaşmışlardır. Cennete girmiş, cehennemi görmüştür. Burada (yani Sidre-i Müntehada) Cibril'i biraz geride bırakarak, kendisi için işaret edilen yere kadar gitmişle, bu makamda durup Rabbi ile söyleşmişler; ondan vasıtasız emirler ve hediyeler almışlar, onun cemal ve kemal nurunun tecellisinde kalmışlar, ona münacatta bulunup ümmeti için dua ve niyaz eylemişler, ondan rahmet, hidayet ve lütuflar dilemişlerdir. Burada hiç bir peygambere ve meleğe nasib olmayan ilâhi bir yakınlığa ermişler; yüceler yücesi Allah (c.c.)’nun nurunu, belki de kendisini görmüşlerdir. O derece ona yakınlaşmışlardır ki, izzet ve ceberrût sahibi Allah (c.c.) ile kendisi arasında iki kavs (yay) arası kadar, hatta bundan daha az bir mesafe kalmıştır. Böylesine bir yakınlıktan, böylesine bir müstesnâ ve münezzeh huzurdan ayrılırken de, ümmeti için üç büyük hediye almışlar, dönüşünde bunları da ümmetine tebliğ ve müjde etmişlerdir.
(Celaleddin-i Suyûtî, Hasâis’ül Kübrâ, 273,310.s.) 
Mİ‘RÂC GECESİNDE KILINACAK NAMÂZ
VE OKUNACAK DUÂ
Receb-i şerîfin yirmi yedinci gecesi oniki (12) rek‘at namâz kılınır. Her iki rek‘atta bir selâm verilir. Her rek‘atta bir (1) Fâtiha ve onbir (11) İhlâs okunur. Namâzdan sonra yüz (100) defa salevât-ı şerîfe ve bir kere şu duâ okunur:
Allâhümme innî eselüke bi-müşâhedeti esrâri’l- muhibbîne ve bi’l- hılveti’lletî hassante bi-hâ seyyidi’l- mürselîn. Hîne üsriyet bihî leyletü’s- sâbi’u ve’l-ışrûne en-terhame kalbiye’l- hazîne ve tücîbe da‘vetî yâ ekrame’l- ekramîn. Âmin!
RECEBİN YİRMİ YEDİNCİ GÜNÜ VE GECESİ İBÂDETLERİ
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyet edilmiştir: Resûlullâh (s.a.v.): Recebin yirmiyedinci günü oruç tutan kimse için, Hâkk Te‘âlâ, altmış ay oruç tutmuş sevâbını yazar. Ve o gün Nebî (s.a.v.) üzerine Cebrâil (a.s.)’ın Allâhü Te‘âlâ tarafın­dan peygamberlik vazîfesini indirdiği ilk gündür.” buyurdu­lar.
Hasan-ı Basrî (r.a.) anlatmıştır: "Abdullâh b. Abbâs (r.a.) Recebin yirmiyedinci günü sabahından i‘tibâren i‘tikâfa gi­rerdi. O, öğle vaktine kadar namâz kılardı. Öğle namâzını kıldıktan sonra biraz istirahât eder, sonra (dört rek‘at) namâza durur: Her rek‘atta; bir Fâtiha, üç Kadir sûresi (İnnâ enzelnâhu fî leyleti’l-kadr), elli (50) İhlâs sûresini (kul hüva’llâhu ahad), bir Felâk ve bir Nâs sûresini okuyarak kı­lardı. Sonra ikindi vaktine kadar duâ ederdi. İbn-i Abbâs (r.a.), Resûlullâh (s.a.v.)’in böyle yaptığını da söylerdi.”
Ebû Hüreyre ve Selmân-ı Fârisî (r.a.)’dan bildirilmiştir: Re-sûlullâh (s.a.v.): Resûlullah'ın (sallâllahü aleyhi ve sellem): «Receb ayında bir gün bir gece vardır ki, bir kimse o gün oruç tutsa, gecesinde nemaz kılsa, ibâ­dete devam eylese, bir senenin bütün günlerini oruç tutmuş, bütün ge­celerini ibâdetle geçirmiş sevabı verilir. O gün Recebin yirmiyedinci gü­nüdür. O gün Resûlullah'ın risâletle gönderildiğinin bildirildiği gündür» buyurdular. Öyle ise bu gecede kaza namazı olan biraz kaza namazı veya nafile namaz kılmalı ve Kur’an-ı Kerim oku­malıdır. Günahlarını düşünerek tevbe istiğfara devam etmeli, Peygamber (s.a.v.)’e salavât-ı şerifeyi fazlaca getirmeli, zikir, tevhid, duâ ve niyazda bulunarak bu gecenin nurundan, feyzin­den istifade etmelidir.
