Esrarname Feridüddini Attar, İlahi Aşkın Kapısı Aralanıyor, Hz. Mevlanaya 6 Yaşındayken Hediye Edilen Kitap

Esrarname Feridüddini Attar, İlahi Aşkın Kapısı Aralanıyor, Hz. Mevlanaya 6 Yaşındayken Hediye Edilen Kitap

Kategori
Yayınevi
Barkod
esrarname kitabı, çeviri seyed torabi ali bektaş, tablet kitap
Aynı gün kargo
Esrarnâme Feridüddin-i Attar İlahi Aşkın Kapısı Aralanıyor 
"Hz. Mevlana'ya 6 Yaşındayken Hediye Edilen Kitap"
"Eserlerinde son derece geniş bir tasavvuf anlayışı şiir dolu bir dünya görüşüyle birleşir. Bu sebeple kendisine, aşk, vecd heycan üçgeninde ifadesini bulan tasavvuf akımının temsilcisi gözüyle bakılmıştır. Bu yönleriyle Mevlana Celaleddin üzerinde büyük etken olmuştu. Mevlana ile babası Belh'den ayrılıp uzun göç yoluna çıktıklarında Nişabur'a uğramış ve orada Attar'la görüşmüşlerdir. Attar, çoçuk Mevlana'ya ESRARNAME adlı kitabını hediye etmiş, bu kitap, yıllar sonra Mevlana'nın Şems-i Tebrizi'nin bütün kitaplarını su dolu büyük bir leğene atıp yok ederken kurtarmak istediği tek kitap ESRARNAME olmuştur. Feridüddin Attar'a son derece yakınlık gösteren Mevlana, Mesnevisinde Attardan aldığı hikayelerle kendisinden hayranlıkla söz ederek yer vermiştir. Diyebiliriz ki Hz. Mevlana ilahi aşk'la ilk defa bu kitapla tanıştı..."
Bazı tasavvufî ilkeleri hikâye ve efsaneler yardımıyla açıklamak üzere kaleme alınmış olup Attâr’ın ilk mesnevilerindendir. Bir rivayete göre Mevlânâ babası ile birlikte Nîşâbur’da Attâr’la görüştüğünde (Devletşah, s. 193) Attâr ona Esrarnâme’yi hediye etmiş, Mevlânâ da Meŝnevî’sinde bu eserden geniş ölçüde faydalanmıştır. Tasavvuf ilkelerini "usûl” olarak adlandıran Attâr, yirmi altı bölümden oluşan eserinin her bölümünde usûlün birini (asl) açıklar. Tevhidle ilgili birinci bolümde insanın topraktan yaratılışı, Hz. Îsâ’nın ve diğer peygamberlerin doğuşu anlatılır. Ayrıca canlı cansız her şeyin iradesinin Allah’ın elinde bulunduğu, ibadetin âhiret yolunun azığı olduğu ifade edilir. Peygamberlerin methine ayrılan ikinci bölümde mi‘rac olayı ayrıntılı bir şekilde anlatılmıştır. Bu bölüm, şairin Hz. Peygamber’den şefaat dilemesiyle son bulur. Üçüncü bölümde ashabın faziletleri söz konusu edilir. Bundan sonraki bölümlerde tasavvufî meselelerden, bu yolun güçlüklerinden, dünyanın değersizliğinden, dünya ve âhiret mutluluğu için ilim, amel ve müşâhede*nin gerekliliğinden bahsedilir. Bunları insanın, cansız varlıkların ve bitkilerin gelişme devrelerinin anlatılması takip eder. Bütün bu bölümlerde doksan dokuz hikâye ve efsane yer alır. Attâr bu eserinde âyet ve hadislerin yanı sıra tıp ve astronomi terimlerine de yer vermiştir.
Dünya kütüphanelerinde çeşitli yazma nüshaları bulunan Esrârnâme (bk. Hânbâbâ, I, 299) iki defa basılmış (Tahran 1298, 1316 hş.), son olarak Sâdık Gevherîn tarafından Türkiye’deki yazmalarına dayanılarak yeniden yayımlanmıştır (Tahran 1338 hş./1959).
