Aşkın Meali 2 İbrahim ve Hacer Sinan Yağmur

Aşkın Meali 2 İbrahim ve Hacer Sinan Yağmur

Kategori
Barkod
Aşkın Meali İbrahim ve Hacer Kitabı
Vitrin Katagorisi
Aynı gün kargo
Aşkın Meali 2 - İbrahim ve Hacer - Sinan Yağmur
"Türkiye'nin en çok okunan yazarı Sinan Yağmur'dan yeni bir eser daha...
Aşkın Gözyaşları serisinden sonra Aşkın Meali seri'nin ikinci kitabı Aşkın Meali 2 / İbrahim 10 kasım'dan sonra raflarda yerini almaya başlayacak..."

Yazar: Sinan Yağmur
Katagori: Roman
Sayfa Sayısı: 288
Boyut: 14 x 21 cm 
Basım Yeri: Konya
Basım Tarihi:  2013
Kapak Türü: Karton Kapak
Kağıt Türü: Kitap Kağıdı
Dili: Türkçe 
Dağıtım: Kitap Takipçileri
Temin Süresi: Aynı gün kargo
SİTE: www.kitaptakipcileri.com
"Ben babam İbrahim’in duası, Annemin rüyasıyım.” 
Hz. Muhammed (s.a.v.) 

"Allah isterse köle bir kadının onuru için, İbrahim ve İsmail’e Kabe’yi yaptırır.”

Baba oğul ileride Allah’ın evini yapacakları o seçkin toprağa, Hacer’in mezarını kazmaya başladılar. İsmail ağlaya ağlaya toprağı kazıyordu. İbrahim avuç avuç dua döküyordu çukura...

İbrahim’in kederden takati kalmamıştı. Oğlu mezarın kazılmasını tamamladıktan sonra el ele kefeni defnettiler. İsmail kürekle toprak atarken İbrahim yaşlı gözlerle baktı kefenlenmiş Hacer’ine ve usulca söylendi:SİTE: www.kitaptakipcileri.com

"Ah oğul! Sen bu mezara benim kalbimi de gömdün...”
"İnsan varınca, varlığını kaybeder. Hiçlik bu sebepten önemli. Aşkın yolu, kendi varlığından vazgeçmenin yolu olmalı. Varlık tükendikçe üzülmemeli, huzura alınmak üzere olduğunu hissetmeli. Ey sevgili, bugünlere ulaşabilecek takat kalmadı artık bizde. Affet bizi… Ne olur yardımımıza çabuk gel!”

