Hakikat Yolcularına Rehber Tuhfetü's Sefere Muhyiddin İbn Arabi

Hakikat Yolcularına Rehber Tuhfetü's Sefere Muhyiddin İbn Arabi

Kategori
Yayınevi
Barkod
9789753558365
Aynı gün kargo
Hakikat Yolcularına Rehber - Muhyiddin İbn Arabi
Tuhfetü's Sefere
 
Yazar: Muhyiddin İbn Arabi
Tercüme: Hüseyin Şemsi Ergüneş
Yayına Hazırlayan: M. Nedim Tan
Kapak: Medine Efe
Orjinal Adı: Tuhfetü's Sefere
Sayfa Sayısı: 118
Boyut: 14 x 21 cm 
Basım Yeri: İstanbul 
Basım Tarihi:  2012
Kapak Türü: Karton Kapak
Kağıt Türü: İthal Kağıt
Dili: Türkçe 
Dağıtım: Kitap Takipçileri
Temin Süresi: Aynı gün kargo

Tuhfetu’s-Sefere, insanın hakikate yönelişini ve yolculuğunu anlatır. Hayata anlam veren, sözü söylenmeye değer kılan, ahlâka hakikatlilik katan bir yolculuktur bu. Çünkü hakikate varış, ona karşı tevazu ve teslimiyetten, şevk ve muhabbetten geçmekte, bu uğurda sergilenen hiçbir çaba karşılıksız kalmamaktadır. Nihayetinde insanın dünyadaki halini özetleyen en temel niteliklerden biri, onun yolcu oluşudur. İşte Tuhfetü’s-Sefere böylesi bir çabayı konu almakta, hayli özet de olsa insan arayışının yansıdığı metinlerden biri olmaktadır.
İbn Arabi’ye atfedilmesi âdet olan Tuhfetu’s-Sefere’nin bu yayınını ayrıcalıklı kılan, tercümenin merhum Hüseyin Şemsi Ergüneş’e ait olmasıdır. Bu kıymetli tercüme, eserin müellifi hakkında bir araştırma ve metninin çeşitli yazma nüshalarla mukayese edilerek dipnotlandırılması beraberinde okuyucuya sunulmuştur.
Muhiddin Arabi Tuhfetü's-Sefere'sinde diyor ki: "Muhabbetin nihayeti aşktır. Muhabbet sıfat-ı âmmeden, aşk sıfat-ı hâssadandır. Aşkın mahalli süveydâ-yı kalbdir.
Muhabbet bazı kere kesbî olur. Aşk ise ancak mevâhib-i İlahiyye'dendir. Aşk tezayüd ettiği vakitte sabrını mucib ve müstelzim olur."
http://www.kitaptakipcileri.com/Hakikat-Yolcularina-Rehber-Tuhfetus-Sefere-Muhyiddin-Ibn-Arabi,PR-1507.html
Bu satırlardan anladığımıza göre "Aşk, sevginin çoğalıp son haddini bulması halidir. Sevgi sıradan bir duygu olduğu halde aşk daha seçkin ve asildir. Veya sevgi herkesin arasında var olabilir, lakin aşk özge kullar kârıdır. Bu yüzden aşk kalbin tam merkezinde bulunan süveydada tecelli eder. Sevgi kazanılan bir şeydir ama aşk İlahi lütuf eseri olarak insana verilir. Bunun içindir ki aşk artınca Allah ona göre sabır gücünü de âşıka lutf eder, böylece kulunu koruyup kollar. Ta ki âşık, aşkın belalarına sabredebilsin ve sabrederek arınabilsin."

Bugün, İbn Arabi'nin yukarıda söylediği sevgi ve aşk merhalelerine bazı ön basamaklar eklemek zorunluluğu vardır. Muhabbetin öncesine "arzu (şevk, istek)" diyecek olursak, onun daha da öncesine, yani istek duygusu uyandıran içgüdüsel mihraka, maddi veya manevi boyutta "lezzet" adını verebiliriz. Çünkü "lezzet" fikri insanı süfli alanlara sürükleyebildiği gibi (mesela şehvet), yüce makamlara da eriştirebilir (cemal). İnsanda lezzete yönelme içgüdüsü aşk yolunun da başlangıcını teşkil eder. İkinci basamak olan arzu (şevk) ise ya sevgiliyi görüp sonra kaybederek onu yeniden görme çabasından, veya sevgilinin yüzünü gördükten sonra onun diğer güzelliklerini de görme gayretinden ibarettir. Sufilere göre böyle bir aşk yolu, ulvi hedeflere varan en kestirme ve kısa yoldur. Mesela zühd ve takva ile on senede elde edilen "kemâl", aşk yolundan gidildiğinde iki senede veya daha az zamanda husule geliverir. Sevgilinin mahallesine giden yollar içinde aşk yolu en kısa olanıdır, lakin belaları çoktur. Ayrılık, firkat, hasret, hicran, kınanma, dile düşme, kendini bilememe ve bulamama, aklı terk etme, bilinci yitirme vs. hep bu belalardandır. Ancak aşk yolunun belasız yürünmesi de mümkündür. Yine sufiler aşk yolunu belasız yürümek isteyenlerin duraklarını şu şekilde sıralamışlardır: İbadet, muhabbet, şeref, itibar, aşk, kemal. Bu sayılanların her birinde ısrar, insanı bir sonrakine yükseltir. Yani ibadet ede ede muhabbete, muhabbette devam ile şerefe, şerefi koruyarak itibara, sevilen katında itibardan aşka, aşk ile dolunca da kemale erişilebilir. Çünkü aşk, kendi mahalli sayılan süveydayı, süveyda içinde bulunduğu kalbi, kalb de hükmettiği bedeni etkiler. Kalb aşk ile dolu ise elbette beden azaları da aşk ile doluyor demektir. Nitekim kalb sevgilinin adını andığında bedenin her azası da onun adını anar, kalb ile birlikte titrer. Kalb zikrullah ile meşgul ise elbette beden azaları da zikrullah ile iştigal ediyor demektir.

