Antikacı, Bahadır Yenişehirlioğlu

Antikacı, Bahadır Yenişehirlioğlu

Kategori
Yayınevi
Barkod
antikacı kitabı, türk, öykü, roman, timaş
Vitrin Katagorisi
Aynı gün kargo
Antikacı, Bahadır Yenişehirlioğlu
Romanları ve oyunculuğu ile Türkiye’de ve dünyada büyük ilgiyle takip edilen Bahadır Yenişehirlioğlu bu kez şaşırtıcı bir romanla çıkıyor okurlarının karşısına.
Her şeyi geride bırakıp çekip gitmek kolay mı? Kurmak için yıllarca uğraştığı düzeninden bir çırpıda vazgeçebilir mi insan? Geride bıraktıkların ne olacak? Sorumluluklarını ne yapacaksın? Gözünün içine muhabbetle bakanlar ne yapacak sensiz?
Peki ya hayallerin? Gerçekten yaşadığın hayatı istiyor musun? Bu kısacık ömrünü başkalarının istediği gibi mi sürdüreceksin? Benliğini bulmak için hiç mi uğraşmayacaksın? Gidebilirsen eğer, gittiğin yerde seni neler bekler? Gidemezsen kimdir aslında bunun sorumlusu?
Üsküdar’ın sırtlarından İstanbul’u sessizce izleyen o ev, içinde Antikacı Cemil Bey’in hikâyesiyle birlikte neler barındırır?
Dün ve bugün arasında geliş gidişlerle ilerleyen hayat insanı sonunda nereye çıkarır?
Bir yanıyla babasının izdüşümü bir yanıyla onunla hesaplaşması bitmeyen bir karakter olan Cemil Bey’in yaşadığı esrarengiz bir geceyle bütün hayatı adeta yeniden kurulur.
Belki aradığımız şey, bakmaya hiç cesaret edemediğimiz yerdedir.
Bahadır Yenişehirlioğlu, Antikacı‘da sarsıcı bir kendiyle hesaplaşma hikâyesini bir Türkiye panoraması üzerinden ustalıklı bir kurgu ve etkileyici bir üslupla anlatıyor.
Kitaptan Alıntılar
"O yanmak üzere bir kandildi ateş yoktu."
"Hayalleri gerçekleştirememe hissi. Merak hissi. Korku hissi.
Hepsi insanın hayatına öyle bir çakılır ki zaman keskin iki dişlinin arasında kıyılır durur. Kurtuluş, sadece kapıyı aralamakla mümkündür.”
"Kendini aramayan insanın ceset kutusundan ne farkı var?"
"Kötülük yapmamış kişi iyilik yapamaz ki!"
"Hiçbir şey yeniden başlamıyordu.
Hiçbir şey dışarıdan gelmiyordu.
İçerde olanın hareketiydi bu.
"Yolda olmak; yol olmak, yoldaş olmakla bütünleşip tek bir bütün olmak değil midir? Yolda olmak gerçeğin peşinde olanın evidir. Yolda yürümek hikmet aşkıyla hakikate yürümektir. Yolda olmak bir bakıma da hedefe ulaşamamaktır. Çünkü hedefe ulaşmak yolu bitirir, yolun bitmesi de yaşamı bitirir. Hikmetin sırrına ermek istiyorsa bir insan daimî arayış ve yaşamın içinde olmalıdır.”
"Kendi hayatımızın kahramanı olarak mı soluğumuz kesilecek yoksa içimizdeki kahramanı bulup çıkardığımız takdirde mi soluk alacağız?”
"Benim için her şeyi bırakmış gibisin. Ya bunun için beni suçlarsan günün birinde…"
"Temiz bir zihnin, aklanmış bir gönlün sahibi ile sohbete başlamak, kirli bir elin acı çekmiş bir gönle el değmemesi anlamına gelir."
"Kimi zaman bir karar vermek bütün kâinatın bilançosunu yapmak kadar ağır gelir. Kaydedilen her şeyi silmek, kemikten etin sıyrılması gibi sıyırmak. Kimi zaman oluk oluk kanayan bir yarayı sıkıca bağlayamaz insan. Anıları kaybetmemek için varlığımıza eklemleriz pek çok eşyayı. Kanamasından korktuğumuz kabuk gibi aynen. Demek ki kabuğun düşme vakti geldi baba.”
"Yalnızca gitmeyi göze alanlar mı ne kadar ileri gidebileceklerini görebilirler?" "Unutma mutsuz olmak için mutlu olmak lazım oğlum. Bunu aklından çıkarma.”