(Hz. Gavs-ı A’zam Seyyid Abdü’l-kâdir-i Geylânî (k.s.), Üç Aylar ve Fazîletleri)
SAFER AYINDA HER GÜN OKUNACAK DUÂ
Bi’smi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîm
E’ûzü bi’llâhi min serri hâzâ’z-zamâni ve este’îzu bihi
min sürûri sâiri’z-zamâni ve e’ûzu bi-celâli vechike
ve cemâli kudsike en tücîrenî mine’l-belâ-i fî hâzihi’sseneti
ve kınâ min serri mâ-kadayte fîhâ ve ekrimnâ
fî’s-saferi yâ ekreme’l-ekremîne. Ezhir vahtim hâzihi’ssuhûre
‘aleyye bi’s-selâmeti ve’s-sa’âdeti ve li-ehli
beytî ve li-’akribâî ve li-cemî’i ümmeti Muhammedin
‘aleyhi’s-salâtü ve’s-selâmu bi-rahmetike yâ erhame’rrâhimîne.
Allâhümme ferricnâ bi-duhûli’s-saferi vahtimlenâ
bi’l-hayri ve’z-zaferi.
SAFER AYININ ILK VE SON ÇARSAMBA
GÜNÜNDE OKUNACAK DUÂ
E’ûzu bi’llâhi mine’s-seytâni’r-racîm. Bi-smi’llâhi’r-rahmâni’rrahîm.
Selâmun ‘aleyküm ketebe rabbüküm ‘alâ nefsihi’r-rahmete.
Selâmun ‘aleyküm bi-mâ sabertüm fe-nigme ‘ukbe’d-dâri. Selâmun
‘aleyküm udhulû’l-cennete bi-mâ küntüm ta’melûne. Ve selâmun
‘aleyhi yevme vulide ve yevme yemûtü ve yevme yub’asü
hayyan. Ve selâmu ‘aleyye yevme vulidtü ve yevme emûtü ve
yevme ub’asü hayyan. Selâmun ‘aleyke se-estegfiru le-ke rabbî
innehu kâne bî hafiyyan. Ve selâmun ‘alâ meni’ttebe’a’l-hüdâ. Ve
selâmun ‘alâ ‘ibâdihi’llezîne’stafâ. Selâmun ‘aleyküm lâ-nebtegi’lcâhilîne.
Selâmun kavlen min rabbi’r-rahîmin. Selâmun ‘alâ Nûhin
fî’l-’âlemîne. Innâ ke-zâlike neczî’l-muhsınîne. Innehu min ‘ibâdinâ’l-
mü’minîne. Selâmun ‘alâ Ibrâhîme. Ke-zâlike neczî’l-muhsinîne.
Innehu min ‘ibâdinâ’l-mü’minîne. Selâmun ‘alâ Mûsâ ve Hârûne.
Innâ ke-zâlike neczî’l-muhsinîne. Innehümâ min ‘ibâdinâ’lmü’minîne.
Selâmun ‘alâ Ilyâsîne. Innâ ke-zâlike neczî’l-muhsinîne.
Innehu min ‘ibâdinâ’l-mü’minîne. Ve Selâmun ‘alâ’l-mürselîne.
Selâmun ‘aleyküm tıbtüm fe’dhulûhâ hâlidîne. Selâmun hiye hattâ
metla’i’lfecri. Allâhümme bârik fî sehri’s-saferi va’htim le-nâ bi’ssa’âdeti
ve’z-zaferi.
SAFER AYINDA KILINACAK NAMÂZ
Safer ayının ilk ve son çarsamba gecesi nısfu’l-leylden (gece
yarısından) sonra yeryüzüne nâzil olacak belâlardan bi-izni’llâhi
Te‘âlâ muhâfaza olmak için imsâkten evvel dört rek‘at nâfile namâzı
kılıp Fâtiha’dan sonra zamm-ı sûre olarak, birinci rek‘atte
17 "Innâ a’taynâ”; ikinci rek‘atte 5 "Ihlâs”; üçüncü rek‘atte 1 "kul
e’ûzu bi-rabbi’l-felak”; dördüncü rek‘atte 1 "kul e’ûzu bi-rabbi’nnâs”
okuyup selâmdan sonra duâ edilecektir. Kezâ, Saferin son
çarsambasının ya gecesi veyâ gündüzü iki rek‘at namâz kılıp birinci
ve ikinci rek‘atte Fâtiha’dan sonra 11’er "Ihlâs” okunacak.