İbrahim, akrabalarıyla birlikte bir haftadır Ninova’daydı. O sabah, tapınakta bir merasim yapılacak ve panayır başlayacaktı. İbrahim bu merasime gitmek istemiyordu. Hedefi Nemrut’tu çünkü.
Bir ay süren, Ur- Ninova yolculuğu süresince, İbrahim, gizlice çalışmış, birkaç kölenin daha hidayetine vesile olmuştu. Şimdi yeğeni Lût ve amcası hükümdar Harran’dan başka, beş Müslüman daha vardı. Annesi Tila ile Sâre çağrılarından yine kaçmışlardı.
Eğer, hükümdar amcası Harran gibi, Nemrut da iman ederse, elbet halk ona uyardı. İbrahim, merasim yapılırken ortalık tenhalaşır, saraya girer ve Nemrut’la konuşurum diye düşünüyordu.
Konakladıkları tepede, bir kenarda ayakta durmuş, halkın merasime gitmesini bekliyordu. Ummadığı bir şey oldu. Babası Azer geldi ve oğlunun elinden tuttu.
"Haydi İbrahim! Nemrut tapınağa varmadan, oradaki yerimizi alalım. Göreceğin putların en güzelleri, benim eserimdir.”
İbrahim, Nemrut’un da tapınağa geleceğini öğrenince babasına itiraz etmedi. Yan yana yürüdüler. Onlara Sâre de yetişti.
Tapınakta İbrahim, Tila ile Azer’in arasında duruyordu. Putlar hakikaten güzeldi. Hele ortadaki en büyükleri! Fakat neye yararlardı!
İtibarını yitirmiş kâhinler kâh ortada, kâh arkada dolaşıyor, halkı sıraya geçiriyorlardı. Bir taraftan Tila, diğer taraftan Azer, İbrahim’e durmadan putları övüyorlardı. İbrahim cevap vermiyor, sadece içten içe onlara acıyarak konuşulanları dinlemekle yetiniyordu.
"İleride bu övdüğünüz putların başına gelecekleri bilseydiniz, yanımda oturmak yerine beni parçalamak için kılıçla hançer aramaya koyulurdunuz." diye mırıldandı.
Gonk sesi duyulduğunda halk yerlere kapandı. Demek Nemrut geliyordu. İbrahim, annesi ve babasının sıkıştırmasıyla, yere düşer gibi oturdu. Başını eğmişti ama Nemrut’a değil, Sevgili Allah’ına sığınmıştı.
Bir kâhin yüksek sesle kendini paralarcasına İlah Nemrut’a övgüler düzüyordu.
"Sahibimiz ulu Nemrut dilerse kahreder. İsterse sizi ekmeksiz, aşsız bırakır!”
Halk da ağlaşıyordu. İbrahim gördüğü manzara karşısında pek sinirlendi. Birkaç kere fenalık geçirdi. Fırlayıp Nemrut’a saldıracak hale gelmişti. Kendini zor tuttu. Nemrut, tapınakta pek durmadı. Gitti.
Halk, onun gidişinden sonra ayağa kalktı. Peş peşe sıralandılar. Ellerinde yemekler vardı. Bunları putlara takdim edeceklerdi. Verilen işaret üzerine başladılar. Yemeği bırakan çıkıp gidiyordu. Bunlar öğleye tekrar dönecekler ve putlara takdim ettikleri yemeği göremeyeceklerdi.
Azer ile Tila da aynını yaptılar. İbrahim ile birlikte dışarıya çıktılar. Panayır yerinin yolunu tuttular. Her taraf kalabalıktı. İbrahim kasten kendisini yere attı.
"Yürüyemeyeceğim, hastalandım.” diye bir bahane söyledi. Artık tapınağın önü tenhalaşmıştı. İbrahim ne yapacaktı da karar değiştirmişti?SİTE: www.kitaptakipcileri.com
Kararı kesindi, Nemrut’la görüşecekti. Fakat Nemrut’a sebepsiz çıkamayacağını anlamıştı. Ne yapıp edip bir vesile bulmalı, hem putların acizliğini gözler önüne sermeli, hem de Nemrut’la görüşmeliydi.
İbrahim ayağa kalktı. Fakat birden bir pişmanlık duydu. Çünkü "Hastalandım.” diyerek yalan söylemişti. Hâlbuki Allah yalanı yasaklamıştı. O esnada İbrahim’in içine bir ilham geldi,
"Ey İbrahim! Sakın üzülme. Allah’ın, Müslümanlara yasakladığı yalan böylesi değildir. Sen hayır için konuştun.”
Nerdeyse İbrahim tapınağa tekrar girecekti ki ansızın babası Azer’i yanı başında gördü. Mecbur kaldı, peşinden biraz yürüdü. Yine halkın arasına karıştı. Oradan da tapınağa geri döndü. Yolda hep kendi kendine konuştu durdu.
‘’Allah’a yemin ederim ki siz arkanızı dönüp gittikten sonra, ben putlarınıza elbette bir tuzak kuracağım.’’ (Enbiyâ, 57)
Tapınak yakınlarında halktan bir gurup insana rastladı, birbirlerine İbrahim’i gösterip,
"O hastadır, az evvel yere düşmüştü.” dediler. Korkup kaçacaklardı. İbrahim dayanamadı ve onlara,
"Siz nelere tapıyorsunuz? Yalancılık etmek için mi Allah’ı bırakıp, düzmece ilâhlar diliyorsunuz? Âlemlerin Rabbi’ne zannınız nedir (böyle)?” (Sâffât, 85, 87) diye seslendi.
Oradakiler, korkudan onu dinlemeden, bir an evvel oradan uzaklaşmayı seçtiler.
Tapınağın yakınına gelince durakladı. Etrafını dikkatlice kolaçan ettikten sonra, ortalığın tamamen sakin olduğuna kanaat edecekti ki bir anda tapınağın giriş kapısının açıldığını fark etti.
"Az kalsın yakalanıyordum! Demek ki içeride birileri varmış, daha dikkatli olmalıyım!” diye içinden geçirdi.
Gizlendiği çalının ardında dikkatini tapınağın devasa büyüklükteki kapısına topladı. Tapınaktan bir kişi çıkmıştı ve o da kapıyı kilitliyordu. Onu tanımıştı. Tapınağın bekçilerinden biriydi. Hemen hareket etmedi. Bekçinin iyice uzaklaşmasını beklemek akıllıca olacaktı.
Telaşla kapıyı kilitleyen hizmetkârın acelesi olduğu her halinden belliydi. Kurulan ziyafet sofrasından yer kapma telaşındaydı. Bekçi birkaç metre uzaklaşmıştı ki ani bir hareketle geri döndü. Hızlı adımlarla kapıya yönelip, kilidi tekrar kontrol etti. Kapının iyice kilitlendiğine emin olduktan sonra hızlı adımlarla uzaklaşıp gözden kayboldu.
İbrahim’in aklındakileri uygulamaya geçme zamanı gelmişti. Elinde sımsıkı tuttuğu baltasıyla kapıya yanaştı. Kapıyı gelişi güzel kontrol ettiyse de önündeki devasa tapınak kapısı sağlamca kilitlenmişti.
"Yüce Allah’ım, bana güç ver! Yanımda ol! Yardım et!” diyerek, baltasını kapının kilidine indirdi.
Kilit tek vuruşta kırılmıştı. Kapıyı aralayıp, tapınağın içine süzüldü. İşte düşmanları karşısında duruyordu. Bir süre onları süzdü. Taştan, kemikten, ağaçtan, çamurdan, tahıllardan, meyvelerden yapılmış bir sürü put, karşısında dizilmiş öylece hareketsiz duruyordu. İçlerinden çoğunu babası Azer yapmıştı. Onlara bakıp,
‘’Bunun üzerine o da kurnazca onların düzme tanrılarına varıp dedi ki, hani yemek yemiyorsunuz, ne oluyor size konuşmuyorsunuz?” (Sâffât, 91-92) diye sordu.
"Haydi!” dedi. "Madem gücünüz kudretiniz var, mademki insanlar sizleri ilahları sanıyor, ne duruyorsunuz? Gazabınızı gösterin bakalım! İşte ben, işte baltam. Birazdan size yapacaklarıma engel olun! Engel olun haydi! Ama yapamazsınız değil mi? Bir başkası olmadan üzerinizdeki tozları bile temizleyemezsiniz. Kırılıp dökülen bir yerinizi size secde eden biri olmadan düzeltme kudretiniz bile yok. Sizler mi bana gazap edeceksiniz? Yüce Allah’ın bana verdiği güçle asıl ben sizlere gazabı yaşatacağım!”SİTE: www.kitaptakipcileri.com

