Kaynaklarıyla Tasavvuf, Adab, Mürşid, Hizmet, Dilaver Selvi, Büyük Boy Ciltli

Kaynaklarıyla Tasavvuf, Adab, Mürşid, Hizmet, Dilaver Selvi, Büyük Boy Ciltli

Kategori
Barkod
Kaynaklarıyla Tasavvuf, semerkand
Vitrin Katagorisi
Aynı gün kargo
Kaynaklarıyla Tasavvuf - Âdab - Mürşid - Hizmet - Dilaver Selvi
-Büyük Boy 17x24 cm Ebat - Ciltli - 694 Sayfa
"Bu kitap'ta tasavvuf, seyrü süluk, evliya, mürşid, biat, teslimiyet, hizmet, cemaat başlıkları altında derlenmiş doyurucu bölümleriyle bir başvuru kaynağı"

"Tasavvuf her şeyi ile dinin hizmetindedir. Hedefi, takvâya ulaşmış kâmil insan yetiştirmektir. Ölçüsü Kur’an ve Sünnettir. Sermayesi ilâhî muhabbettir. Meyvesi aşk ve edebtir."

SİTE: www.kitaptakipcileri.com
Yazar: Dilaver Selvi
Editör: İbrahim Tozlu
Tashih: Nihal Kılıç
Tasarım: M.Vehbi Ümit
Katagori: Tasavvuf
Sayfa Sayısı: 694
Boyut: 17x24 cm 
Basım Yeri: İstanbul
Basım Tarihi:  2014
Kapak Türü: Ciltli
Kağıt Türü: Kitap Kağıdı
Dili: Türkçe 
Dağıtım: Kitap Takipçileri
Temin Süresi: Aynı gün kargo
SİTE: www.kitaptakipcileri.com
Tasavvuf ortaya çıkıp şekillendiği tarihten bugüne kadar sürekli gündemde olan ve insanları cezbeden bir ilim ve uygulamadır. Tasavvufun genel olarak hal ilmi olarak adlandırılması nedeniyle bir çok konusunun, tasavvufu tanımayan kişilerce bir sorgulamaya tabi tutulduğu da görülmektedir. Tarih boyunca bir çok tasavvuf büyüğü ve ilim adamı, bu türden sorgulamalara cevap vermişlerdir. 
SİTE: www.kitaptakipcileri.com
Dr. Dilaver Selvi tarafından kaleme alınanan bu eser de tasavvufu ana hatlarıyla tanıtırken, bir yandan tasavvufu tanımak isteyen mübtedilere bir kılavuz sunmakta, öte yandan da ilgili olduğu alanı tanımak isteyen maneviyat yolcularına bir kaynak göstermektedir. Kaynaklarıyla Tasavvuf, tasavvuf, seyrü süluk, evliya, mürşid, biat, teslimiyet, hizmet, cemaat başlıkları altında derlenmiş doyurucu bölümleriyle bir başvuru kaynağı.
Tasavvuf her şeyi ile dinin hizmetindedir. Hedefi, takvâya ulaşmış kâmil insan yetiştirmektir. Ölçüsü Kur’an ve Sünnettir. Sermayesi ilâhî muhabbettir. Meyvesi aşk ve edebtir.
 Tasavvuf, çoklarının Kur’an ve Sünnette ismini aramakla meşgul olup, aslından mahrum olduğu bir cevherdir. Aslı ve sıfatıyla tamamen nassların (âyet ve hadislerin) meyvesi olan gerçek tasavvuf, sırf bir kelime kargaşası yüzünden ihtilaf konusu olmuştur. Bazıları onu İslâmın dışında göstermeye çalışmış, bazıları ona hep endişeyle bakmış, bazıları da onunla hiç ilgilenmemiştir. İşin başında usül hatası yapanlar, ne yazık ki sonuçta doğruya isabetten mahrum olmuşlardır. Tasavvuf mürşidlerin ortaya koyduğu yeni bir din değildir; zaman içinde teşekkül etmiş bir terbiye okuludur. Her şeyi ile dinin hizmetindedir. Hedefi, takvaya ulaşmış kâmil insan yetiştirmektir. Ölçüsü Kur’ân ve Sünnettir. Sermayesi ilâhî muhabbettir. Meyvesi aşk ve edebtir.