"Hiçbir zorluk, hiçbir günah insanın içindeki var olma aşkını ortadan kaldıramazdı.”
"Yaralı ruhlar önce kendilerinden kesmeye başlarlar."
"İnsanoğlu aşkı fethetmez. Aşkın içindedir ve onun tarafından sürüklenir. İnsan kendini yığınların arasında özel hisseder. Seçilmiş hisseder, bu duygu eşsizdir." "Tövbe insanı geçmişte bırakmayan bir pişmanlık ile geleceğe duayla yaklaşmanın gerektirdiği iltica duygusu arasında şimdiki zamanı değerlendirmektir,”
"Senin için kaldım, sana takıldım da kaldım, senin bana duyduğun o büyük aşka müptela oldum, kaldım.”
"Kalp çarpabildiği kadar çarpar. Sonra durur.”
"İnsanlık, birkaç yüzyılda bir meydana gelen o büyük dönüşümlerden sonra merhameti yeniden keşfetmeli. Kendini bulamayan, asla dünya ile buluşamaz."
Dünyanın sonuna gelmiş, yalnızlık çukurunun derinliğini
-KİTAP İLE İLGİLİ ROPORTAJ:
* Kısa sayılabilecek bir zaman zarfında onuncu eserinizi verdiniz. Sinema çalışmaları sizi yavaşlatmak yerine daha mı üretken kıldı?
Sinema ve edebiyat birbirini tetikleyen işler. Ama edebiyat benim daha önce hayatıma girmişti. Bu yüzden edebiyatı önemsiyorum, şifalı bir şey olarak görüyorum. Edebî eserleri okumanın büyülü bir yönü var ama yazmak ayrı bir serüven... Yazmakta biraz da kendinle yüzleşmek var. Sebebi bunlar olsa gerek.
KELAM SİHİRLİ BİR ŞEY
* Derdiniz kendinizle mi alakalı?
Edebiyat, sizin de içinde olduğunuz yepyeni bir dünya kurmak demek. Kelamın öyle bir "sihirli” gücü var; sizin serüveninizden meydana geliyor ama okuyucuya ulaştıktan sonra başka serüvenlere yol açıyor. Karşı kıyıdan ışığın size ulaşması ve okuyucuyla beraber bir şeyler paylaşmanız çok güzel. Yazmak bir noktada da ilahi hakikate bir ulaşma çabası… Aslında bütün yazarlar olarak hazine arıyor gibiyiz. Ama bu iki taraflı bir şey; kazıp bulduklarınızı okuyucuya ulaştırıyorsunuz, hazine keşfettikçe kendinize saklamıyorsunuz.
* Peki, yazarken ne gibi ritüeller uyguluyorsunuz?
Genelde edebiyatçılar bir şeyler kaleme alırken uzlete çekilirler. Açıkçası bende öyle bir durum yok. Bir aile babası olarak hem sorumluluklarımı yerine getiriyor hem de eserler yazıyorum. Hayattan kopmadan yazma safhasını canlı tutuyorum. Ama zihnimde bir alan var, oraya kimseyi dâhil etmiyorum. İlk romanımı elle yazmıştım. Çünkü klavyem zihnimin çalışmasına yetişemiyordu. Daha sonra senkron problemim çözüldü. Artık bilgisayarla çalışıyorum. Genelde romanlarımı gece yazıyorum. Sonra; asla elle not tutmam, duygularımı kayda almıyorum. Garip bir çalışma şekli ama zihnim otomatik olarak devamlı not tutuyor ve dosyalara ayırıyor.
* Son romanınıza gelirsek; Antikacı’da psikolojik tarafı yoğun bir hikâye var. Antikacı Cemil Bey ve ailesi etrafında gelişen hikâyede şiddeti merkeze alıyorsunuz. Nereden çıktı bu şiddet meselesi?
Şiddet yaşadığımız zaman diliminde öyle ya da böyle herkese sirayet etmiş durumda. Çünkü bulaşıcı bir şey. Bir yerde şiddet varsa doğrudan dâhil olmasanız bile tesir altında kalmamanız mümkün değil. Şiddet vücut saatimizi bozan bir şey. Hele çocukluğumuzdan itibaren maruz kaldığımız bir şey ise durum daha travmatik.
KİTAPLAR BOMBA GİBİ