Namâzdan sonra 7 def‘a istigfar edilecek ve el kaldırıp 11 def‘a
salât-ı münciye ve sonlarında inneke ‘alâ külli sey’in kadîr okunacaktır.
Bu duâlarda, "Allâhü Te‘âlâ’nın, kendimizi ve âile efrâdımızı
ve bilcümle mü’minleri âfât-ı semâvîye, âfât-ı arzîyelerden
ve cemî’ belâlardan muhâfaza buyurması” için niyâz edilecektir.
 
ŞABAN AYININ FAZİLETİ
 
Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Şaban  ayı Benim ayımdır. Kim şaban ayına değer verirse muhakkak ki o, Benim emrime önem vermiş olur. Benim emrimi büyük tutana ise, Ben kıyamet günü öncü bir kurtarıcı  ve iyi bir hazırlık olurum” (Dürret’ül Vâizîn)
Ümmü Seleme (r.anhâ), Resûlullah (s.a.v.)'in Ramazan’dan başka aylarda, Şa'ban'dan daha çok hiç bir ayda oruç tutmadığını bil­dirdirmiştir.
Hz.  Enes'in (r.a.) Resûlullah (s.a.v.) oruçların en üstünü hangisidir? sorusuna cevâb olarak: «Oruçların en üstünü Ramazan-ı Şerife ta'zîm ve hürmet için Şa'­ban ayında tutulan oruçtur» buyurduğunu beyân eylemiştir.
Abdullah (r.a.)'ın bildirdiği Hadîs-i Şerîf’te: «Şa'­ban ayının son pazartesi günü oruç tutanın günahları mağfiret olunur» buyurdu.
İbn-i Seyf el-Yemenî (k.s.) "Şaban ayı Resûlullah (s.a.v.)’e Salâvât-ı Şerîfe getirme ayıdır.”
Bu ay hayır kapılarının açıldığı bereketlerin saçıldığı, hataların bırakıldığı günahların örtüldüğü ve mahûkatın en hayırlısı Hz. Muhammed (s.a.v.)’e salâvâtın çokça yapıldığı bir aydır. Artık her akıllı mümine gereken;  bu ayı gafletle geçirmeyip, geçmiş günahlarına tövbe ile temizlenerek Ramazan’ı karşılamaya hazırlanmalıdır. Böylece kul, Şaban ayında Rabbına çokça yalvarmalıdır.
Resûlullah (s.a.v.) Abdullah bin Ömer bin Hattâb (r.a.)’e hitaben: «Ey Abdullah! Beş şeyden önce beş şeyin kıymetini bil:
1 — İhtiyar, âciz ve kuvvetsiz olmadan gençliğin, 
2 — Hasta ve sakat olmadan sıhhatin, 
3 — Fakir ve yoksul olmadan zenginliğin, 
4  — Meşguliyetten önce boş vaktin,
5  — Ölümden önce hayatın kıymetini bil», buyurdu
(Abdulkâdir-i Geylânî (k.s.), Gunye’tü-tâlibîn,279-282.s.)
Şa‘bân-ı şerîfte okunacak duâ: Allâhümme bârik lenâ fî şa’bân ve belliğnâ ramazân vahtim lenâ bi’l-îmân ve yessir lenâ bi’l- kur’ân.
(Bu duânın, sayı sınırı olmamakla beraber, Şa’bân-ı şerîf boyunca günde 100 defa okunmasında fazîlet vardır.)
Şa‘ban-ı şerîf duâları:
İlk on (10) gün: "Yâ latîfü celle şânühü”
İkinci on (10) gün: "Yâ rezzâku celle şânühü”
Son on (10) gün: "Yâ azîzü celle şânühü”
(İbâdet Takvimi ve Duâlar, Misvâk Neşriyat, 55.s.)
 
BERÂT GECESİNDE OKUNACAK DUÂLAR
(Bu iki duâ akşamla yatsı arasında 3’er defa okunmalı ve okuyuştan önce Yâsîn-i şerîf okunmalıdır.)
