İslam Akidesi, Kelime Manalı Ömer Nesefi Akaidi, Şamua Kağıt Ciltli

İslam Akidesi, Kelime Manalı Ömer Nesefi Akaidi, Şamua Kağıt Ciltli

Kategori
Yayınevi
Barkod
kırık manalı ömer nesefi akaidi, yasin yayınevi
Vitrin Katagorisi
Aynı gün kargo
İslam Akidesi, Ömer Nesefi Akaidi, Açıklamalı Kelime Manalı Tercümesi
Büyük Boy Şamua Kağıt Ciltli, 17x24 Cm Ebat, 368 Sayfa
 
Yazar: Ömer En Nesefî
Hazırlayan: Bekir Sırmabıyıkoğlu
Sayfa Sayısı: 368
Boyut: 17 x 24 cm 
Basım Yeri: İstanbul 
Kapak Türü: Ciltli Sert Kapak
Kağıt Türü: Şamua Kağıt
Dili: Arapça - Türkçe 
Dağıtım: Kitap Takipçileri
Temin Süresi: Aynı gün kargo
 
Bugün dünyada milyarlarca insan yaşamaktadır. Bu insanlar birbirlerine bezemezler. Tenlerinin renkleri başka, dilleri başka, vücut yapıları başka yaşayışları başka, dinleri başka, inançları başkadır. Ancak, bu insanlar arasından müslüman olanları, bu özellikleri bakımından bazılarından farklı olsalar bile, inanış yönünden birdirler, bundan dolayı da dinde kardeş sayılmışlardır. 
Müslümanları kardeş hükmüne sokan bu iman ve inanış, bazı temel kurallar ile belirlenmiştir. Bu kuralları inceleyen ilim dalına İslam alimleri tarafından "İlmi Akaid" (inanış ilmi) denmiştir.
 
Akaid-i Nesefi - Bilinmesi Gereken İnanç Meseleleri 
 
EŞYANIN HAKİKATİ 
İslâm'a göre, eşyanın varlığı kabul edilmesi gereken bir bir realitedir bir hakîkattir. Bu eşya hayalden ibaret değildir ve vardır. İlim, bu eşyanın hakikatine nüfuz eder. Âlem, bütün kısımlarıyla sonradan yaratılmıştır. Âlem, yoktan var edilmiştir ve zamanı gelince yok olacaktır. 
 
Âlem, a'yan ve a'raz'dır. Yani hem zatıyla kaim olup bizzat var olan şeydir, hem de, renkler, tadlar, kokular gibi kendi zatıyla kaaim olmayıp; cisimlerde sonradan olan şeydir. 
 
İLİM HAKKINDA İNANCIMIZ 
Yaratıkları ve bilinmesi lazım gelen şeyleri biz üç şeyden biri ile biliriz: 
1- Selim Hisler dediğimiz Kusursuz Beş Duyu ile biliriz. 
BEŞ DUYU; işitmek, görmek, koklamak, tatmak, dokunmaktır. Bu beş duyu, ne için yaratıldı iseler o hissi duyarlar. 
2- Akılla biliriz. Akıl ile ilk bakışta meydana gelen bilgi, zarurî bilgidir. Bir şeyin bütününün, parçasından büyük o düğünü bilmek gibi. Delilleri ile meydana gelen ilim ise, iktisâbi yani çalışarak elde edilen ilimdir. 
3- İlim kaynaklarının üçüncüsü, Doğru haberdir. Bu da iki çeşittir: 
 
a) Mütevatir Haber: Mütevatir Haber, ya an üzerine birleşmeleri düşünülmeyen bir topluluğun naklettiği haberdir. Bu haber çeşidi de zarurî olarak bilmeyi icabettirir. Eski zamanlarda yaşamış hükümdarları ve uzak memleketleri bilmek gibi. 
 
b) Peygamberliği Mucize ile sabit olan Resulün haberi. Resulün haberi ile hâsıl olan bilgi, katiyet ve hakikat olma konusunda, tevatürle sabit olan bilgi gibidir. 
İlham: Kişinin kalbine doğan fikirlerdir. Bir şeyin doğru olarak bilinmesine sebep olamaz. İlham sahibinin verdiği haber, kendisi için delildir. 
İMAN 
İman, Allah'ı ve Allah'dan gelen şeyleri kalb ile tasdik edip dil ile de söylemektir. 
 