Fıkhî ictihatların hepsini doğrudan Kur’ân ve sünnette aramak doğru olmadığı gibi; tasavvufun bütün usül ve edeblerini âyet ve hadislerin açık beyanlarında aramak da isabetli değildir.
Müctehidler fıkıh alanında ictihad yetkisine sahip oldukları gibi, kâmil mürşidler de ahlâk ve terbiye alanında ictihad yapmaya, yeni usüller belirlemeye ehildirler. Bunun kendine has usülleri vardır. Bu iş din adına olduğundan sevabı çok olduğu gibi, mesuliyeti de büyüktür.
Bir şeyin Kur’an ve sünnette olup olmadığını araştırırken bir usül vardır. Bazen, ictihadla elde edilen sonuçlar, ilk anda âyet ve hadislerde mevcut olmayan hükümler gibi gözükebilir. Ancak ictihad incelendiğinde veya sahibi dinlendiğinde, bunun bir şekilde âyet veya hadislere dayandığı anlaşılır. Bütün İslâmi ilim dallarında durum budur.SİTE: www.kitaptakipcileri.com
Mürşid Kimdir, Ne Yapar?
Takva imamı olan kâmil mürşid, âlimdir. Aynı zamanda âriftir. Feraset sahibidir. Takva nuru ile yürür. İlâhi destekle yol alır. Kalbi her an Rabbine bağlıdır. İlhama mazhardır. Müşahede sahibidir. Devamlı naz ve niyaz içindedir. Allah rızasından başka bir iddiası ve davası yoktur. Halini iyi bilir. Bildiğinin hakkını verir. Bilmediklerini öğrenir. Her şeyi bilmek durumunda ve zorunda değildir. Bütün mürşidlerin fıkıhta müctehid olması gerekmez, bir hak mezhebe göre ameli kâfidir.
Kâmil mürşidler, kalbin temizlenmesi ve nefsin terbiyesi için önce ayet ve hadislerin zahir ve batın manalarına son derece önem verirler. Onların işaretlerine de dikkat ederler. Bunların yanında Sahâbe-i Kirâm’ın söz ve davranışlarıyla amel eder, onları kendilerine örnek alıp usüller belirlerler. Ayrıca, İslâm âlimlerinin üzerinde icmâ ettiği, güzel bulduğu hususları değerlendirirler. Önceki sâlihlerin tecrübe, müşâhede ve tesbitlerine itimat ederler. Bunlardan başka, kıyas yoluyla yeni tesbitler yapabilirler. Dinin yasaklamadığı örf ve adetleri göz önünde tutup halkın özellik ve karakterine uygun usüller belirleyebilirler. Kâmil mürşidler ayrıca, önceki peygamberlerin söz ve gidişatından, getirdikleri dinin edeblerinden istifade yoluna gidebilirler. Buna fıkıh usulünde "Şer’u men kablenâ” yani bizden önceki şeriatlarla amel etme prensibi denir. Usulünce yapıldığında bunun da yolu açıktır.
Tasavvuftaki herhangi bir uygulamanın dindeki yeri ve hükmü araştırılırken, onun sadece hangi âyet veya hadise dayandığını sormak yeterli ve isabetli değildir. Bu uygulama hangi dini delile dayanıyor diye sormalı ve hükmü ona göre vermelidir. Meselâ âyet ve hadislerde açık olarak hükmünü bulamadığımız bir amel, sahâbenin sözüne veya uygulamasına dayanıyorsa makbuldür. Aynı şekilde İcmâ, kıyas, maslahat, istihsan gibi delillere dayanan uygulamalar da makbuldür. Hepsi dindendir, derecesine göre sevap vesilesidir.