Bi’smi’llâhi’r- rahmâni’r- râhîm
Allâhümme yâ ze’l-menni velâ yümennü ‘aleyhi. yâ ze’l-celâli ve’l-İkrâm. Yâ ze’t-tavli ve’l-in‘âm. lâ- ilâhe illâ ente zahra’l-lâci’îne ve câre’l-müste’cirîne ve emâne’l-hâifîne. Allâhümme in-künte ketebtenî ‘ındeke fî ümmi’l-kitâbi şe­kıyyen ev mahrûmen ev matrûden ev mukatteren ‘aleyye fî’r-rızkı fe’mhu’llâhümme bi fazlike şekâvetî ve hırmânî ve tardî ve ıktâre rızkî ve esbitnî ‘ındeke fî ümmi’l-kitâbi sa‘îden ve merzûkan ve müveffekan li’l-hayrâti fe-inneke kulte ve kavlüke’l-hakku fî kitâbike’l-münzeli ‘alâ lisâni nebiyyike’l-mürselîn. Yemhu’llâhu mâ-yeşâü’ ve yüsbitü ve ‘ındehu ümmü’l-kitâbi ilâhî bi’t-tecelliyyi’l-‘azîmi fî leyleti’n-nısfi min şa‘bâne’l- mükerremi’lletî fî-hâ yüfraku küllü emrin hakîmin. Ve yübremü en-tekşife ‘annâ mine’l-belâi’ mâ-na‘lemü vemâ lâ-na‘lemü vemâ ente bihî a‘lemü inneke ente’l-e‘azzü’l- ek­rem. Ve sallâ’llâhu ‘alâ seyyidinâ Muhammedin ve ‘alâ âlihî ve ashâbihî ve evlâdihî ve ezvâcihî ve sellem.
Bi’smi’llâhi’r- rahmâni’r- râhîm
"İlâhî cû‘düke dellenî ‘aleyk. Ve ihsânüke evsalenî ileyk. Ve keremüke karrebenî ledeyk. Eşkû ileyk mâ-lâ yahfâ ‘aleyk. Ve es’elüke mâ-lâ ye’süru ‘aleyk. Îz-‘ılmüke bi-hâlî yekfî ‘an süâlî. Yâ müferrice kürebe’l-mekrûbîn. Ferric annî mâ-ene fîh. Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü mine’z-zâlimîn. Festecibnâ leh. Ve necceynâhü mine’l-ğammi ve kezâlike nünci’l- mü’minîn. Allâhümme yâ ze’l-menni velâ- yümennü ‘aleyh.”
Bu salavât 100 def’a okunacaktır. "Allâhümme salli ‘alâ rûh-i seyyidinâ muhammedin fi’l-ervâh. Ve salli ‘alâ cesed-i seyyidinâ muhammedin fi’l-ecsâd. Ve salli ‘alâ kabr-i seyyidinâ muhammedin fi’l- kubûr.”
HADÎS-İ ŞERİF
"Allâhü Te‘âlâ bu gece ümmetime, Benî Kelb kabîlesinin koyunlarının tüyleri adedince rahmet eder.” buyurulmaktadır. (İbâdet Takvimi ve Duâlar, Misvâk Neşriyat, 59-64.s.)
BERÂT GECESİ KILINACAK NAMÂZ (ÖZEL SAYFA)
Bu gecede yüz rekat namâz kılınır. Bu durumda namâzın, her iki rek‘atında bir selâm verilir. Her rek‘atta Fâtihadan sonra 10 (on) İhlâs-ı şerîf okunur. İsteğe göre bu namâz on rek‘at da kılınabilir. (O zamân her rek‘atta Fâtihadan sonra 100 (yüz) İhlâs-ı şerîf okunur ve 10 (on) rek‘atın sonunda bir kerre selâm verilerek namâz tamâmlanır.) Bu şekilde kılmak, bütün müstehâb namâzlarda rivayet edilmiştir. Selef (r.a.), bu namâzı kılar ve buna "Hayır namâzı” derlerdi. Hattâ bu namâzı, bir araya toplanıp cemâatle de kılarlardı.
(Hanefî mezhebinde terâvihten başka hiçbir nafile namâz cemâatle kılınmaz.)
Hasan-ı Basrî (rh.a.)’in bu namâz için şöyle dediği rivâ-yet olunur: "Allâh Resûlü (s.a.v.)’in sahâbîlerinden otuz kişi bana dediler ki:
"Bu gecede bu namâzı kılan bir kimseye, Cenâb-ı Hakk yetmiş defa nazar eder ve her bir nazar ile onun yetmiş ihtiyâcını giderir. Bu ihtiyâcların en azı da affe­dilmektir.”