Ameller artar ama iman ne artar ne de eksilir. İmanın nuru artar. 
 
Dili ile ikrar ve kalbi ile tasdik etmiş olan kulun, "Muhakkak ben mü'minim" demesi lazımdır. Onun" Ben inşaallah müminim" demesi doğru değildir. 
 
İman ile İslâm birdir. 
 
Bir kimse günahsız iken günahkâr; Günahkâr iken de günahsız duruma gelebilir. Herşey kişinin isteği ve çalışmasıyla olur. Neticede ise her şeyi Allah yaratır. Kul ister, Allah yaratır. 
 
 
ALLAH 
Âlemi yoktan yaratan; Allahü Teâlâ'dır. 
 
O Allah ki, evveli yoktur, diridir, kaadirdir, alîmdir, işitir, görür, duyar ve murad edendir. Allah, a'raz değildir, cisim değildir, cevher değildir, suret ve şekil değildir, mahdut (sınırlı) değildir, bir şeyin parçası veya cüz'ü değildir, bileşik değildir, sınırlı değildir. Cins ve keyfiyet ile vasıflanmaz, mekândan münezzehtir. Yani bir mekânda değildir, O'na zaman cereyan etmez, ona hiçbir şey benzemez. Hiçbir şey ilminin ve kudretinin dışında değildir. 
 
Allah'ın (c.c) ezelî (sonsuz) ve zâtı ile kaaim sıfatlan vardır. Bu sıfatlar zâtının aynı da değildir, gayrı da değildir. 
 
 
ALLAHIN SIFATLARI 
Allah'ın ezelî sıfatları: Hayat, ilim, kudret, işitmek, görmek, irade, meşjyyet (dilemek), fiil, halketmek, rızıklandırmak ve kelamdır. 
Allah, kelam sıfatı ile konuşur. Bu konuşma harf ve sesler cinsinden olmayıp Allah'ın (zatına mahsus) ezeli bir sıfatıdır. Allahü Teâlâ, bu kelam sıfatıyla kelam edici, emredici, nehyedici ve haber vericidir. 
Allahü Teâlânın kelâmı olan Kur'an mahluk değildir. Mânâ yönü Allah'ın zatı ile kaimdir. 
 
Kur'an, mushaflarımızda (harfler ve kitabet şekliyle) yazılıdır. Kalblerimizde, (lafızlarıyla) mahfuzdur. Dillerimizle okunur, kulaklarımızla duyulur. 
 
Tekvin, Allahü Teâlâ'nın ezelî sıfatıdır. 
 
Tekvin; Allahü Teâlâ'nın âlemi ve âlemin parçalarından her birini, tayin ettiği vakitte, yaratmasıdır. Tekvin sıfatı, bize göre, yaratılan şeyden ayrıdır. Sıfat Allah'a mahsustur. İrâde de, Allahü Teâlâ'nın zâtıyla kaaim olan ezelî bir sıfatıdır. 
 
 
ALLAH'I GÖRMEK 
Allahü Teâlâ'yı görmek, aklen caiz, naklen vaciptir. Allahü Teâlâ görülür. Fakat bu görülme, bir mekânda, bir yönde, bir ışık yardımıyla değildir. Görenle Allah (c.c.) arasında bir mesafe de bahis konusu değildir. 
KUL SORUMLUDUR 
Kulların (kendi istemeleriyle) İman, küfür, isyan ve ibâdet (tâat) le alâkalı bütün fiillerinin yaratıcısı Allahü Teâlâ'dır. Kul ister, Allah yaratır. Kulların bu fiillerinin hepsi, Allah'ın iradesi, dilemesi, hükmü, kazası ve takdiri iledir. Ancak, kulların yaptıkları fiililer kendi istekleri ile yaptıkları fiillerdir. Kullar bu fiiller dolayısıyla sevap alırlar veya cezalanırlar. 
 
Kulların yaptığı iyi ve güzel olan fiillere Allah'ın rızası vardır. Fena olan fiillere ise, rızası yoktur. Kul güzel bir fiil işleyeceği zaman o yapacağı iş için lâzım gelen güç ve kuvveti Allah ona severek verir. Kötü bir iş işleyeceği zaman ona yapacağı o kütü işi için lâzım gelen güç ve kuvveti Allah istemeyerek verir. 
 
Ferdin, bir şeye gücünün yetmesi; sebeplerin, âletlerin ve azaların salim olmasıyla mümkündür. 
 