Vird, Hatme ve Rabıtanın Dindeki Yeri
Bir kimse tasavvufta çokça üzerinde durulan vird ve hatmeyi Kur’an ve sünnette aramaya kalksa, bu isimlerle zikredilen hiç bir şey bulamaz. Bu şahıs: "Ben bütün Kur’an’ı ve Sünneti inceledim, zikir manasına gelen vird ve hatme kelimesine rastlamadım; bunların dinde yeri yoktur” dese yanılmış olur. Bu zikirler temelde yüzlerce âyet ve hadise dayanır. Kur’an’da, bir sayı ve şekil belirtilmeden "Allah’ı çokça zikredin ki kurtuluşa eresiniz.” "Beni zikredin ki ben de sizi zikredeyim.” "Sabah akşam Rabbini zikret.” "Rabbini gizlice içinden zikret.” "Kalpler ancak Allah’ın zikriyle huzura kavuşur.” şeklinde emir ve teşvikler mevcuttur. Aynı şekilde tek başına ve halka halinde zikir yapanları öven bir çok hadis-i şerif vardır. Mürşidler bu âyet ve hadislerden hareketle bazı zikir, dua ve tesbih sözlerini bir araya getirdiler. Onları tecrübe edip faydasını gördüler ve bu usülle talebelerine zikir tavsiye ettiler. Bazıları gizli zikir usulünü fıtrat ve meşrebine uygun buldu, onu uyguladı. Bazıları açık zikri tercih ve tatbik etti. Böylece Yüce Rabbimizin zikir âyetleri yaşandı, zikrin zevki tadıldı ve zikrin nimetlerine ulaşıldı.
Kur’an ve Sünnette yeri, şekli ve zamanı belirtilen zikirler aynen uygulanır. Meselâ, farz namazların peşinden otuzüçer defa "sübhanellah” "elhamdülillah” "Allahu ekber” denilmesi ve "Lâ ilâhe illellâhu vahdehû lâ şerike lehu” zikriyle yüze tamamlanmasını Rasûlullah (A.S.) Efendimiz belirlemiştir. Bunu herkes aynen uygular. Ancak adedi ve şekli belirtilmeden sabah-akşam, gece-gündüz, her halde, gizli-açık, tek başına ve cemaat halinde yapılması istenen ve övülen zikirler, yapanın durumuna göre serbest bırakılmıştır. Bu durumda âyet veya hadislerde zikir olarak tavsiye edilen her türlü zikir makbuldür. Bu tür zikirlerde ehlince farklı tercih ve tertibler yapılabilir. Ehl-i tasavvuf da bunu yapmıştır. Şu halde, vird ve hatmenin kaynağı Kur’an ve sünnettir.
İkinci örnek râbıtadır. Râbıta tasavvuf ehlinin en çok üzerinde durduğu amellerden biridir. Râbıta, bütün vücuduyla Allahu Teâlâ’yı zikreder bir hale ulaşmış kâmil mürşidi hayaline almak ve kalben ondaki nura bağlanmaktır. Bu bir usül dairesinde yapılır, sukûnet içinde uygulanır. Râbıtanın uygulanış şekline bakıp onu diğer dinlerden devşirilmiş dış kaynaklı bir uygulama olduğunu düşünenler mevcuttur. Halbuki onu tarif ve tavsiye eden ârifler, bunun Kur’an ve sünnetin teşvik ettiği bir amel olduğunu söylemektedirler. Şöyle ki:
Allahu Teâlâ varlıklar üzerinde düşünmemizi ve onlardaki ilâhî tecellilere bakıp ibret almamızı, bu sayede zikre ulaşıp, şükre sarılmamızı emretmektedir. Hz. Rasûlullah (A.S.), Allahu Teâlâ’nın zâtının düşünülemeyeceğini, ancak nimetleri ve yarattıkları üzerinde tefekkür edilmesi gerektiğini belirtmiştir. Kâmil mürşidler, düşünülecek ve ibret alınacak varlıklar içinde ilâhî tecellilere en fazla mazhar olan kimselerdir. Çünkü onlar, Allahu Teâlâ’nın dostu ve yeryüzünde halifesidirler. Veliler, kendilerine bakana Allah’ı zikrettirirler; çünkü kendileri daima zikir, tefekkür ve huzur içindedirler.