(Hüccetü’l- İslâm İmâm-ı Gazâlî (rh.a.), İhyâ-u Ulûmi’d-din, 1 c, 555. s.)
BERÂT GECESİNDE NE YAPMALIYIZ?
Gündüzünü mutlakâ oruçlu geçirmeliyiz. Hz. Alî (k.v.)‘den "Şabânın onbeşinci günü oruç tutun, gecesinde kâim olun.” meâlinde İbn-i Mâce bir hadîs rivâyet etmiştir.
(Hüccetü’l- İslâm İmâm-ı Gazâlî (rh.a.), İhyâ-u Ulûmi’d-dîn 1 c, 556. s.)
Dedikodudan, yalandan, harâma bakmaktan sakınmalı­yız. İftârımızı yapıp Allâhü Te‘âlâ’ya şükrettikten ve akşam namâzını edâdan sonra, üç defa Yasîn-i şerîf okunacaktır. Her Yâsîn’den sonra bir defa Berât duâları okunacaktır. Bu Berât duâları; ilk okuyuşta Cenâb-ı Hakk’tan hayırlı ve uzun ömür taleb ile kazâ’ ve belâlardan korunmak; ikinci­sinde bol ve helâl rızık temennîsi; üçüncüsünde, son nefe­sinde hüsn-i hâtime (imanla) ile bu dünyâdan göçmek niy­yetiyle, okunacaktır.
 
BERÂT GECESİ
Hazret-i Ali (r.a.)’den rivayetle Resûlullah (s.a.v.): «Allahü Teâlâ (yani Allah (c.c.)’nun rahmeti) Şa'ban'ın onbeşinci ge­cesi birinci kat göğe iner. Müşrik, bid'at ehli, sıla-i rahim yapmıyan (akrabası ile alâkasını kesen) ve zina yapan kadınlardan başkasını mağfiret eder» buyurdular
Nebî (s.a.v.)  buyurdular ki: "Şaban’ın on beşinci gecesi olduğu zamân o gece­yi ibadetle ihyâ ediniz. Gündüzünü de oruçla geçiriniz. Çünkü Allâh, o gece güneş doğuncaya kadar dünya ale­mine rahmet nazarı ile tecelli eder. Ve buyurur ki:
-Yok mu istiğfar eden, mağfiret edelim? Yok mu rızık isteyen, rızıklandıralım? Yok mu dert ve musibete uğra­yan, şifa verelim? Daha ne gibi dilekleri olanlar varsa istesinler verelim.”
Cebrâil (a.s.) Resûlullah (s.a.v.)’e "Yâ Muhammed (s.a.v.) Bu gece duaya çok çalış. Zira bütün ihtiyaçlar gerçekten bu gece görülecektir.” buyurmuştur. 
Hadîs-i Şerîfte: «Şa'ban'ın onbeşinci gecesinde Allahü Teâlâ'nın kulları üzerine rahmeti zuhur edip (ortaya çıkıp), mü'minleri mağfiret eder, kâfirlere ise mühlet verir. Kin ve hased sahibi olanları, bu sıfatlarını terk edinceye kadar kendi hallerinde bırakır» buyurulmuştur.
İkrime (r.a.) der ki, Şa'ban'ın onbeşinci gecesinde, Allahü Teâlâ, gelecek sene o geceye kadar bir se­nelik işleri tedbîr, takdîr ve ta'yîn eder. O yıl içinde ölecek olanların isim­leri yaşayanlar defterinden, ölüler defterine geçirilir. O sene hacca gide­cek olanlar yazılır.
Berat gecesi, hü­küm, kaza, gadab ve rızâ gecesidir. Berât gecesi red veya kabul, kavuşamamak ve kavuşmak, saâdet ve şekâvet gecesidir. Berat gecesine birisi saîd, diğeri baîd [uzak] olur. Birisi mükerrem, diğeri mahrum olur. Hazırlanmış kefenler vardır; sâhibleri ise çarşılarda işle meşgullerdir. Çok kazıl­mış kabirler vardır, sâhibleri ise sevinç ve gururdadırlar. Çok gülen ağızlar vardır, sâhibleri pek kısa zamanda göçücüdür.
(Abdulkâdir-i Geylânî (k.s.), Gunye’tü-tâlibîn,282-287.s.)
 
HACCA GİDEMEYENLERE TESELLİ!