Esrârnâme’nin, XV. yüzyıl şairlerinden Ahmedî’ye ait olduğu kabul edilen Türkçe tercümesinin Akkoyunlular devrinde Tebriz’de yaşayan aynı adlı bir başka şair tarafından yapıldığı tesbit edilmiştir
Doğu klasikleri arasında yer alan Esrârnâme [Sırlar Kitabı], yazıldıktan sonra birçok Fars ve Türk şairini etkilemiştir. Mevlânâ’nın çocuk yaşta iken edindiği bu kitabın onda bıraktığı izler Mesnevî’ye aynen yansımıştır. Daha önce aynı tarzda yazılan ve İranlı şair Senâî-i Gaznevî’ye ait Hadîkatu’l-hakîkat [Gerçeğin Bahçesi] da bu eserin kaleme alınmasında etkili olmuştur. İşlenen bazı konularda Hayyam etkisi açıkça görülmektedir. Attâr’ın edebî hayatının birinci ve en verimli döneminde kaleme alınan bu tasavvufî mesnevî, sembollerle, üstü kapalı ibarelerle doludur.
Kitaptan Bölüm:
Dostum,alıp verdiğin her nefes yok mu?
O nefesi en iyi şekilde değerlendirmeyi düşün.
Uzun veya kısa olan ömrün boyunca
Canının kemale ermesi için bu nefesler şarttır.
Manaları düşünen canın her nefeste
... Daha çok revnak kazandırabilir sana.
Burada fani bir lezzet peşinde koştun,
Yüz baki lezzetten mahrum kaldın.
Burada bir an için yemek , uyumak hoşuna gitti.
Ama bunun iki yüz katı saadet elinden gitti.
Bu dünya öbür dünyanın tarlası değil mi?
Ek şu tohumu;şimdi tam zamanı.
Yerin var, suyun var,saç tohumu
Çiftçilik et,bu işle uğraş.
Sözümü dinle ,güzel yetiştir ekini .
Ekin kötü çıkarsa,benden bil e mi?
Bu çiftçilik işini yapmazsan,
O harmanda yarım arpa etmezsin.
Şimdi pazara götüreceğin bir şeyin yok
Ek şu tohumu,şimdi başka işin yok.
Yarının azığını hazırlayasın diye
Buraya gönderdiler seni bugün.
Tohum saçmadan çıkar gidersen,
Şu zamanede rezil rüva olursun.
Din yolunda iki kişiye tohum verdiler,
Dünya yolunu herkese açtılar.
Biri o tohumu yolda kaybetti.
Biri o tohumu ekti,yetiştirdi.
Nasiplenme vakti gelince 
Biri başa çıktı ,yükseldi;öbürü baş üstü düştü.
Ekersen ,biçilecek ürünün olur.
Hasat vakti geldi mi,biç ürününü.
ESRANAME Kitabının Yazarı Feridüddin Attar Hz.'nin Hayatı:
Evliyânın büyüklerinden. İsmi, Muhammed bin İbrâhim el-Attâr en-Nişâbûrî el-Hemedânî, lakabı Ferîdüddîn'dir. Ferîdüddîn-i Attâr diye meşhur oldu. 1119 (H.513) senesinde Nişâbûr'da doğdu. Babası attâr idi, yâni ilâç, esans, parfüm satardı. Ferîdüddîn-i Attâr, zühd ve takvâ sâhibi olup haramlardan sakınıp ibâdetle uğraşırdı. Ferîdüddîn-i Attâr, 1229 (H.627) senesinde Cengiz'in istilâsında bir Moğol askerinin eline esir düştü. Çok para vererek kurtarılmak istendi. Ancak, kurtulamayıp, Cengiz askeri tarafından şehîd edildi. Şehîd edildiğinde 114 yaşındaydı. Kabri Şadbah kasabasına yakın olup, ziyâretgâhdır.
Ferîdüddîn-i Attâr, küçüklüğünde Şadbah kasabasında bir yandan babasının yanında attârlık mesleğini öğreniyor, bir yandan da Kutbüddîn Haydar isimli büyük bir zâtın sohbetlerine devâm ediyordu. Babasının vefâtı üzerine onun yerine geçip, attârlık mesleğini bir süre devâm ettirdi. Attârlıkla uğraşırken, bir taraftan da kıymetli dînî kitapları, velîlerin hayatlarını ve menkıbelerini okuyordu.