Bu ürüne ilk yorumu siz yapın!
Bu ürünün fiyat bilgisi, resim, ürün açıklamalarında ve diğer konularda yetersiz gördüğünüz noktaları öneri formunu kullanarak tarafımıza iletebilirsiniz.
Görüş ve önerileriniz için teşekkür ederiz.
Aşkın Meali 2 İbrahim ve Hacer Sinan Yağmur Aşkın Meali 2 İbrahim ve Hacer Sinan Yağmur, Aşkın Meali 2 - İbrahim ve Hacer - Sinan Yağmur, Not: 10 Kasım 2013 Tarihinde Satışa sunulacaktır.kitap yurdu, aşkın meali 2, sinan yağmur,sinan yağmur vikipedi, sinan yağmur kitapları, sinan yağmur kimdir, sinan yağmur aşkın gözyaşları, sinan yağmur sözleri, sinan yağmur yusuf ile züleyha, sinan yağmur kerbela, sinan yağmur facebook, aşkın meali özet, aşkın meali özeti, aşkın gözyaşları, aşkın meali yusuf ile züleyha, aşkın meali hz yusuf ve züleyha kitabı,hacer anlamı hacer oyunları, hacer isminin anlamı, hacer gelinlik, hacer makyaj, hacer ne demek, hacer ül esved, hacer erkekler,, Karatay Akademi Yayınları, Edebiyat Roman Aşkın Meali İbrahim ve Hacer Kitabı
Aşkın Meali 2 İbrahim ve Hacer Sinan Yağmur

Tavsiye Et

*
*
*
IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.