Bahadır Yenişehirlioğlu "Edebî metinlerle bir toplumun imar ya da imha etme şansınız var. Artık toplarla tüfeklerle gerçekleştirilen büyük savaşlar geride kaldı. Ben global sömürücülerin edebiyat sahasında savaştıklarını görüyorum. Biliyoruz ki, edebî metin altında üç beş aklın kurguladığı proje eserler var. Her bir sayfasını çevirdiğinizde görünmez el bombaları patlıyor...” diyor.
KADIN MESELESİNDE GLOBAL HESAPLAR VAR
* Artık şiddet denilince sadece kadınlar üzerinden bir okuma yapılıyor. Bunu doğru buluyor musunuz?
Ben şiddet yalnızca kadına uygulanıyormuş gibi bir algı meydana getirilerek üzerimizde bir oyun oynanmak istendiğini düşünenlerdenim. Şiddetin varlığını reddetmiyorum ama buradan yola çıkarak kadın üzerinden global hesaplar yapıldığını hissediyorum. Eserimde ortaya koyduğum şey ise başka; toplumun derinlerinde olan, katmalı bir sıkıntı. Dolayısıyla şiddetin cinsiyetini reddettiğim için meseleye fail erkek üzerinden bakıyorum. Şiddetin insanlara nasıl sirayet ettiğini, bir insanın problemlerini tespit ederek kendini ve oğlunu nasıl kurtaracağını anlatmaya çalışıyorum.
* Eser üç katlı bir mekânda geçiyor, ilk katı antikacı… Roman öncesinde antikacılarla hemhâl oldunuz mu?
Aslında kendim bir antikacı sayılabilirim, çok düşkünüm antika eserlere. Antika toplarım ve onları bir yerde toplamak yerine devamlı elimin altında olan yerlerde tutarım. Cemil Bey’in antikacı olmasının sebebi biraz da benden kaynaklanıyor. Eşyaların yaşanmışlıklarından gelen enerjileri vardır ve oradan size hisler aktarılır. Bu yaşanmışlıklar beni cezbetmiştir hep.
Kitabın Yazarı Bahadır Yenişehirlioğlu Kimdir? Kısaca Hayatı:
1962 yılında Akhisar’da doğdu. 1985 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. Otuz yıl boyunca serbest avukat olarak çalıştı. Çin, Fransa, İspanya, İsviçre, İtalya, Almanya, İngiltere, Bosna Hersek, Karadağ, Hırvatistan, Fas, Tunus, Mısır, İran, Pakistan, İsrail, Suudi Arabistan, Ürdün, Suriye, Dubai, Bahreyn gibi ülkelerde halklar ve toplumlar üzerine araştırmalarda bulundu. Beyaz Usta Siyah Çırak ile başlayan yazarlık serüveni Kerime, Son Hasat, Aşk Cephesi, Aşk Çölü, Kanaviçe, Kara Güneş, Tahta At ve Hünkârım kitaplarıyla giderek genişleyen bir okur kitlesine ulaşmasını sağladı. Evli ve iki çocuk babası olan Bahadır Yenişehirlioğlu, TRT ekranlarının sevilen dizisi Payitaht/Abdülhamid'de Tahsin Paşa karakterini canlandırmaktadır.

Yazar: Bahadır Yenişehirlioğlu
Kategori: Türk Edebiyat Roman Öykü
Sayfa Sayısı: 248
Boyut: 14 x 21 cm 
Basım Yeri: İstanbul
Kapak Türü: Karton Kapak
Kağıt Türü: Kitap Kağıdı
Dili: Türkçe
Dağıtım: Kitap Takipçileri
Temin Süresi: Aynı gün kargo
Bu ürüne ilk yorumu siz yapın!
Bu ürünün fiyat bilgisi, resim, ürün açıklamalarında ve diğer konularda yetersiz gördüğünüz noktaları öneri formunu kullanarak tarafımıza iletebilirsiniz.
Görüş ve önerileriniz için teşekkür ederiz.
Antikacı, Bahadır Yenişehirlioğlu Antikacı, Bahadır Yenişehirlioğlu, Antikacı, Bahadır Yenişehirlioğlu romanı öykü timaş yayınları şiir edebiyat kitapları yeni çıkan çok satan kitap takipçileri elif kitabevi konya satış, Timaş Yayınları, Edebiyat Roman antikacı kitabı, türk, öykü, roman, timaş
Antikacı, Bahadır Yenişehirlioğlu

Tavsiye Et

*
*
*
IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.