Mürşidler, farz olan tefekkür ve murakabeye bir hazırlık olarak râbıtayı tercih ve tatbik ettiler. Bunun için bazı usüller belirlediler. Râbıtadaki hedef, mürşidin şahsı değil, onda ortaya çıkan ilâhî tecelliler ve edebtir. Rabbânî aşkla boyanmış bir insan-ı kâmildeki ilâhî nur ve edebe gözünü açamayan kimsenin, etrafındaki donuk eşyadan bir şey anlaması oldukça zordur. Şu halde tasavvufta uygulanan râbıta, esası itibarıyle bir çeşit tefekkürdür. Hedefi, zikir ve edebtir. Kalble bir şeyi düşünme, sevme, özleme ve sevdiğine özenme hali, kalbi olan her insanda mevcuttur. Sadece yapılanın adı, şekli ve mahalli değişiktir. Kimisi Allah yolunda elinden tuttuğu kâmil şeyhi, kimisi de kendince tatlı bulduğu bir şeyi düşünür durur, buna bir mani de yoktur. Ancak bazı düşüncelerin sonu rahmet, bir çoğunun ise azaptır. Tasavvufta uygulanan râbıta rahmet vesilesi olan bir düşünce çeşidi olup, esası ve hedefi itibariyle dinimizin teşvik ettiği bir ameldir. Yani râbıtanın kaynağı Kur’an ve sünnettir.SİTE: www.kitaptakipcileri.com
Sonuç olarak, dinî yaşantının özü ve ruhu olan tasavvuf, nasıl Kur’an ve Sünnette kelime olarak yer almıyor diye inkâr edilemiyorsa, dinin açık hükümleriyle çelişmeyen tasavvufî uygulamalar da ret edilemez.
Yeterli ilim sahibi olmadan bu konular üzerinde rastgele hüküm beyan edenleri insaf ve edebe davet ediyoruz.
SİTE: www.kitaptakipcileri.com
Bu ürüne ilk yorumu siz yapın!
Bu ürünün fiyat bilgisi, resim, ürün açıklamalarında ve diğer konularda yetersiz gördüğünüz noktaları öneri formunu kullanarak tarafımıza iletebilirsiniz.
Görüş ve önerileriniz için teşekkür ederiz.
Kaynaklarıyla Tasavvuf, Adab, Mürşid, Hizmet, Dilaver Selvi, Büyük Boy Ciltli Kaynaklarıyla Tasavvuf, Adab, Mürşid, Hizmet, Dilaver Selvi, Büyük Boy Ciltli, Kaynaklarıyla Tasavvuf - Âdab - Mürşid - Hizmet - Dilaver Selvi, -Büyük Boy 17x24 cm Ebat - Ciltli - 694 Sayfa,tasavvuf kitaplar spor felsefe tasavvuf mezhepleri, tasavvuf yazarları,tasavvuf müziği dinle, tasavvuf müziği, tasavvuf nedir, tasavvuf şiirleri, tasavvuf edebiyatı, tasavvuf derneği, tasavvuf terimleri, tasavvuf müziği nedir, tasavvuf edebiyatı yazarları,dilaver selvi kimdir, dilaver selvi kitapları, dilaver selvi sohbet dinle, dilaver selvi sohbetleri indir, dilaver selvi sohbetleri, dilaver selvi kadın ve aile ilmihali, dilaver selvi hayatı, dilaver selvi tefsir, tasavvuf edebiyatı eserleri, tasavvuf kitapları indir, tasavvuf kitapları pdf, tavsiye edilen tasavvuf kitapları, Semerkand Yayınları, Tasavvuf Kaynaklarıyla Tasavvuf, semerkand
Kaynaklarıyla Tasavvuf, Adab, Mürşid, Hizmet, Dilaver Selvi, Büyük Boy Ciltli

Tavsiye Et

*
*
*
IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.