Allah, kulun gücünün yetmeyeceği şeyi teklif etmez. 
Hiçbir şeyde kulun yaratma kudreti yoktur. Kul ister, Allah yaratır. Kul sadece sebeptir. Sebep olma ayrı şey, yaratma ise ayrı şeydir. 
Allahü Teâlâ, irâde ve meşiyyet sıfatının tecelliyatı ile sapık olmak isteyen her kimseyi sapıklıkta; hidayette olmak isteyen her kimseyi hidayette kılar. 
 
"Allah, kul için, sadece hayırlı olanı yaratmalıydı" denemez. 
ALLAH KİMLERİ AFVETMEZ 
Allahü Teâlâ, kendisine şirk koşanı (Dünyada iken af dilemedi ise ahırette) affetmez. Şirkten başka, dilediği kimselerin, büyük veya küçük günahlarını affedebilir. 
 
Haramlara helâl denmediği takdirde, Allah dilerse, büyük günahları da affeder. 
Helâl olsun, haram olsun; herkes kendi rızkını yer. Yalnız, haram rızık yiyenler haram yemenin kötülüğünü, helal rızık yiyen er ise iyiliğini görürler. 
MELEKLER 
Melekler, Allah'ın kulları olup, Allah'ın emri ile hareket ederler. Onların, erkeklik veya dişilik vasıfları yoktur. Günah işlemezler. Yanlışlık yapmazlar. Çünkü yapıları yanlışlık yapmaya müsait değildir. 
KİTAPLAR 
Allah'ın, peygamberlerine inzal etmiş olduğu kitapları vardır, Bu kitaplarda emrini, nehyini, mükâfatını ve azabını beyan edip açıklamıştır. Yeni bir kitap geldiği zaman önce gönderi mis olan kitabın hükmü kalkar. İlâhî kitaplar abdestsiz ele alınmaz. Geçmiş kitaplara da hürmette kusur edilmez. Ancak değişme ihtimali olduğundan ve yenisi geldiğinden onlarla amel edilmez. 
 
PEYGAMBERLER 
Resullerin gönderilmesinde hikmet vardır. Allahü Teâlâ, insanların içlerinden bazılarını, insanlığa müjdeleyici ve korkutucu resuller olarak göndermişdir. Bu resuller; insanlara, din ve dünya işlerinden, muhtaç oldukları her şeyi açıklamışlardır. 
 
Cenâb-ı Allah, peygamberlerini, tabiat kanunlarını yırtan mucizelerle te'yid etmiş (kuvvetlendirmiş) tir. 
 
Peygamberlerin ilki ; Hz. Âdem ve sonuncusu, Hz. Muhammed (s.a.v.)'tir. Biz hepsine inanırız. Hiçbirine kötü söz söylemeyiz. Musa (a.s) yahudilerin peygamberidir bizimle bir alakası yoktur diyemeyiz. İsa (a.s) Hıristiyanların peygamberidir, biz onu kabul edemeyiz gibi söz ve inançlar bizim dînîmizde yoktur. Her peygamberin ismini andığımız zaman "Salât ve selâm onun üzerine olsun" diye ona selam göndeririz. Peygamberlerin ikisinin yaratılışı mucizevi olmuştur. Bunlardan Hazreti Adem, anne ve babasız, Hazreti İsa ise yalnız babasız olarak yaratılmıştır. Hazreti İsa'ya baban kimdir diye sorulduğunda "Benim yaratanım Allah'tır" mânâsına olarak "Babam Allah'tır" demiştir. Bu söze, sonraları yanlış mânâ verilerek sapıtmalar olmuştur. 
 
Bize göre bütün peygamberler insandır amma, bizim gibi insan değillerdir. Peygamberleri bizim gibi birer insan görmek yanlıştır. Onlar herşeyleri ile tam ve kâmil İnsanlardır. Günah işlemeyecek bir yaratılışa sahiptirler. Allah onların her istediğini verir. Fakat onlar Allah'tan öyle olur olmaz her şey istemezler. İsterlerse Allanın izni ile havada uçabilirler, suda yürüyebilirler, anında dünyanın bir ucundan bir ucuna gidebilirler, semâlara yükselebilirler. (Mucize ile) 
PEYGAMBERLERİN SAYILARI 
Peygamber erin sayılarının ne kadar olduğu konusunda münâkaşa etmemelidir. Zira, Allahü Teâlâ, buyurmuştur ki; "Andolsun ki; senden evvel de peygamberler gönderdik. Onların içinden, sana kıssalarını bildirdiğimiz kimseler de var; sana bildirmediğimiz kimse er de var..." 
 