Hazret-i Âişe-i Sıddîka (r.anhâ) vâlidemiz, rivâyet ettikleri hadîste
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in şöyle müjde verdiklerini
haber veriyorlar: "Zilhicce’nin ilk on gününün gecelerinden
birini ihyâ etmesi, o kimsenin bir seneyi hacc ve umre ibâdetiyle
ihyâ etmesi gibidir. Bu (dokuz) günlerden bir gün
oruç tutması, senenin öbür vakitlerinde ibâdetle mesgûl olması
gibidir; o kadar sevâb alır.” Hazret-i Alî (k.v.) Efendimiz’den
de Peygamber (s.a.v.) Efendimizin şu müjdeli hadîs-i şerîfleri
rivâyet edilmiştir: "Zilhicce’nin ilk on günü gelince siz tâat
ve ibâdete gayret ediniz; zîrâ Allâhü Te‘âlâ o günleri, öbür
günlerden üstün; gecesine hürmeti de gündüzüne hürmet
gibi kılmıştır. Biriniz Zilhicce’nin ilk on gecesinden birinde,
gecenin üçte ikisi geçtikten sonra dört rek‘at namâz kılıp
her rek‘atta Fâtiha’dan sonra üçer kere Âyetü’l-kürsî, üçer
kere İhlâs-ı şerîf ve birer kere de Felak ve Nâs sûrelerini
okusa ve namâzı bitirince ellerini kaldırıp "Sübhâne zî’l-’izzeti
ve’l-ceberût. Sübhâne zi’l-kâ‘ideti ve’l-melekût. Sübhâne’l-hayyü’llezî
lâ-yemût. Lâ-ilâhe illâ hüve yuhyî ve yumît ve hüve hayyun
lâ-yemût. Sübhâna’llâhi rabbi’l-’ibâdi ve’l-bilâdi ve’l-hamdü
li’llâhi kesîran tayyîben mübâraken ‘alâ küllî hâlin. Allâhu ekber kebîran.
Rabbenâ celle celâluhu ve kudrete bi-külli mekânin” dese
ve sonra da dilediği gibi duâ eylese Beytullâh’ı haccetmiş,
Resûlullâh (s.a.v.)’i ziyâret etmiş ve Allâh (c.c.) yolunda cihâd
etmiş gibi ecir ve sevâb kazanır. Allâhü Te‘âlâ o kimseye,
o kimsenin, dilediği şeyi verir. Sizden biriniz, Zilhicce’nin
ilk on gecesinin her gecesinde bu namâzı kılsa bu
duâyı okusa ve diledigi gibi duâ etse Allâhü Te‘âlâ, ona Firdevsü’l
a‘lâyı helâl kılar; günâhlarını ondan siler. O kimse
Arefe günü oruç tutsa gecesinde de bu namâzı kılsa ve haber
verildiği üzere duâ etse Allâhü Te‘âlâ’ya yalvarsa; Allâhü
Te‘âlâ: "Ey benim meleklerim, şâhid olunuz ki ben o kulumu
bağısladım. Beytullâhı haccedenlere, onu ortak eyledim.”
der. Bu hâlde melekler, Allâhü Te‘âlâ’nın o mü’min kulunun
kıldığı namâzı ve ettiği duâsı sebebiyle ihsân buyurduğu
ecir ve sevâblardan ötürü sevinirler ve neş’elenirler.”
(Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî (k.s.), Gunyetu’t-Tâlibîn, 320. s.)
ZİLHİCCE AYININ İLK ON GÜNÜNÜN FAZİLETİ
Âişe (r.anhâ)’dan rivâyetle: Resûlullah (s.a.v.) zamanında tegannî ve nağmeyi (müzikle uğraşmayı) seven bir kimse var­dı. Zilhicce ayı görününce oruç tutardı. Bu hâli Resûlullah (s.a.v.)’e ulaşınca, onu huzuruna çağırıp: «Seni bu günlerde oruç tutmaya mecbur eden sebeb nedir?» buyurdu. Yâ Resûlullah, şu günler, meşâir ve hac günleridir. Hacıların dualarına ortak olmağı Allahü Teâlâ’dan istedim cevabını verdi. Resûlullah (s.a.v.)  ona: «Zilhicceden oruç tuttuğun her gün için, bin köle azâd etmiş, bin deve kurban eylemiş ve Allah yolunda cihâd eden gâzî ve askerleri götürmek için bin at hediye etmiş gibi sevabın vardır. Arefe günü ol­duğunda senin için iki bin köle azâd etmiş, ondan önce bir sene ve son­ra bir sene oruç tutmuş gibi sevab vardır» buyurdu.