Bir gün bir derviş dükkânının önüne gelip, kapıdan içeriye bakmaya başladı. Gözleri dolarak bir âh çekti. Ferîdüddîn Attâr ona; "Neden öyle abdal abdal bakınıp duruyorsun? Yürü git işine senin için hayırlısı budur." dedi.
Derviş; "Ben yükü hafif bir adamım. Dünyâda bu hırkadan başka bir şeyim yok. Böyle olunca, bu dünyâ pazarından çabuk ve kolaylıkla geçip giderim. Fakat sen bu ağır yükleri derleyip topla kendi başının çâresine bak!" deyince, Ferîdüddîn-i Attâr; "Sen bu dünyâdan nasıl geçip gidersin?" dedi. O zât da; "Bu hırkayı sırtımdan çıkarır, başımın altına yastık yapar, canımı Hakk'a teslim ederim." dedi ve hırkasını başının altına koyarak; "Allah." deyip rûhunu teslim etti.
Bu durum karşısında Evliyâya olan bağlılığı, dînini öğrenme istek ve arzusu dayanılmaz hâle gelince, attârlığı terk etti. Dükkanında bulunan eşyâyı Allah yolunda sadaka olarak dağıttı. Rükneddîn-i Ekaf isminde büyük bir zâtın dergâhına giderek, talebelerinden oldu.
Bir ara hacca giden Ferîdüddîn-i Attâr, yolculuk esnâsında tasavvuf ehli ve âriflerden birçoklarıyla görüştü. Bundan sonra tasavvufa dâir kitapların mütâlaası, nasîhat, tasavvuf ve hakîkate âit şiirlerle meşgûl oldu. Ferîdüddîn-i Attâr, zühd ve takvâyı seçip, vakitlerini ibâdetle geçirirdi.
Ferîdüddîn-i Attâr, bir sohbet esnâsında amel yaparken riyânın, korkunç bir âfet olduğunu, Allahü teâlânın rızasına uygun olmayan işlerin, amellerin beyhûde olduğunu söyledikten sonra şöyle bir menkıbe anlattı:
Sâlihlerden biri bir mescide sabaha kadar ibâdet etmek için girmişti. Geceleyin bir ses duydu. Sanki mescidde biri vardı. O zât, kemâl sâhibi birisinin geldiğini zannetti ve aklından; "Böyle yere büyük zâtlar ancak Allahü teâlâya ibâdet etmek üzere gelir. Bu zât beni görür, hâlime nazar kılar." diye düşündükten sonra, bütün geceyi seher vaktine kadar ibâdetle geçirdi. Duâda bulundu. Kendini nasıl göstermek istiyorsa öyle yaptı. 
Seher vakti etraf ağarınca geriye dönüp baktığında bir köpeğin yattığını gördü. Kalbi utanç ateşi ile yandı ve kendi kendine; "Ey edepsiz herif! Allahü teâlâ seni şu köpekle terbiye etti. Bütün gece köpek görsün diye ve köpek için ibâdette bulundun. Ne olurdu bir gececik de Allahü teâlâ için uyanık kalsaydın. Ey nefsim! Senin bir gece bile Allahü teâlâ için riyâsızca ibâdet ettiğini görmedim. Sen, Allahü teâlâdan utanmaz mısın? Kendi kadrini mevkî ve dereceni şimdi gördün. Âlemde elinden bir iş gelmez. Gelse bile ancak köpeklere lâyık olur." dedi.
Ferîdüddîn Attâr buyurdu ki: 
"Ey gâfil! Sen nefs sâhibisin. Bu dünyâda kendini hesâba çek. Kalbindeki pislikleri temizlemek için mücâhede et. Büyükleri de kendine kıyas etme. Zîrâ bir velî, zehir de yese o zehir bal olur."
Bir gün Allahü teâlâya şöyle münâcâtta bulundu:
"Ey Rabbim! Gönlümüze senin hamd bahçende yücelik sıfatlarını öğrenmek nasîb oldu. Kıyâmet günü ümidim sende. Dert ve nedâmetten, pişmanlıktan başka bir şeyim yok ama, keremini ummaktayım. Sırat köprüsünde Cehennem'e düşmekten, kereminle ancak sen kurtarabilirsin. Mîzanda ancak sen, lütfunla günahlarımı af ve mağfiret edersin. Nefsimin eline öyle düşmüşüm ki, doğanın eline düşmüş topal serçe gibiyim.