Eğer adet zikredilirse, zikredilen adetten az peygamber gelmiş geçmişse, onlar inkâr edilmiş; zikredilen adetten az peygamber gelmişse, peygamber olmayanlara peygamberlik izafe edilmiş olur. Peygamberlerin adedi ile alâkalı Peygamberimizden iki rivayet vardır. Bir rivayete göre 124 bin, diğer rivayete göre 224 bin peygamber gelmiştir. Rivayet iki olduğu için birinde karar kılmak doğru değildir. 
 
Peygamberlerin hepsi, Allah'tan aldıklarını tebliğ etmişler ve (Allah'ın dilediklerini) haber vermişlerdir. 
Peygamberler sadıktırlar ve nasihat edicidirler. Peygamberlerin en faziletlisi Hz. Muhammed (s.a.v.)'dir. 
Peygamberlerin ve hayırlı kimselerin (Evliyaullah'ın), büyük günah sahiplerine bile, şefaat edecekleri (Ayet ve Hadislerle) sabittir, haktır.. 
 
Kul, dünyada bulunduğu müddetçe hiçbir zaman kendisinden emir ve yasakların kalkacağı bir duruma ulaşamaz. 
MELEKLERLE İNSANLAR 
İnsanların peygamberleri, meleklerin peygamberlerinden daha faziletlidir. Meleklerin resulleri de (Peygamberler hariç) bütün insanlardan daha efdaldir. Mü'minlerin umûmu ise meleklerin umûmundan faziletlidir. Çünkü insan, şeytan ve nefisle mücadele ederek mü'minlik mertebesine ulaşmıştır. Meleklerin ise bulunmuş oldukları mertebeleri çalışmaları neticesinde hâsıl olmamıştır, Allah onları İlk yarattığında o hal üzere yaratmıştır. 
PEYGAMBERİMİZDEN SONRA EN FAZİLETLİ İNSAN 
Peygamberimizden sonra insanların en faziletlisi Ebu Bekri'ni's-Sıddik (r.a.)'dır. Ebu Bekir'den sonra, Ömerü'l-Faruk (r.a.)'tur. Ömerü'l Faruk'tan sonra, Osman-ı Zi'n-Nûreyn (r.a.), Osman'dan sonra da, Aliyyü'l Murtaza (r.a.) dır. Hulefa-i Râşidîn'in halifelikleri de bu sıraya göre olmuştur. 
Sahabe(nin) tamamı ancak hayırla yadedilir. Sahabeye kötü söz söylemek asla caiz değildir. 
Peygamber (s.a.v.)'in Cennetle müjdelediği Aşere-i Mübeşşere'nin cennete gideceklerine şehâdet edilir. 
KIYAMET ALAMETLERİ 
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'in, kıyamet alametleri olarak, Deccal'in, Dâbbe-i arz'ın , Ye'cüc ve me'cüc'ün çıkması , Hz. İsa'nın gökten inmesi ve güneşin batıdan doğması hakkında verdiği haberler haktır. Bunların nasıl zuhur edeceği keyfiyeti ise tam belli değildir. 
 
İNANILMASI HAK OLAN DİĞER BAZI HUSUSLAR 
Öldürülen bir kimse eceli ile ölmüştür. Ölümde (hayat gibi) bir varlıktır. 
Kafirlere ve mü'minlerden bazı günahkâr olanlara kabir azabı haktır. İtaat edenlerin kabirde nimetlenmeleri haktır; (Kabirde) 
Münker ve Nekir'in suali, haktır. 
Öldükten sonra dirilmek, haktır. 
Amellerin ölçülmesi, haktır. 
Ahirette kula verilecek olan (İçinde kulun sevap ve günahlarının yazılı olduğu) kitap, haktır. 
Ahirette, Allah'ın, kullarına sual sorması, haktır. 
Kevser havuzu, haktır. 
Sırat, haktır. 
Cennet ve Cehennem haktır. Cennet ve Cehennem, yaratılmıştır ve şu anda da mevcuttur. Cennet ve Cehennem sonsuzdur. Hiç bir zaman yok olmazlar ve içindekiler de yok olmayacaklardır. 
 