İbn-i Abbâs (r.a.)’in  bildirdiği Hadîs-i Şerîfte: Nebî (s.a.v.) «İçinde oruç tutula­cak ve sâlih ameller işlenecek günler içerisinde Allahü Tealâ katında Zil­hiccenin ilk on günündekilerden daha sevgili yoktur» buyurduğunda, ora­da bulunanlar, yâ Resûlullah (s.a.v.), Allah yolunda cihad da mı ondan sevgili
değildir, sordular. Cevâblarında: «Allah yolundaki cihad da ondan sevgili değildir. Ancak mal ve canı ile beraber cihâd için çıkıp da, geriye hiçbir şey bırakmaksızın, bu uğurda mal ve canını feda eden kimse müstes­nâdır ve Allahü Teâlâ katında daha sevgilidir» buyurdu.
Nebi (s.a.v.): "Zilhicce’nin ilk on gününde yapılan amel yedi yüz katıyla mükâfatlandırılır.” (Tâberânî, Kebir, 10/246)
Bu günlerde fakîre sadaka veren, pey­gamberlere yardım etmiş gibi olur, bir hasta müslümanı yok­layan, Allahü Teâlâ'nın evliya kullarını ziyaret etmiş, dolaşmış gibi olur. Bir cenazede bulunsa, Allahü Teâlâ'nın ayını uğurlamış gibi olur. Bir mü'mine elbise giydirse, Allahü Teâlâ ona Cennet hullesi ihsan eder. Bir ye­timin gönlünü etse, Allahü Teâlâ kıyamet günü onu Arşın gölgesinde bu­lundurur. İlim meclisinde bulunsa, peygamberler meclisinde bulunmuş gibi olur.
(Abdulkâdir-i Geylânî (k.s.), Gunye’tü-tâlibîn, 352-353.s.)
ZİLHİCCE’NİN ONUNCU GÜNÜNÜN FAZİLETİ
Saîd-i Hudrî'den (r.a.) bildirdi­ği hadîsi şerîfde: «Ayların üstünü ve efendisi Şehr-i Ramazandır. On­dan daha büyüğü, hacc-ı ekber ve Kurban bayramının bir araya geldiği Zilhiccenin onuncu günüdür»buyuruldu. Şeyh Ebülberekât'ın isnâd ile hazret-i Câbir'den (r.a.) bildirdiği hadîs-i şerîfde Resûlullah (s.a.v.) : «Dünya günlerinin en üstünü Zilhiccenin onuncu günüdür»buyurdu.
ZİLHİCCE AYININ İLK DOKUZ GÜNÜ İBÂDETLERİ
Hazret-i Âişe Sıddîka (r.anhâ) Vâlidemiz, rivâyet ettikleri Hadîs’te Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in şöyle müjde verdiklerini haber veriyorlar: "Zilhicce’nin ilk on gününün gecelerinden birini ihyâ etmesi, o kimsenin bir seneyi hacc ve umre ibâdetiyle ihyâ etmesi gibidir. Bu (dokuz) günlerden bir gün oruç tutması, senenin öbür vakitlerinde ibâdetle meşgûl olması gibidir; o kadar sevâb alır.” Hazret-i Alî (k.v.) Efendimiz’den de Cenâb-ı Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in şu uzun müjdeli Hadîs-i Şerîf’leri rivâyet edilmiştir: "Zilhicce’nin ilk on günü gelince siz tâat ve ibâdete gayret ediniz; zîrâ Allâhü Te‘âlâ o günleri, öbür günlerden üstün; gecesine hürmeti de gündüzüne hürmet gibi kılmıştır. Biriniz Zilhicce’nin ilk on gecesinden birinde, gecenin üçte ikisi geçtikten sonra dört rek‘at namâz kılıp her rek‘atta Fâtiha’dan sonra üçer kere Âyetü’l-kürsî, üçer kere İhlâs-ı Şerîf ve birer kere de Felâk ve Nâs sûrelerini okusa ve namâzı bitirince ellerini kaldırıp "Sübhâne zî’l-‘izzeti ve’l-ceberût. Sübhâne zî’l-kâ‘ideti ve’l-melekût. Sübhâne’l-hayyü’llezî lâ-yemût. Lâ-ilâ-he illâ hüve yuhyî ve yumît ve