Muhiddin Arabi'nin söylediklerine devam edelim: "Kays'ı Mecnun eden şey, onun cemalinden ziyade hayali idi. Kays Leyla'yı hayal ede ede Allah arzusu (istek, şevk, iştiyak, özlem) arttı. Hatta bu arzu "Leyla!.. Leyla!" sayıklamalarıyla şiddetlenerek lezzete dönüştü, onu deli divane etti. Daha sonra Leyla yanına gelip de "Aradığın işte yanında, gel kavuşalım!" dediği vakit hiç onunla alakadar olmadı. Çünkü ete kemiğe bürünüp karşısına geçen Leyla'yı, hayalindeki Leyla ile örtüştüremedi. Gerçi onun hayalinde alem Leyla ile dolup taşmıştı, her zerrenin adı Leyla olmuştu ama dokunabilecek kadar yakınında, tam karşısında duran Leyla onun muhayyel Leyla'sı değildi."
http://www.kitaptakipcileri.com/Hakikat-Yolcularina-Rehber-Tuhfetus-Sefere-Muhyiddin-Ibn-Arabi,PR-1507.html
Bu satırlardan anlaşılan o ki İbn Arabi'ye göre aşk işinde maşukun varlık aleminde görünürlüğü gerekmez. Zihnimizde büyütüp şekiller verdiğimiz, tavırlar biçtiğimiz, edalar giydirdiğimiz, kısacası zihnimizde şekillendirip kendimize göre yeniden yarattığımız muhayyel sevgili bir gün sokakta karşımıza çıkıverdiğinde ikisinden birinin mânâ elbisesi diğerine dar gelebilir; biri diğerini kovmaya kalkabilir. Bu çatışma sırasında madde (süfli) olan mânâyı (ulvi) kovarsa beşeri ve tensel aşk, ulvi olan süfliyi kovarsa İlahi aşk tezahür eder. Eğer çatışma madde lehine gerçekleşmiş de gerçek, hayali alt etmişse, âşık vuslat arzusuna düşer ve hükmünü icra ettiğinde de aşk sona erer. Buna eskiler hubb-i avami derlermiş. Yok eğer, çatışma ulvi olan lehine gerçekleşmiş de hayal, gerçeği yenmişse o vakit aşk devam eder gider; ta ki sevgilinin gerçek cemalini göresiye kadar. Buna da hubb-i ruhanî denilmiştir. Hakikat ile mecazın çatışması gibi görünen bu aşk tasnifinde hubb-ı avamî insanı lezzete, hubb-i ruhani ise cemale eriştirir.