Büyük günah işlemiş olan mü'minler (tevbe etmeden öiseler dahî) Cehennemde ebedî kalmayacaklardır. 
ÖLÜYE DUA 
Dirilerin ölülere dua etmelerinde ve onlar için sadaka vermelerinde ölülere fayda vardır. 
Allah (c.c.), dualara icabet eder ve hacetleri bitirir. Velîlerin kerameti, haktır. 
 
KERAMET 
Ümmetinden birinin elinde görülen keramet, o ümmetin peygamberinin mucizesi sayılır. Bu kerametle, o mü'minin velî olduğu anlaşılır. Velî, ancak, resulün risaletini tasdik eden, tam inanan ve dînin emirlerini tam tatbik eden kimsedir. Hiç bir velî, peygamber derecesine ulaşamaz, 
EMİR SEÇİMİ 
Nerede olursa olsun müslümanlarm kendi içlerinden bir imam (reis) seçmeleri şarttır. (Peygamberimizin "İki müslüman birlikte yolculuğa çıktıkları zaman birini emir tayin etsin" sözü imametin çok lüzumlu olduğunu ifade eder.) İslâmî kaanunlarla idare edilen bir ülkede müslümanlar topluca bir emirin etrafında birleşirler. İslamla idare edilmeyen küfür memleketlerinde ise müslümanlar kendi aralarında birini seçerler ve onun etrafında birleşirler. İmametin şartları vardır. İmam, günahkâr oluşu ve zulmü sebebiyle azledilemez. 
 
 
KÜFRE SEBEP OLAN HALLER 
İnsanı küfre götüren dinden çıkaran haller: 
1- Naslar (kitap ve sünnetin hükümleri), zahirleri üzerine hamlolunurlar. Bunların zahirlerinden tamamen vazgeçip, bazı bâtın ehlinin iddia ettiği bâtıl mânâlara sapmak, İslâm'dan çıkıp küfürle vasıflanmak demektir. 
2- Nasları reddetmek, küfürdür. 
3- İster küyük, ister küçük olsun; haram ve günahı helâl saymak, küfürdür. 
4- Şeriat ile alay etmek, küfürdür. 
5- Allahü Teâlâ'nın rahmetinden ümit kesmek, küfürdür. 
6- Allah'ın azabından emin olmak, küfürdür. 
7- Gaybdan haber verdiği (iddia edilen adamın) haberi (ni kabul) ile o kâhini tasdik etmek, küfürdür. 
 
Küfre düşen kimse hem imanını hem de nikâhını yenilemesi lâzımdır. 
Mİ'RAC 
Mi'rac bir mucizedir. Allah'ın kudretiyle Allah'ın peygamberi Hazreti Muhammed (s.a.v)'in, uyanıkken, ruhu ve cesedi ile semâya ve sonra yüce makamlardan Allah'ın dilediği yerlere çıkarılmasıdır. Mi'rac haktır. 
MÜCTEHİD 
Müctehidlik vasıfları eksiksiz üzerinde bulunan islam âlimine müctehid denir. Kur'anda, hadislerde ve evvelki müctehitlerin içtihatlarında bulunmayan yeni meselelerde müctehidlik makamına yükselmiş bir kimsenin ictihad etmesi yani bir fikir ileri sürmesi caizdir. Bu zat bazen hatâ, bazen isabet eder. Böyle bir müctehidin hatâsına da sevap vardır...
Bu ürüne ilk yorumu siz yapın!
Bu ürünün fiyat bilgisi, resim, ürün açıklamalarında ve diğer konularda yetersiz gördüğünüz noktaları öneri formunu kullanarak tarafımıza iletebilirsiniz.
Görüş ve önerileriniz için teşekkür ederiz.
Tavsiye Ürünler
İslam Akidesi, Kelime Manalı Ömer Nesefi Akaidi, Şamua Kağıt Ciltli İslam Akidesi, Kelime Manalı Ömer Nesefi Akaidi, Şamua Kağıt Ciltli, İslam Akidesi Ömer Nesefi Akaidi Açıklamalı Kelime Manalı Tercümesi kırık anlamlı bekir sırmabıyıkoglu yasin yayınevi konya satın al siparis ver, Yasin Yayınevi, Akaid İnanç kırık manalı ömer nesefi akaidi, yasin yayınevi
İslam Akidesi, Kelime Manalı Ömer Nesefi Akaidi, Şamua Kağıt Ciltli

Tavsiye Et

*
*
*
IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.