Ey Allah'ım! Bu Attâr kulun, senin sevgi ateşinde yanmaktadır. Bana yol göster de sana kavuşayım."
Moğol istilâsında, Ferîdüddîn-i Attâr bir Moğol askerinin eline esir düştü. O asker onu öldürmek istediğinde, askere halk; "Bu ihtiyarı öldürmekten vazgeçersen, kanına bedel olarak bin altın akçe veririz." dediler. Moğol askeri onu bu fiata satmak istedi. Fakat Ferîdüddîn-i Attâr ona; "Sakın beni bu fiata satma. Çünkü sana kanım için daha fazla fiat verirler." deyince, asker satmaktan vazgeçti. 
Bir süre sonra başka bir şahıs gelerek askere; "Bu yaşlı zâtı öldürmekten vazgeç. Onun kanına karşılık sana bir torba saman vereyim." deyince, Ferîdüddîn-i Attâr; "İşte beni şimdi sat. Çünkü esas fiatımı, ve kanımın değerini buldum. Bundan fazla para etmem." dedi. 
Bunun üzerine sinirlenen Moğol askeri onu şehîd etti. Şehâdet şerbetini içen Ferîdüddîn-i Attâr, kesik başını elleri arasına alarak yarım fersahlık (3 km'lik) bir mesâfeyi koşarak kat etti. Şimdi türbesinin bulunduğu yere varınca, rûhunu teslim etti ve oraya düştü.
Kâdı'l-kudât Yahyâ bin Saîd'in oğlu vefât edince, oranın ahâlisi, Ferîdüddîn-i Attâr'ın ayak ucuna başı gelecek şekilde defnedilmesini istediler. Fakat Yahyâ bin Saîd buna îtirâz ederek; "Oğlumun, efsâne anlatan, hurâfeci bir ihtiyarın yanına bu şekilde gömülmesi doğru olmaz." dedi. Kâdı, o gece rüyâsında kendini Ferîdüddîn-i Attâr'ın kabri başında gördü. Kabri başında velîler, erenler ve kutublar toplanmış, hürmet ve tâzimle duruyorlardı. Bu durumu gören kâdı, tanıdıklarından utandığı için derhal uzaklaştı. Fakat ağlayan oğlu babasına; "Babacığım, yanlış bir iş yaptın. Beni Allahü teâlânın velî kullarının bereketinden mahrûm bıraktın. Çabuk imdâdıma yetiş!" dedi. Bu rüyâyı gören kâdı, ertesi gün hemen Ferîdüddîn-iAttâr'ın kabrinin ayak ucuna oğlunun defnedilmesi için izin verdi. Daha önce söylediklerine tövbe etti. Ferîdüddîn-i Attâr'ın kabrinin üstüne bir türbe ile yanına bir imârethâne yaptırdı."
SİTE: www.kitaptakipcileri.com 
Ferîdüddîn-i Attâr'ın yazdığı şiirlerinde üstün bir akıcılık, incelik, nasîhatlerinde büyük bir tesir, ârifâne sözlerinde akılları hayrette bırakacak bir hâl vardır. Celâleddîn-i Rûmî gibi büyükler onun eserlerinin tesiri altında kalmışlardır. Yazdığı eserlerden Tezkiret-ül-Evliyâ hâriç, hepsi manzumdur. Manzum eserleri şöyle sıralanabilir:
1) Musîbetnâme: Mesnevî türünde yazılmış olan eserde pekçok küçük hikâyeler vardır. Eser, Tarîkatnâme ismiyle Türkçeye tercüme edilmiştir. 2) Esrârnâme: Tasavvuf hakkında olan bu eser, 26 makâleden ibâret bir mesnevîdir. Bu eser de Ahmedî isimli bir zât tarafından Türkçeye tercüme edilmiştir. 