Bütün bunlardan sonra, hakiki Cânan olan Allah'ın arzusu kalplerde filizlenmeye başlayınca lezzetin artmasıyla sevgi, sevginin artmasıyla da aşk husule gelir. Aşkın kemali odur ki, âşık, sevgilisinden başkasını görmeye. İşte müminin en kestirme kurtuluş yolu budur. Nitekim buyrulmuştur: Uşşâkın bidâyeti zühhâd u ubbâdın nihâyetidir -Hakiki âşıkın aşk yurduna adım attığı ilk yer, zahitlerin ve âbitlerin gelebildikleri son yerdir.
http://www.kitaptakipcileri.com/Hakikat-Yolcularina-Rehber-Tuhfetus-Sefere-Muhyiddin-Ibn-Arabi,PR-1507.html
‘İlmi cennetin anahtarı kılan Allah’a hamd olsun’. Efendim seyr ü süluk’a tevbeyle başlamalıyız. Tevbe her halin ve makamın zemini-arsası mahiyetindedir. Evvela günahlarımız için tevbe etmeliyiz, günahlarımızı terk etmeliyiz, günah işlememeye azmetmeliyiz. Zulmettiklerimizden helallik dilemeliyiz, kaçırdığımız farzları kaza etmeliyiz. Günahlarla semiren nefislerimizi ibadet ve taatle zayıflatıp eritmeliyiz. Kafirin tevbesi ise İslam’a ve İman’a rücu etmesidir. 
Seçkinlerin tevbesi nasıl olur?
Dünya işlerinin kalbimizde uyandırdığı fikirler, hatıralar ve vesveselerden kurtulmak ne güzel bir tevbedir. Tevbenin en zoru kendilerine nasip edilmiş olan ve kalbi Allah’ın zikrinden gayrı şeylerle meşgul olmayan seçkinleri arayıp bulmak ne büyük bir nimettir. Ki bu güzeller, amelde ruhsatı değil zorluk ve meşakkat demek olan azimeti tercih ederler. Çünkü onlar Allah’ın sevdiği kullardır ve Allah ‘onların kalbine sırlarından bir sır olan ihlası emanet bırakmıştır.’ 
 Allah'ın sev dediği kul...
‘Allah onları sever, onlar da Allah’ı sever’ ayetinin işaret ettiği kişilerden olmaktan daha büyük bahtiyarlık olur mu? Hadiste buyrulduğu üzere Allah bir kişiyi sevdiğinde Cebrail’e de onu sevmesini buyurur. Cebrail de ehl-i sema’ya seslenerek 'filanı sevin' der ve onlar da onu severler. Sonra yeryüzünde de o kula karşı muhabbet hasıl olur. Kitabın muhabbet bahsinde Rabia’nın uyarıcı şiiri çınlar: Eğer sen muhabbetinde sadık olaydın Allah’a itaat eylemiş olurdun, çünkü seven muhakkak sevgilisine itaatli olur.’
Aşk saçılmış bir hediyedir
Efendim bundan sonra şevk ü iştiyak ile aşka uruc etmeliyiz. Aşk, muhabbetin sonu ve gayesidir. Lakin o kazanılmaz. Sevgili’nin bağışıyla gerçekleşir. Seçtiği kuluna saçılmış bir hediyedir o. Aşkın şiddetlenmesi kalpte hayreti uyandırır.  
En büyük düşman: Nefs
Lakin yüce makamlara ulaşmanın yolu riyazetten geçer. Bu da nefsin arındırılması, kalbin safileştirilmesi ve ruhun aydınlatılmasıyla mümkündür. ‘En büyük düşmanın, içindeki nefsindir’ ve düşmanın sana kötülük yaptırmak için her türlü hileye, desiseye, komploya başvurur. Eğer nefsin iki niteliği olan şehvet ve gazabı terbiye edip itidali sağlayabilirsek büyük savaşımın galibi oluruz. Artık kalbin tasfiyesine açılan yola girebiliriz. Eğer kulağımız gaybın kelamını işitiyorsa, gözümüz gaybı müşahede ediyorsa, burnumuz gaybdan gelen kokuları koklayabiliyorsa, muhabbetin ve imanın tadını alabiliyorsak ve akledilenleri idrak edebiliyorsak kalbimizin selameti hasıl olmuştur, gerçekleşmiştir.
Zikir ile sarsılanlar
Efendim ruhun yolculuğu tecliye ile devam etmeli. Yolun tehlikelerinden korunmak ve sarsılmaz hale gelebilmek için halvet gereklidir. Tefrid ehlinden olmak için daima zikir olmalıdır. Onlar ki Allah’ı andıklarında sarsılırlar ve ağırlıklarından, yüklerinden kurtulup Allah’ın huzuruna öyle çıkarlar. Vakıalar, müşahedeler, mükaşefeler, tecelliler ve nihayet vuslat.
Allah, bizi vuslatına erdirdiği mutlak meczublardan eylesin.
http://www.kitaptakipcileri.com/Hakikat-Yolcularina-Rehber-Tuhfetus-Sefere-Muhyiddin-Ibn-Arabi,PR-1507.html
Bu ürüne ilk yorumu siz yapın!
Bu ürünün fiyat bilgisi, resim, ürün açıklamalarında ve diğer konularda yetersiz gördüğünüz noktaları öneri formunu kullanarak tarafımıza iletebilirsiniz.
Görüş ve önerileriniz için teşekkür ederiz.
Hakikat Yolcularına Rehber Tuhfetü's Sefere Muhyiddin İbn Arabi Hakikat Yolcularına Rehber Tuhfetü's Sefere Muhyiddin İbn Arabi, Hakikat Yolcularına Rehber Kitabı - Muhyiddin İbn Arabi Tuhfetü's Sefere,Yazar: Muhyiddin İbn Arabi,Tercüme: Hüseyin Şemsi Ergüneş Yayına Hazırlayan: M. Nedim Tan,Kapak: Medine Efe,Orjinal Adı: Tuhfetü's Sefere, İz yayıncılık, yayınları,ibn arabi sözleri,ibni arabi kehanetleri,ibn arabi kimdir,ibn arabi eserleri,ibn sina,ibn haldun,ibn arabi kitap,ibn arabi ekşi, muhyiddin arabi kehanetleri,muhyiddin arabi rüya tabirleri,muhyiddin arabi 2012,hallacı mansur muhyiddin arabi eserleri,muhyiddin arabi şeytanın hileleri,muhyiddin arabi sözleri,muhyiddin arabi den nasihatler,, İZ Yayıncılık, Tasavvuf 9789753558365
Hakikat Yolcularına Rehber Tuhfetü's Sefere Muhyiddin İbn Arabi

Tavsiye Et

*
*
*
IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.