hüve hayyun lâ-yemût. Süb-hâna’llâhi Rabbi’l-‘ibâdi ve’l-bilâdi ve’l-hamdü li’llâhi kesîran tayyiben mübâraken ‘alâ küllî hâl. Allâhü ekber kebîrâ. Rabbenâ celle celâluhu ve kudrete bi-külli mekân.” dese ve sonra da dilediği gibi duâ eylese Beytullâh’ı haccetmiş, Resûlullâh (s.a.v.)’i ziyâret etmiş ve Allâh (c.c.) yolunda cihâd etmiş gibi ecir ve sevâb kazanır. Allâhü Te‘âlâ o kimseye, o kimsenin dilediği şeyi verir. Sizden biriniz, Zilhicce’nin ilk on gecesinin her gecesinde bu namâzı kılsa bu duâyı okusa ve dilediği gibi duâ etse Allâhü Te‘âlâ, ona Firdevs-i a‘lâyı helâl kılar; günâhlarını ondan siler. O kimse Arefe günü oruç tutsa gecesinde de bu namâzı kılsa ve haber verildiği üzere duâ etse Allâhü Te‘âlâya yalvarsa; Allâhü Te‘âlâ: "Ey benim meleklerim, şâhid olunuz ki ben o kulumu bağışladım. Beytu’llâhı haccedenlere, onu ortak eyledim.” der. Bu hâlde melekler, Allâhü Te’âlâ’nın o Mü’min kulunun kıldığı namâzı ve ettiği duâsı sebebiyle ihsân buyurdukları ecir ve sevâblardan ötürü sevinirler ve neş’elenirler.”
(Es-Seyyîd Abdü’l-kâdir-i Geylânî (k.s.), Gunyetu’t-Tâlibin, 320.s.)
TEŞRÎK TEKBÎRLERI
Kurbân bayramının arefe gününün sabah namâzından
i‘tibâren bayramın dördüncü gününün ikindi namâzına
kadar yirmiüç vakit farz namâzlardan sonra
def‘a: "Allâhü ekber, Allâhü ekber, Lâilâhe illâ’llâhu
va’llâhu ekber, Allâhü ekber ve li’llâhi’l hamd” diye tekbîr
alınır ki, buna (teşrîk tekbîri) denir. Teşrîk tekbîrleri,
âlimlerin birçoğuna göre vacîbdir.
(Ömer Nasûhî Bilmen (rh.a.), Büyük Islâm Ilmihâli, 166. s.)

Yazar: Ömer Muhammed Öztürk
Kaynak: Ehli Sünnet Kaynaklar
Katagori: Dualar, Üç Aylar Hicri Ayların Faziletleri, Hıfz Şifa Ayetleri
Sayfa Sayısı: 316
Boyut: 11 x 16 cm 
Basım Yeri: İstanbul
Kapak Türü: Karton Kapak
Kağıt Türü: Şamua Kağıt
Dili: Arapça-Türkçe 
Dağıtım: Kitap Takipçileri
Temin Süresi: Aynı gün kargo


Bu ürüne ilk yorumu siz yapın!
Bu ürünün fiyat bilgisi, resim, ürün açıklamalarında ve diğer konularda yetersiz gördüğünüz noktaları öneri formunu kullanarak tarafımıza iletebilirsiniz.
Görüş ve önerileriniz için teşekkür ederiz.
Tavsiye Ürünler
İbadet Takvimi ve Dualar, Hicri Mübarek Gün Ve Geceler, Salevatı Şerifeler, İsmi Azam, Hıfz, Şifa Ayetleri Duaları, Ömer Muhammed Öztürk, Çanta Boy İbadet Takvimi ve Dualar, Hicri Mübarek Gün Ve Geceler, Salevatı Şerifeler, İsmi Azam, Hıfz, Şifa Ayetleri Duaları, Ömer Muhammed Öztürk, Çanta Boy, Misvak Neşriyat Yayınları İbâdet Takvimi ve Dualar Kitabı Mübarek Günler, Salevatı Şerifeler, Şifa Ayetleri ve Duaları ömer muhammed öztürk kitap sipariş, Misvak Neşriyat, İbadet - Ameller ibadet takvimi kitabı, misvak neşriyat
İbadet Takvimi ve Dualar, Hicri Mübarek Gün Ve Geceler, Salevatı Şerifeler, İsmi Azam, Hıfz, Şifa Ayetleri Duaları, Ömer Muhammed Öztürk, Çanta Boy

Tavsiye Et

*
*
*
IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.