3) Mantık-ut-Tayr ve Makâmât-ı Tuyûr: Bu eserde, tasavvufu kuşların ağzıyla anlatan Ferîdüddîn-i Attâr, konuyu küçük hikâyelerle süslemiştir. Esas konu, Ahmed-i Gazâlî'nin Risâlet-üt-Tayr'ından alınmıştır. Bu eser manzum ve nesir olarak birkaç defâ Türkçeye tercüme edilmiştir. Bunların en meşhuru Gülşehrî'nin aynı adla yaptığı manzûm tercümedir. 4) Muhtârnâme: Konulara göre tertib edilmiş bir rubâiler mecmuasıdır. Elli bâbdan meydana gelen eser, İkinci Selîm zamânında Türkçeye tercüme edilmiştir. 5) Cevher-üz-Zât: Allahü teâlâdan başka her şeyin fânî olduğunu konu alan bir eserdir. 6) Üştürnâme, 7) Bülbülnâme, 8) Bisernâme, 9) Haydarnâme, 10) Deryânâme, 11) Leylâ ve Mecnûn, 12) Mahmûd-u Ayaz, 13) Mahzen-ül-Esrâr, 14) Mazhâr-üs-Sıfât, 15) Miftâh-ül-Fütûh, 16) Vuslâtnâme, 17) İrşâd-ı Beyân, 18) Velednâme, 19) Hırâdnâme, 20) Hayâtnâme, 21) Şifâ-ül-Kulûb, 22) Uşşaknâme, 23) Kenz-ül-Esrâr, 24) Kenz-ül-Hakâik, 25) Mazhar-ül-Âsâr, 26) Mîracnâme, 27) Misbahnâme, 28) Hüdhüdnâme, 29) Mahfinâme, 30) Kemâlnâme, 31) Tercümet-ül-Ehâdîs, 32) Zühdnâme, 33) Tezkiret-ül-Evliyâ: Bu eserde seksen civarında velinin hâl tercümesi ile menkıbeleri ve veciz sözlerini yazmıştır. Feridüddîn-i Attâr bu eseri yazarken, Şerh-ül-Kalb, Keşf-ül-Esrâr, Ma'rifet-ün-Nefs, Tabakât-üs-Sûfiyye, Hilyet-ül-Evliyâ ve Keşf-ül-Mahcûb'dan faydalanmıştır. Aslı Fârisî olan bu eser, Türkçeye, Fransızcaya, Arabçaya çeşitli zamanlarda çevrilmiştir. Eser tasavvuf târihi bakımından çok önemli, tasavvufî hayâtın gelişmesini tesbit yönünden de çok değerlidir.

Ferîdüddîn-i Attâr'ın Fârisî bir şiirinin tercümesi:
SİTE: www.kitaptakipcileri.com 
"Sırlar âlemine uçan kuş idim.
Alçaktan yükseğe çıkmak istedim.
Sırra mahrem kimseyi bulamayınca,
Girdiğim kapıdan ben yine çıktım."

Yazar: Feridüddin-i Attar
Çeviri ve Dipnotlar: S.A. Seyed Turabi - Ali Bektaş
Katagori: Tasavvuf, Edebiyat, İlahi Aşk, Doğu Klasikleri
Boyut: 14 x 21 cm 
Basım Yeri: Konya
Kapak Türü: Karton Kapak
Kağıt Türü: Kitap Kağıdı
Dili: Türkçe 
Dağıtım: Kitap Takipçileri
Temin Süresi: Aynı gün kargo


Bu ürüne ilk yorumu siz yapın!
Bu ürünün fiyat bilgisi, resim, ürün açıklamalarında ve diğer konularda yetersiz gördüğünüz noktaları öneri formunu kullanarak tarafımıza iletebilirsiniz.
Görüş ve önerileriniz için teşekkür ederiz.
Tavsiye Ürünler
Esrarname Feridüddini Attar, İlahi Aşkın Kapısı Aralanıyor, Hz. Mevlanaya 6 Yaşındayken Hediye Edilen Kitap Esrarname Feridüddini Attar, İlahi Aşkın Kapısı Aralanıyor, Hz. Mevlanaya 6 Yaşındayken Hediye Edilen Kitap, Esrarnâme Feridüddin-i Attar İlahi Aşkın Kapısı Aralanıyor İlahi Aşk 'Hz. Mevlana'ya 6 Yaşındayken Hediye Edilen Kitap' tablet yayınları konya satış sipariş, Tablet Yayınları, Tasavvuf esrarname kitabı, çeviri seyed torabi ali bektaş, tablet kitap
Esrarname Feridüddini Attar, İlahi Aşkın Kapısı Aralanıyor, Hz. Mevlanaya 6 Yaşındayken Hediye Edilen Kitap

Tavsiye Et

*
*
*
IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.